Merve Kavakçı ve demokrasi havarileri...

O yüzü, 1999’lar da tanımıştık...

Amerika’dan getirilmiş ve Fazilet Partisinden milletvekili yapılmıştı...

O yüz yaşlanmış olarak, 13 yıl sonra tekrar yine karşımızdaydı...

İtibar iadesiyle birlikte 1 trilyonunun üzerinde tazminat istiyordu...

Olayı kısaca şöyle bir hatırlayalım...

18 Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi listesinden Milletvekili seçilen Merve Kavakçı, türbanıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmişti...

Onu Mecliste  başında türbanıyla Nazlı Ilıcak’ın yanında otururken görmüştük...

Mecliste Milletvekilleri, Merve Kavakçı’yı türbanı nedeniyle protesto etmişler ve yemin etmesini engellemişlerdi...

Ve Merve Kavakçı’nın Milletvekilliği düşürüldü...

Şimdi burada altını çiziyorum... Kavakçı’nın Milletvekilliğinin düşürülüşü kesinlikle türbanla ilgili değildir... Her nedense kamuoyunun belleğinde hep türban kaldı veya öyle olması istendi...

Merve Kavakçı’nın suçu sahtecilikti. Türkiye’de seçime girdiğinde yeminli bir Amerikan vatandaşıydı... Fazilet Partisi bilerek veya kandırılmış olarak türbanlı bir Amerikan vatandaşını getirerek, Türkiye Büyük Millet Meclisine  milletvekili olarak sokmuştu...

Ülkemizde ne olduğu, neci olduğu belli olmayan demokrasi havarileri türedi ya... Şimdi Merve Kavakçı’ya tazminat ödenmesini ve itibarının iadesini istiyorlar...

Merve Kavakçı’da; altın madeni bulmuş edasıyla birden televizyon ekranlarında gözüktü... Bir trilyonun üzerinde tazminat istiyor, milletvekili itibarının da iadesini istiyordu... Demokrasi havarileri de bunu destekliyor...

Merve Kavakçı bir sahteciydi... Milletvekili seçilebilme şartına yerine getirmemişti... O içimize sızmış, yeminli bir Amerikan vatandaşıydı... Milletvekilliği de bu durum anlaşılınca düşürülmüştü... Vatandaşlarımızı basit bir evrak hatasında hapislere atarken, Merve Kavakçı’yı sadece milletvekilliğini düşürerek serbest bırakmıştık...

O, şimdi toplumumuzdan özür dileyeceğine,  yüzü kızarmadan karşımıza çıkıyor tazminat ve itibar iadesi istiyor...

Biz o yüzü, o yüzleri çok iyi tanıyoruz...

E. Şahin, Didim...