Mesele bir fikre Âşık olmak

Benim üzerimde çok emeği olan, kendisinden eğitimler aldığım Timur Tiryaki’nin sohbetlerimizde ve aynı zamanda eğitimlerinde sık sık dile getirdiği bir yaşam felsefesi vardı.

“Bir Fikre Âşık Olmak…”

Ne yaparsak yapalım, yaptığımız işe, o iş fikrine tutkuyla bağlı olabiliyor muyuz? Ya da âşık olduğumuz böyle bir fikre sahip miyiz?

İçinde bulunduğu olumsuz şartlardan şikayet eden, bu şartları sığınılacak bir liman gibi görerek bahanelerin ardına saklanan, kaderine kızmak suretiyle isyan eden, durumu kabullenen, gerçekleşmeyeceğini düşünerek hayal bile kurmayan ve  hayal kursa bile, hayallerinden hemen vazgeçen kişilere hemen, Nobel ödülü kazananProf. Dr Aziz Sancar’ı örnek göstererek kendisinin, Mardin'in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen ancak eğitime önem veren sekiz çocuklu bir anne-babanın çocuğu olarak doğduğunu hatırlatmak gerekiyor. Bu durumu hatırlatırken, aynı zamanda ifade ettiği şu cümlelerin zihinlerimize kazınması gerektiğini düşünüyorum. “Çok çalışın. Nobel almak önemlidir ama en önemli şey değildir. Ne yapıyorsanız en iyisini yapmaya çalışın. Ben öğrenci iken günde 18 saat çalışırdım. Bu milletinize, ailenize vatan namus borcudur.”Ve Prof. Dr Aziz Sancar sözlerine şu cümle ile devam ediyor. “ Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum. ” demiştir. Kendisinin konuşmalarını dinlediğinizde işine ne kadar âşık bir insan olduğunu, laboratuvara kapandığında saatlerce, odaklanmış bir şekilde çalışmalar yaptığını ifade ettiğini görürsünüz. Çünkü Prof. Dr. Aziz Sancar, bir fikre âşık ve işini tutkuyla yapıyor.

Geldiği yaşı bahane ederek, yeni bir şeylere başlamak için geç kaldığını düşünen ve yaşlandığını ifade ederek sürekli hayatı ertelemeye devam eden kişilerde mevcut. Ve sayıları maalesef ki ; az değil. Bir şeylere geç kaldığını düşünen kişilere önemli olanın “yaşlanmak” değil; “yaş almak” olduğunu da hatırlatmak için İlber Ortaylı hocanın tanımlamasıyla “ Talebelerine uçmayı öğreten “ Tarihçilerin Kutbu rahmetli Halil İnalcık hocayı örnek göstermek gerekiyor. İnalcık hoca: “72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım. Bir şeye âşık oldunuz mu her şeyi unutursunuz..." demiştir. Bakınız kendisi de “âşık” olmaktan bahsediyor. Çünkü rahmetli İnalcık Hoca, bir fikre âşıktı. İşini tutkuyla yapıyordu.

Unutmayınız ki;  zaman herkes için aynı . Bazı insanlar öğreniyor, gelişiyor, büyüyor. Bazıları ise sadece yaşlanıyor. Gün vardır, aya bedeldir. Ay vardır, yıldan üstündür. Yıl vardır, ömürden değerlidir.

Son olarak da sizlere Mersinli, İlkokul mezunu Ümmiye teyzeden bahsedeyim. Kendisi film çekerek kadınların sorunlarını anlatma fikrine aşıktı. En büyük tutkusu uzun metrajlı filmler çekmekti. Bu tutkusunun, hayalinin peşinden koştu. Mersin’in Arslanköy’ünden çıktı ve bir Anadolu kadınının istediğinde neler başarabileceğini tüm dünyaya gösterdi. En son olarak İspanya’da tüm dünya tarafından tanınan, futbolcu kişiliğinin yanı sıra insan olarak duruşunu da beğendiğim Ronaldo ile İspanya’da reklam filminde bir araya geldi. Aslında Ümmiye teyze bir simgedir. Hayal kurmanın, bir fikre âşık olmanın, vazgeçmemenin, mücadele etmenin, Anadolu kadının istediğinde, şartlar ne olursa olsun neler başarabileceğinin bir simgesidir.

Reklamlardan söz etmişken bu aralar yayınlanan ve verdiği mesajla benim çok dikkatimi çeken bir reklam filminin sözlerine yer vermek istiyorum. Tüm seminerlerimde, eğitimlerimde, yaptığım televizyon programlarında, yazılarımda vurguladığım “Çocuklarımıza Hayal Kurmayı Öğretelim” düşüncesini çok güzel işlemişler. Metinde diyor ki;

Her şey hayal etmekle başlar;

En son ne zaman bir hayalin peşinden koştun?

Hayal etmenin yaşı yok.

Hayal etmenin okulu yok.

Hayal etmenin kadını, erkeği yok.

Hayal etmenin uzağı yakını yok.

Gecesi, gündüzü, makamı, mevkisi, yeri yurdu yok.

Hayal etmenin dünü, bugünü yok.

Hayal etmenin kuralı yok.

Hayal etmenin sınırı yok.

Sen Yeter Ki Hayal Et…

Sen Yeter Ki Bir Fikre Âşık Ol…

www.erengokyer.com.tr