Mesajınız var

Bu mesaj e posta adresinize ya da cep telefonunuza değil, direkt kalbinize geliyor; duyuyor musunuz?

Bu mesaj bizim görmeye, duymaya alışkın olmadığımız bir şekilde geliyor; anlıyor musunuz?

Bu mesaj yüreğimizin ta derinliklerinden sorduğumuz soruların cevabını veriyor; dinliyor musunuz?

Bu mesaj sadece bize özel geliyor, başkası duysa da anlayamaz, anlamlandıramaz.

Bu mesaj öyle değişik yollardan geliyor ki, duymak ve anlamak için sadece dinlemek gerekiyor.

Hayatı dinlemek, kalabalıkların sesini dinlemek ve en önemlisi kalbimizi dinlemek.

Bu mesaj bazen bir çocuğun sesinde, bazen iki kişinin konuşmasında, bazen de radyodan veya TV den bize ulaşmaya çalışıyor.

Bazen o sesi duyar gibi oluyoruz içimiz ısınıyor “evet bu” diyoruz. Tam aradığımız sorunun cevabı; hiç ummadığımız bir yerde, hiç ummadığımız kişilerin dudaklarından dökülüveriyor. Nasıl daha önce anlamadım diye hayıflanıyoruz.

Evren bizimle her an konuşuyor sadece biz dinlemeyi bilmiyoruz. Gittiğimiz her yerde, duyduğumuz her seste, gördüğümüz her nesnede bizim için mesajlar var. Evrenin sesini duymak için tek yapmamız gereken şey DİNLEMEK. Bütün mevcudiyetimizle ve an’da kalarak etrafı dinlemek. Ancak o zaman anlayabiliriz o dili ve ancak o zaman bize ulaşabilir o mesajlar.

Otobüslerde veya dışarıda rastlıyorum herkesin kulağında bir kulaklık müzik dinliyor, hayata karşı tüm kapılarını kapatmış. Oysa karşılaştığımız her durumda, gözümüze çarpan her olayda, duyduğumuz her seste bizim için mesajlar var.

Bir gün bir soru sorarak dışarı çıkın ve sadece etraftaki sesleri dinleyin. Karşılaştığınız insanlar, dikkatinizi çeken herhangi bir şey veya başınıza gelen olayları sadece izleyin ve dinleyin. Emin olun ki, sorduğunuz sorunun cevabı mutlaka karşınıza çıkacaktır.

Sorduğumuz her sorunun cevabı mutlaka verilir. Yeter ki dinlemeyi bilelim.