Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '09

 
Kategori
Güncel
 

Meşale sönmesin hiç...

Hayattaki her engeli makul karşıladığı gibi ölümü de makul karşılayan kadın;

Türkan Saylan.

Mekânın cennet olsun.

Karanlıklardan kurtulmak için bir meşale yaktı bilim kadını Saylan,

şimdi onun yaktığı ateşi hiç söndürmemek amaç olmalı geride bıraktıkları için…

Bedenlerin aramızda olmaması sorun değil,

o bedenden çıkan düşüncelerin filizlenip yeşerememesi,

bedenlerle birlikte toprağa gömülmesi sorun.

Ölen kişinin düşüncelerini yaşatabiliyorsak,

mesele baştan çözümlenecek zaten.

Sabah yürüyüşümde gözüm bir apartman ismine takıldı.

Dindar Apartmanı.

Evet,

Evet, isim bu.

Kardeşim Allah’la kul arasına kimse giremez.

İmanla, paranın kimde olduğunu da kimse bilemez.

Töbe, töbe, insanı günaha sokacaklar dedi, m sabah sabah…

Ne Atatürkçülük,

ne milliyetçilik ,

ne de dindarlık

birilerinin tekelinde olamaz.

Olmamalı…

Sanki bunların hepsi birbirinden uzak, tam tersi bir bütün.

Samsun’a giden gemi,

Karadeniz’in o devası dalgalarında nasılda mağrur mücadele etmişti.

İçindeki sarı saçlı, mavi gözlü adam gibi…

İnanmazsınız belki, ama hala Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarına bakarken ürperirim.

Sanki o bakışlar,

demiri bile eritecek gibi gelir bana.

Bir fotoğraf sonuçta; bir kâğıt parçası…

Ama…

Ayni duyguyu ata’nın kendi kaleminden okuduklarımda da hissederim.

O dönemde yaşasaydım

Ve

Atayla karşılaşma şerefine nail olsaydım,

Oooo,

rüzgârdaki incecik bir dal gibi titrerdim herhalde.

İki kelimeyi bir araya getiremezdim…

Diyorum ya beden değil;

ruh ve o ruhun beslediği düşünceler önemli.

Bu yazı iyice doğaçlamaya döndü ama öylesine gündem oluşuyor ki ülkede,

doğaçlama hayatlar yaşamanın etkisi kalemime de yansımakta maalesef…

Evettttt….

Bu aralar herkes açılımlardan yana bereketli.

Bir açılım, bir açılım.

Açıla saçıla; Âdemle Havva’ya dönecek bu ülke ya neyse.

Bugün ülkenin üzerindeki ölü toprağı emperyalizmi, silip süpürmesinin yıldönümü.

Allah aşkına kimse o günleri unutmasın.

Bana kimsede o ülke, bu ülke dostumuz nameleri okumasın.

Dedelerimizin, ninelerimizin kanlı gözyaşları hiç kurumadı o günleri hatırladıkça, ta ki ölene kadar.

İşgal ettikleri vatan toprağımızda; etmedikleri eziyet kalmadı.

Vatanın her karış toprağında; şimdi savunulan kadının namusu, dini denilen çarşafları, başörtüleri sokak ortasında yırtmadılar mı?

Bebekleri; süngü ucunda, canlı canlı fırınlarda yakarak katletmediler mi?

Babasının, eşinin, ağasının önünde kızlara, kadınlara tecavüz etmediler mi?

Ülkeyi harita üzerinde bölmediler mi?

Dost dosta bunu yapar mı?

Halada o bölünmüş Türkiye haritaları üzerinde senaryo yazmıyorlar mı?

Arapları,

Kürtleri,

Ermenileri

kışkırtmadılar mı el altından.

Halada kışkırtıyorlar.

Ya,

neyseeee….

Ne dostluğu kardeşim, bizi güçsüz gördükleri anda bitirirler.

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavara karşı güçlü olalım da ,

Onları da yine dost bilelim.

Ama önce vatanın bölünmezliği konusunda hem fikir olup, güçlülüğümüzü koruyalım.

Yoksa bizi bir kaşık suda boğarlar…..

Bu yazıları okuyunca benim yabancı düşmanlığım var sanırsınız,

Yok sanmayın.

Çok yabancı arkadaşım var…

Düşüncelerimi de açıkça ifade eden bir kişiliğim var.

Sadece…

Temkinlilik değin,

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer değin,

Ne derseniz değin, adını siz koyun.

Ben dostuma dost,

Düşmanıma düşmanım

ve fikrimi alaşağı edecek bir değişiklikte göremedim daha.

Ders almadığınız sürece de tarih tekerrürden ibarettir.

Bu benim kulağımda küpedir.

Birde dost görünen düşmanlar konusunda hassasım.

Ki birde söz konusu vatan ve millet üzerindeyse dost görünen düşmanların eli…

Duyarlılık beş katlıyor…

Gençliğin bayramı kutlu olsun.

Türk milletinin gençliğine güvenin…

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..