Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '09

 
Kategori
Kentleşme
 

Merkezi yönetim eliyle koruma amaçlı imar planı hazırlama süreci...

Merkezi yönetim eliyle koruma amaçlı imar planı hazırlama süreci...
 

Kültür Bakanlığı tarafından hazırlatılan önemli bir plan : Pamukkale (Hierapolis) Koruma Planı


 

Kentsel, tarihi, doğal ve arkeolojik sit alanlarının korunmasının, özellikle kentsel sit alanlarının korunmasının, öncelikle bir planlama sorunu olduğu günümüzde kabul edilmiş bir gerçektir. Önceleri Sit Alanı ya da “Protokol Alanı” olarak belirlenerek kaderi belirsiz bırakılan alanlar, gecikmiş olmakla birlikte son yıllarda planlanma sürecine girmiştir.  

2863 Sayılı ''Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası'' Madde 17’ye göre ;  

''Bir alanın sit alanı olarak ilanı, bu alandaki imar planı uygulamasını durdurur ve Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya kadar, Geçiş Dönemi Yapı Şartları Yüksek Kurul tarafından üç ay içinde kararlaştırılır. Yüksek Kurul’ca önerilen bu karar Resmi Gazete’de yayımlanır. İlgili Valilikler ve Belediyeler anılan Koruma Amaçlı İmar Planı’nı onaylanmak üzere en geç iki yıl sonunda İmar ve İskan Bakanlığı’na sunmak zorundadırlar. Belediyeler gerekli görürlerse, plan hazırlık safhasında, ilgili Bakanlıklardan teknik yardım da isteyebilirler.''  

Bu Yasa maddesine rağmen, bir çok belediye (bazı metropoliten kent belediyeleri -Ankara gibi- hariç) beldelerinin koruma amaçlı imar planlarını elde etme yönünde isteksiz kalmış, teknik ve parasal yetersizlikler ve yerel politik baskılar nedeniyle bu planlar yapılamamıştır. 

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1990 yılından bu yana, ihale yöntemi ile ve ekip oluşturma koşulu ile 'Koruma Amaçlı İmar Planlarının Yapımı” sürecine girilmiş ve bu konuya ilişkin genel bir ''Teknik Şartlaşma'' hazırlanmıştır. 

Bu Teknik Şartlaşma, 2863 ve 3386 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve İlgili Yönetmeliklerine göre hazırlanmıştır. 27 Sayfalık bu Teknik Şartlaşma tüm doğal, tarihi, kentsel ve arkeolojik sit alanlarının ihalesinde ihaleye katılmak isteyenler için geçerli kılınmıştır. 

'Giriş Bölümü’ nde; '...ülkemizdeki çok zengin bir içerik ve yöresel farklılıklardan kaynaklanan çok değişik nitelikler gösteren korunması gerekli alanların tümüne belli bir plan üretim şablonu uygulamak olası değildir.' denilmesine rağmen, Koruma Amaçlı İmar Planları ihaleye çıkarılan yaklaşık 42 beldede aynı teknik şartlaşma kullanılmıştır. 

Bir yörede; kentsel, arkeolojik, tarihi ve doğal sit alanlarından bir ya da bir kaçı bir arada bulunabilir, ya da tek başına 'kentsel', 'arkeolojik', 'doğal', 'tarihi' sit alanı yer alabilir.  

 

Urfa ve Bergama örneğinde, 'Arkeolojik Sit Alanları', 'Kentsel Sit Alanları' ile iç içedir. Perge'de ise sadece 'Arkeolojik Sit Alanları'nın planlanması istenmektedir. Kayseri Talas' da ise, 'kentsel, tarihsel, doğal ve arkeolojik' sit alanları iç içe yer almaktadır. 

 

Teknik Şartlaşma, ufak bir iki cümle eklentisi hariç tüm ihalelerde aynen kullanılmıştır. Bunun sonucu olarak, arkeolojik sit alanlarında, kentsel sit alanına ilişkin hükümler, ya da kentsel sit alanlarında arkeolojik sit alanlarına ilişkin talepler yer almıştır. İhalelerin hızlı bir şekilde yapılmış olması bu karışıklığa neden olmuştur denilebilir. Ancak, ülkemizin çok önemli sit alanlarının bu şekilde ihaleye çıkarılması da doğru sayılamaz. Kültür Bakanlığı’nın, bugünkü planlama kadrosunun geliştirilerek önemli alanların planlarının danışmanlık hizmeti sağlanarak Bakanlık bünyesinde yapılması daha sağlıklı olacaktır.  

