Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

05 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Mesajı almışlar (Bu teknolojiye rağmen galiba yanlış adrese gitmiş)

Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, yumuşak bir geçiş makamı yapsa da “Ağlayan Adam” da “halk hareketinin” ve gençlerin mesajlarını aldıklarını söylediler…

***

Ancak “Taksim Gezi Parkı” eylemlerinin başlandığı günden beri nevri dönen asabı bozulan sinirleri tavan yapan bazı vekiller, iktidar partisinin sözcüleri “eylemlerden” aldıkları mesajları ya da bir türlü kabullenemedikleri bu mesajları eleştiriyorlar…

***

Adamın biri, evinin dik merdivenlerini çıkarken düşüp bacağını üç yerinde kırmış.

Çocukları hemen hastaneye kaldırmışlar ve ortopedist bir doktor, güzelce muayene ettikten sonra;

“Boydan boya alçıya almış” adamcağızın bacağını.

Hastanede yatmasına gerek duyulmadığı da görünce evine taburcu etmeye karar vermiş.

Hemşire ve çocuklarıyla beraber sedyeye yatırırken; kendisini uyarmış;

“Bundan sonra son derece dikkatli olacaksınız beyefendi!

Bacaklarınızdaki kırıklarınız iyileşinceye alçılarınız açılıncaya kadar; bacağınızın üzerine basmayın, merdivenlerden inip çıkmayın olur mu?

Üç ay sonra gelin kontrol edeceğim. Eğer ayağınızdaki “kırıklar” kaynamış ise alçılarınızı alırım, gönderirim sizi evinize, demiş..

Üç ay sonra bir başına çıkmış doktorun karşısına adamcağız. Doktor bakmış kırıklar kaynamış yürümesi için bir sorun kalmamış.

Alçıları kırmış, geçmiş olsun der demez adam sormuş;

“Doktor bey şimdi merdivenlerden artık inip çıkabilir miyim?”

Doktor da elbette ama hala bir süre dikkatli olmak zorundasınız…

Adamcağız doktorun dediğini duyar duymaz sevinçle bağırmış;

“Oh ne nihayet Doktor Bey!

Üç aydır eve su borusundan inip çıkmaktan anam dinim ağlamıştı…”

***

Rahmetli babam çok görmüş geçirmişti,

Zaten en çok siyaset makamından yediği kazıklara bozulurdu. Ülkede özellikle Adalet Partisi zamanında yaşanan sıkıntıları gündeme getirseler Demirel’in gülüp geçmesine üzerine bile alınmamasına bakarak;

“Ya telgraf çekilmedi ya da telgraf başka yere gitti...” derdi…

***

Tabi devir değişti artık “telgraf” tarihin sarı sayfalarındaki yerini aldı; Onun yerinde “mesaj” var.

Telgraf kadar uzun zaman almıyor ulaşması için. Gençlerimiz telgrafın ne olduğunu bilmezler hazır vakit bulmuşken anlatayım telgrafın ne olduğunu…

Postaneye gideceksiniz, telgraf yollama kâğıdını dolduracaksınız, PTT memuru alacak teleks yardımıyla çekecek telgrafı, teliniz karşı tarafa gidecek PTT memuru bakacak kime gelmiş diye, sonra verecek mahallede oturan herkesi tanıyan Posta dağıtıcına, götür ver alıcısına diyecek.

Posta memuru adamın adresine gidecek imza karşılığı telgrafı teslim edecek adamına, “ölme eşeğim yaz gelsin de yonca yaprağı” ye misali…

Kargacık burgacıktı eski telgraflar alan şayet okuyabilirse alırdı “mesajı…”

***

Şimdi ne postane var ne posta memuru, al eline cep telefonunu, yaz mesajını bas gönder tuşuna anında karşında, tabi bakarsa “mesaj” kutusuna…

Ne hoş teknoloji değil mi? Telgraf nerede teleks nerede “anında mesaj” alma verme nerede.

Çeken belli alacak belli verilen gün saat saniye belli…

***

Açıklamalara eleştirilere bakınca anlıyorum;

Bunca teknolojiye rağmen “mesaj” galiba yanlış adreste…

Nereden anladınız diye soracak olursanız, çok basit efendim;

İşi hala “yokuşa” sürüyorlar çünkü!

Bu mübarek günde her şey gönlünüzce olsun hayırlı “mesajlar” efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ

Not; Aklıma gelmişken gençler teleksin de ne olduğunu bilmez, lütfederseniz bir gün onu da anlatırım efendim…

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..