Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '17

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Merzifon'da geçmişe yolculuk

Merzifon'da geçmişe yolculuk
 

Doğduğum ve bir süre yaşadığım şehir Merzifon ülkemizin tanınmış yörelerinden biridir. Şehri tanınmış yapan uzun tarihi geçmişi, zengin kültürü, acı tatlı yaşanmışlıkları yanında tarihe geçen asker ve devlet adamlarıdır. Kanuni Sultan Süleyman ile gittiği Budapeşte’nin fethinde şehit olan ve mezarı bu şehirde kalan Gül Baba ve Kanuni’den sonra Viyana’yı kuşatma cesaretini gösteren Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bunların başında yer almaktadır.

Merzifon’un geçmişi çok eski yıllara dayanmaktadır. Yöredeki tarihi yerleşim (höyük) kalıntılarına göre tarihsel geçmiş M.Ö. 5500 yıllarına kadar varmaktadır. Şehrin kuruluşu ise kaynakların birine göre M.Ö. 700 yılına diğer bir kaynağa göre M.Ö. 222 yıllarına uzanmaktadır. Şehrin adınının bir kaynakta Marsevinç ve Mersuvan, diğer kaynakta burada kurulan Merzpond adındaki bir kaleden geldiği ve zaman içinde Merzban’a ve sonunda Merzifon şeklinde dönüştüğü belirtilmektedir.   

Tarım ve hayvancılığa uygun zengin toprak ve su kaynaklarına sahip bir ovada yer alan şehir Karadeniz’e ve Anadolu’ya giden yolların kesişme noktasındadır. Şehir önemli bir ticari ve stratejik geçiş noktası olması nedeniyle tarihte ticaret yollarının geçtiği, yerleşimin yoğunlaştığı ve hâkimiyet çatışmalarının olduğu bir yer olmuştur. Yörede eski çağlara dayanan Çorum’dan başlayıp Samsun’a uzanan tarihi yollar vardır. Bunda şehrin Hititlerin başkenti olan Hattuşaş’a yakınlığının etkisi olmuştur. Yapılan araştırmalarda bu yollardan biri bugünkü yol, diğer yolunda Havza-Vezirköprü – geçmişte önemli bir Hitit yerleşim yeri olan Oymaağaç üzerinden giden yolu olduğu belirtilmektedir.

Şehrin kurulmasında rol oynayan da Hititlerin ticaretinde önemli bir geçit olan bu yolun güvenliği için kurulan kontrol noktaları ve kale olmuştur. Daha sonra bu bölgede hâkimiyet kuran Frigler de ayni yörede yerleşim yerlerini ve askeri yapıları kullanmışlardır. M.Ö. 600 yılında Kimmer ve İskitlerin saldırıları sonucu kısa bir dönem hâkimiyet İskitlere ve daha sonra Perslere geçmiştir. Pers yönetimi ise M.Ö 333 yılında İssos savaşı ile bitmiştir. Bölgede M.Ö. 301 yılında Pers kökenli Mitridates Ktistes, Pontos Devletini kurarak Amasya’yı başkent yapmış ve şehirleri imar etmiş ve bir kültür şehri haline getirmiştir. Başkentin Sinop’a taşınması sonrasında şehir M.Ö. 47 yılında da Romalılarla yapılan savaş sonrasında hâkimiyetine geçmiştir.

Roma egemenliği döneminde savaşlar nedeniyle tahrip edilen Amasya, Merzifon ve çevresindeki yerleşim yerlerindeki yapılar imar edilmiş,  eski tapınaklar onarıldığı gibi yenileri yapılmıştır. Bu dönemlerde Roma İmparatoru Hadrianus’un Anadolu’yu gezdiği, Amasya ve yöredeki Roma yerleşimlerini gezerken Merzifon’u da gezdiği ve bu yapılaşmanın emrini verdiği belirtilmektedir.  M.S.395 yılında Roma İmparatorluğu bölünmüş. Merzifon ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans İmparatorluğu tarafında kalmıştır. Bizans döneminde de şehir bir kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur. Şehir 8. yüzyılın başlarında Emevi akınları sonucu Merzifon kısa bir süre Arap yönetiminde kaldıktan sonra tekrar Bizans hâkimiyetine girmiştir.

1071 Sultan Alparslan’ın komutanlığında Büyük Selçuklu ordusunun Malazgirt savaşını kazanmasından sonra Anadolu’daki Bizans hâkimiyeti bitmiştir. Bu topraklarda yerine Sultan Alpaslan’ın izni ile fetihleri yapan komutanlar bağımsız beylikler kurmuşlardır. Merzifon 11. yüzyılda Danişmentlerin yönetimine girmiş, Bizans döneminde yapılan birçok bina cami ve medreseye dönüştürülmüştür. 12. yüzyılda Selçuklu egemenliğine, 14. Yüzyılda İlhanlı hâkimiyetine yöreye Moğol kökenli valiler tayin edildi. Daha sonra yönetim bir süre Erata beyliğine, 1353 yılında yöredeki Türkmen beylerinden Taşanoğulları’nın hâkimiyetine, 1396 yılında Osmanlı yönetimine geçmiştir. Bu tarihten sonra şehir Amasya sancağına bağlı bir kaza olarak kalmıştır.   

Merzifon I. Dünya Savaşı'ndan Osmanlı’nın yenilgi ile çıkmasından sonra zor günler yaşayan bölgeler arasında yer almıştır. Yörede yaşayan ermeni ve rumlar dış kaynaklı çevreler tarafından kışkırtılarak halk arasında yüzyılları aşan barış ortamı bozulmuştur. İngilizler 15 Mart 1919'da Merzifon’u kısa süre işgal etmişler. Bu dönemi fırsat bilen dış güçler ve işbirlikçileri bugün olduğu gibi dünde toplumda düşmanlıkları artırmışlardır. 27 Eylül 1919'da İngilizler şehri terk etmek zorunda kalmıştır. İşgal dönemlerindeki kışkırtma ve çatışmaların yarattığı suçluluk duygusu, cezalandırılma korkusu ve güvensizlik şehirden birçok masum insanın geride acı tatlı hatıralarını bırakarak göç etmelerine neden olmuştur.

Bugün Merzifon ve çevresinde tarihin her dönemine ait birçok tarihi eser ve değerli belge Amasya Müzesinde yer almaktadır. Şehrin bir bölümü belediyenin özenli çalışmaları sonucu tarihi dokusunu hala korumaktadır. Restore edilen yapılar ilk günkü gibi geçmişi günümüze taşımaktadır. Bu yapılar şehrin ticari yapısını, kültürel gelişimini, yaşam tarzını yansıtan Bedesten, Taşhan, Çelebi Mehmet Medresesi ve Saat Kulesi, Paşa Hamamı ile Kara Mustafa Paşa Cami, Amerikan Koleji’nin binası ve kilise ile birçok eski yapıdır. Hala yenileme bekleyen birçok bina vardır.

Bu tarihi binaları gezdiğinizde, cadde ve sokaklarını adımladığınızda geçmişi yaşarsınız. Geçmişte bu şehirde yaşayıp tanıdığınız ve anılarınız olduğu yapıların bazılarının yok olduğunu gördüğünüzde üzülürsünüz. Ama son yıllarda belediyenin kilise de dâhil tüm tarihi ve kültürel yapıları ayrım gözetmeden sahiplenmesini gördüğünüzde memnun olursunuz. Şehrin geçmişini geleceğe taşıyanları saygı ile anarsınız. Şehrin geçmişteki sosyal ve ekonomik olarak eski canlılığına kavuşmasına dönmesini arzularsınız.  

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..