Teknik Şartlaşma'nın temel amacı; “....hızla değişen yaşam koşulları, hızlı kentleşme, nüfus artışı, endüstrileşme ve teknik gelişmelerle, doğal ve kültürel varlıkların yok olmadan korunması, bakımı ve günümüz yaşam koşulları ile bütünleştirilerek kullanılabilmesi için koruma amaçlı imar planlarının ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin esasların belirlenmesi, yapılacak olan tüm Koruma Amaçlı İmar Planında dil birliğinin sağlanmasıdır”.  

Bu şartlaşmada, öncelikle 'Koruma Amaçlı İmar Planları' tanımlanmış, 'Kültür Varlıkları', 'Tabiat Varlıkları' 'Sit', 'Kentsel Sit', tanımları ile 'Arkeolojik Sit', 'Doğal Sit', 'Tarihi Sit', 'Koruma' ve 'Korunma' ve benzeri önemli tanımlar verilmiştir. 

'Hedef ve İlkeler' kısmında, koruma politika ve kararlarının, ülkedeki üst düzey plan kararları ve politikalar ile tutarlılığının sağlanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Planlanacak alanın 'Çevre Düzeni Planları', 'Bölge Planları' ve 'Kent Nazım ve Uygulama İmar Planları' ile uyumunun sağlanması beklenmektedir. Genel hedef ve ilkelerin yanı sıra, 'planlama tekniklerine yönelik’, 'mimari ve kentsel kaliteyi sağlamaya yönelik', 'işlevsel yeterliliğe yönelik', 'iletişime yönelik', 'sosyal- kültürel-mekansal bütünleşmeye yönelik', 'sağlık ve konfor koşullarını iyileştirmeye yönelik', 'maliyete ve ekonomik desteğe yönelik', 'kentin tarihi , sosyolojik ve etnolojik kültür mirasının belgelenmesine yönelik', çok kapsamlı ve koruma planının fiziki, sosyal, ekonomik, örgütsel, yasal boyutlarını tanımlayan detaylı tanımlamalar yapılmıştır.  

Bu tanımlar, 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Plan çerçevesini aşacak boyutta öngörüler getirmektedir. Koruma Amaçlı Planda en azından kentsel tasarım ölçeklerine inilmesini, 1/500 ve daha büyük ölçeklerde (1/200, ..1/50) tasarım yapılmasını öngören bir şartlaşmadır. Buna göre bu plan sadece fiziki bir plan değil, sosyo-ekonomik, örgütsel, yasal çözümler de getirmesi beklenilen kapsamlı (comprehensive) bir plan olarak nitelendirilmektedir. Hazırlanan koruma planlarında teknik şartlaşmada tanımlanan ve istenilenlerin ne derece yapılabildiği ve uygulamaya konulabildiği tartışılmalıdır. 

 

1. PLANLAMA SÜRECİNE İLİŞKİN ÖNERİLER 

 

a. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar : 

 

Planlanacak sit alanının, ülke, bölge ve kent içindeki yeri, niteliği ve gelecekteki durumunun belirlenmesine ilişkin araştırmaların ve analiz çalışmalarının çok detaylı bir şekilde yapılması gerekir. 

Planlama grubundan sosyo-ekonomik ve kültürel araştırmaların da çok kapsamlı olarak yapılması talep edilmektedir. Bu amaçla, sosyal ve ekonomik anket yapılması zorunlu olmaktadır. Buna rağmen, Kültür Bakanlığı tarafından sadece çok az sayıda sosyal anket uygulaması talep edilmekte, ekonomik anketler ya da ticaret anketleri istenilmemektedir.  

Sosyal anket sonuçlarının da, ne derece yorumlanıp, değerlendirildiği ve sonuçlarının planlara ne derece yansıtıldığı açıkça belli değildir. Sübjektif, global değerlendirmelere bağlı olarak yorumlar yapılmakta ve planlamanın sosyal boyutu ihmal edilmektedir.  

Halbuki tarihsel ve doğal çevre korumasında, yörede yaşayan halkın tutum ve tavırları, davranışları ve korumanın her aşamasına katılımı uygulamada çok önem taşımaktadır.  

 

b. Fiziki Yapı Analizleri, Saptama ve Belgelemeler : 

 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası Madde 7’de (Tespit ve Tescil); “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, Bakanlık’ça doğrudan doğruya veya diğer ilgili kurum ve kuruluşlarının uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak yapılır. Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerini yansıtan yeteri sayıda eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir. Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler Koruma Kurulu kararı ile tescil olunur...” denmektedir.  

Kültür Bakanlığı tarafından günümüze kadar yapılmış olan tespit ve tescil çalışmaları sonucunda 2917 Sit Alanı ve 44 406 adet taşınmaz kültür ve tabiat varlığı tescil edilmiştir.  

Kentsel ölçekteki saptama-belgeleme çalışmalarında, genel ilke çalışmaların mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, etnolog, şehir plancısı gibi farklı disiplinlerin üyesi elemanlardan oluşan bir ekip tarafından gerçekleştirilmesidir. 

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, 1992 yılında çıkarılan Koruma Amaçlı İmar Plan ihaleleri “Teknik Şartname” lerinde; sosyal ve ekonomik araştırmaların yanı sıra, görsel ve fiziki özelliklerin araştırılması, ulaşım, mülkiyet, alan kullanımı, çevre ölçeğindeki araştırmalar, tek yapı ve parsel ölçeğinde mimari değerler, yapısal durum, değişmişlik vb., analitik çalışmaların yapılması istenmektedir. 

Ancak, bu araştırma ve belgeleme çalışmalarının yapılabilmesi için, yörenin özellikleri ile uyumlu, iç ve dış saptama fişinin tasarlanması, arazi çalışmalarında bilimsel bir şekilde uygulanması ve büro çalışması ile gene bilimsel bir şekilde döküm ve değerlendirilmesi gerekmektedir.  

Tüm bu saptama, değerlendirme, döküm vb çalışmalarda Kültür Bakanlığı tarafından bir sistem geliştirilmemiş, görevin kapsamı ve niteliği planlama ekibinin insiyatifine bırakılmıştır.  

Yapıların, mimari, estetik, yapısal ve değişme derecesi değerlendirilmeleri planlama ekibine bırakılmakta, arazi çalışmalarından büro çalışmalarına kadar subjektif kriterler önem taşımaktadır. 

Özellikle yapıların dış cephelerine bakılarak yapılan saptama ve belgelemeler; yapının içine kişilerin sokulmaması, terk edilmiş olması, mevsimsel kapalılık vb nedenlerle iç değerlendirmenin yapılamaması durumunda yetersiz kalmaktadır. 

Korunması gerekli yapılar, ıslah edilmesi gerekli yapılar, yenilenebilecek yapılar sınıflaması tam, etkin ve bilimsel kıstaslara göre yapılamadığından dokuyu oluşturan ve doğal kaynak kullanımı açısından ekonomik ömürlerini henüz doldurmamış bir çok yapı elden çıkabilmektedir. Değerlendirmeye ilişkin kriterler her yörenin mimari, estetik, kültürel, yapı malzemesi, iklim, sosyal yapı vb gibi 

öğelere bağlı olarak farklılaştığından, yöreyi çok iyi tanıyan uzmanlar tarafından yapılması gerekli görülmektedir. 8-10 günlük kısa araştırmalarla bunun sağlanması mümkün değildir. 

Planlama ekibinin hataları, yetersizlikleri ve değerlendirme eksiklikleri bazı yapıların korunmaları gerekse bile gözden çıkarılmalarına neden olmaktadır. Tescilli yapılarda bile gözlenen bu hatalı araştırma yönteminin Kültür Bakanlığınca ön çalışmalarla önlenmesi mümkündür.  

Planlama ekibinin yetkinliğine güvenerek tüm değerlendirme çalışmalarını, hatta envanter fişlerini dahi plancı ekibe doldurtmak olgusu, hem planlama sürecini aşırı uzatmakta hem de hatalı sonuçlara yol açabilmektedir. Planlama ekibinin fişleme yapması, kararlarda etkili olabilecek yerel etmenler nedeniyle doğru bulunmamaktadır. Subjektif kriterler, beğeni devreye girerek yapılara genellikle dış cephesindeki çıkma, cumba, süsleme ve benzeri elemanlar açısından yaklaşılmaktadır. İç mimari özellikler daha az incelenebilmekte ve çoğu zaman inceleme zaman, eleman ve parasal kısıtlamalar nedeniyle yapılamamaktadır. 

Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü (daha önce Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) tarafından 1975 yılından bu yana, saptama ve belgeleme (tespit ve tescil) çalışmaları yapılmaktadır. Anılan saptama ve belgeleme çalışmalarının merkezi Yönetimin bu konuda uzmanlaşmış elemanları tarafından yapılması daha doğru ve bilimsel olacaktır. 

Yapıların tescil edilmesi de sorunlar yaratmaktadır. Tescil edildikten sonra yapılarda tahribatın hızlandığı, tescilden düşme ve yıkım için çaba gösterildiği de yaygın bir gözlemdir. Yapıların tescil işleminin bir kez yapılması, tescilden düşme işleminin ise hiç bir şekilde yapılmaması gereklidir. Bir yapı belgelendiğinde, o yapı için gerekli müdahale de belirlenmelidir. Kredi mekanizmasının nasıl işleyeceği, ne tür onarımlar yapılması gerektiği, öncelik derecesi envanter fişlerinde belirtilmelidir. Bu kararlar, tescil edildikten sonra yapı sahibine de iletilmeli, kamunun teknik ve parasal desteği, projelendirme süreci anlatılarak yapı sahibinin ve içinde yaşayanın uygulamaya etkin katılımı sağlanmalıdır.  

 

c. Örgütlenme, Finansman ve Uygulama Modelleri : 

 

Teknik Şartlaşma'nın 'Planların Değerlendirme, Sentez ve Kararlar' aşamasında planlamanın temel ilkelerine, özel nitelikte değerlendirmeler eklenmiştir. Plancıdan planın uygulamasını sağlamak, uygulamada yerel ve merkezi yönetime yol göstermek amacıyla gerçekçi modellerin hazırlanması beklenmektedir. 

Hatta yönetimsel örgütlenme için 'modeller oluşturulması', 'gerektiğinde yasal düzenlemeler için öneriler geliştirilmesi, yöreye özgü finans kaynaklarının araştırılması talep edilmektedir. 

Bu talebin ne kadar gerçekçi olduğu tartışma konusudur. Güncel yasal ve yönetsel çerçeve bellidir. Plancının koruma amaçlı imar planını yaparken bu tür yasal/ yönetsel öneriler geliştirse bile, bu önerilerin uygulanma olasılığı zayıf olacak, ancak dilek niteliğinde olabileceklerdir. Hatta bu tür öneriler geleceğe yönelik olduklarından, kurumun bizzat kendi elemanları tarafından “ütopik” olarak değerlendirilmektedir. 

Doğal olarak bir planın uygulanabilmesi için tüm planlama çevrelerinde endişeler belirmekte ve halen yetersiz olan uygulama araçları yerel ve merkezi yönetime yol gösterecek şekilde vurgulanmaktadır. 

“Planlama Ekibine İlişkin Hükümler” (s.26) başlığı altında, koruma amaçlı imar planı ihalesine katılacak planlama gruplarında yer alması istenen meslek grupları belirlenmiştir. Korumada uzman Şehir Plancısı, Restorasyon Uzmanı Mimar, Arkeolog, Sanat Tarihçi, Etnolog, Peyzaj Mimarı, Harita Mühendisi, Topograf vb meslek dalları yerine göre planlama ekibinde yer alması istenmektedir. Farklı uzmanlık dallarından oluşan kişilerin bu tür özel planlama hizmetlerinde bir arada çalışmaları gereklidir. Ancak, planlama bedelleri oldukça düşük -hatta sembolik denebilir- tutulduğu için, söz konusu ekibin başından sonuna kadar bir arada tutulması proje yöneticileri için çok büyük bir özveri ve akademik çaba gerektirmektedir. 

Her bir meslek grubunun genellikle kadrolu öğretim görevlisi olması durumunda, ya döner sermaye kanalıyla danışmanlık yapması söz konusudur, ya da masraflarını dahi karşılayamayacak düşüklükte ücretlerle çok zaman gerektiren, araştırma ve bilimsel çalışmalar yapmaları beklenmektedir. Bu da hem mesleğinde en üst düzeylere gelmiş kişiler için ikilem yaratmakta, hem de planlama çalışmalarının süresinin çok kısa tutulması sonucu nitelik düşmektedir. Her bir planlama çalışmasının yaklaşık 1 ile 1, 5 yıl arasında sürmesi, onanana kadar 2-3 yıl gibi uzun bir süre geçmesi nedeniyle, plan müellifi maddi ve manevi olarak koruma amaçlı imar plan ihalesine girip aldığına pişman hale getirilmektedir. Planlama çalışmalarının, Koruma Kurullarının ve ilgili Belediyesinin görüş ve önerileri doğrultusunda düzeltilmesi için, yüklenici, belediye ve plan danışmanları aylarca planın onanmasını beklemektedir. Onama süreci çok uzundur. Bu süre içinde yöre plansız kalmakta ve plan onaylandığında güncelliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.  

Urfa Koruma Amaçlı İmar Planı onayına kadar yaklaşık 1, 5 yıl sürmüştür. Bergama Koruma Planlaması için tanınan süre ise sadece 120 gündür. 11.07.1991 tarihinde imzalanan sözleşme süresi 11.02.1992 tarihinde dolmuştur. Ancak, planlama çalışmaları Kurul eleştirileri doğrultusunda düzeltilip bitirildiği halde, yüklenici, belediye ve danışmanlar 8 aydan uzun bir süredir planın onanmasını beklemektedir. İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 1992 yaz tatilinden 1993 başına kadar Koruma Planını incelemek amacıyla toplanamamıştır. Araştırmalar, Değerlendirme, Sentez ve Plan Kararlarının Genel Müdürlük ve ilgili Koruma Kurullarında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 'sözleşmelerde belirlenecek süreçlerde incelenir ve karara bağlanır' (s.27) denilmesine rağmen bu süre sözleşmelerde belirtilmemiştir. Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı sözleşmesinde; 'projenin ara çalışmalarının ve sonuçlanmış halinin Genel Müdürlük veya ilgili Koruma Kurulunda görüşülmesi 17. Maddede belirtilen süre dışındadır' denilmekte ancak, plan incelemesi için Kamu Kurumu kendine bir süre tanımamaktadır. Bu da planın inceleme ve onama sürecini belirsizliğe itmektedir. Nitekim, 1983 yılı başlarında Koruma Planı onanarak son aşamasına geldiği halde Kurul Üyelerinin değişmesi ile yeni bir süreç başlamış, Müelliften yeniden 1/500 ölçekli bir planlama çalışması yapılması istenmiştir. 

Koruma Kurullarının oluşturulması, yörenin sorunlarına hızlı bir çözüm bulmak açısından olumludur. Ancak, Kurul Üyelerinin sürekli değiştirilmesi ve koruma konusunda uzmanlaşmamış üyelerin Kurullarda yer almaları, toplantıları sık ve düzenli olmaması Koruma Planlarının onama sürecini uzatmaktadır. 

Zaten, sit alanlarında planlama süreci, genellikle çok gecikmiştir ve bu nedenle sorunlar birikmiş, alınan çelişkili kararlarla çözülemez, içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Planlama sadece kentsel/arkeolojik/doğal sit sınırları içinde yapılmakta, kent bütününden bir ölçüde kopuk olmaktadır. Halbuki, bütüncül planlama çerçevesinde kentlerin olabildiğince bir elden planlanması önem taşımaktadır. 

Ankara örneğinde; kentsel, arkeolojik ve tarihsel sit alanları, genel olarak Ulus ve çevresinde yer almaktadır. “Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması” ile yaklaşık 100 hektarlık büyük bir alanın (toplamın 2/3’ü) bütüncül olarak planlanması sağlanmıştır. “Ankara Kalesi Koruma Geliştirme İmar Planı Proje Yarışması” ile de sur içindeki bütüncül bir alanın koruma amaçlı plan ve projeleri elde edilmiştir. Bu projelerde de; olabildiğince Ankara Metropoliten Kent Bütünü ile ilişki kurularak planlama yapılmıştır.  

Yukarıda belirtilen aksaklıklar düzeltilebildiği taktirde Koruma Amaçlı Planların yapımında hızlı ve sağlıklı sonuçlara varılacaktır. Esas amacın da plan yapmak değil o planları uygulamak olduğu unutulmamalıdır. 

 
Toplam blog
: 114
: 2207
Kayıt tarihi
: 16.04.08
 
 

Kentsel, arkeolojik ve doğal sit alanlarında koruma, ıslah ve yenileme projelerinde, plancı, yöne..