Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '22

 
Kategori
Eğitim
 

Mesleki Teknik Eğitim-5

Bir doktora yanlış bilgi vererek, sizi doğru şekilde tedavi etmesini bekleyemezsiniz. Aynı şekilde bir doktoru verimli ve güvenli çalıştırmazsanız, ona yeterli imkânları tanımaz, gerekli cihazlardan mahrum bir şekilde çalışmaya mahkûm ederseniz mesleğini doğru bir şekilde yapmasını sağlayamazsanız. Saygı duymazsanız saygı göremezsiniz, gerçek bilgiye gerekli ihtimamı göstermezseniz insanları, 21’inci yüzyılda hurafelerle baş başa bırakır ve insanlarınızı rezil duruma düşürebilirsiniz. İnsanlar gerçekte ne isterler sorusunun cevabını doğru olarak vermezseniz, sahadan gelen gerçek bilgiler yerine olmayan bilgileri varmış gibi sunarsanız, kalp nakline ihtiyacı olana beyin nakli yapmanız gerekir ki ikisi de zor bir operasyon olmasına rağmen yaptığınız çalışma hastayı ayakta tutmaya yetmediği gibi ölümüne dahi sebep olabilirsiniz. Doğanın kurallarına saygı gösterilmeli, köpürtülmüş bilimin değil de gerçek bilimin ışığına güvenilmeli, yapılan işler adalet üzere tecelli ettirilmeye çalışılmalı ki hak eden, hak ettiği yeri bulsun, düzen sağlıklı bir şekilde işlesin…Zaten siz ne yaparsanız yapın ya da ne yapmazsanız yapmayın adalet yerini bulacaktır. Adalet yerini bulurken doğal olarak, doğa kuralları gereği olarak bir tayfun, bir sel, bir zelzele anında orada güvende olmayanları da alarak, yok ederek bunu gerçekleştirecektir. Şanslıysanız, adaletin yerini bulduğu anda orada güvenli bir binada ikamet ediyorsanız belki hayatta kalacak ancak yine de güvende olamayacaksınız. Suçları kişiler işlese de suçlar telafisi mümkün olmayacak şekilde arttığında toplu ceza topluma kesilir. Doğal kurallar binlerce yıldır bu şekilde işliyor. Bunu rehberimiz Kur’an da Lut Kavmi ile ilgili olarak bize anlatırken bize anlayalım ve bundan dersler çıkaralım diye değilse acaba nedendir?

Mevzu teknik, mühendislik olunca ne değişir? Aslında değişen bir şey yoktur. Doğada milyonlarca yıldır işleyen kurallar suyun kaynama noktası, donma noktası hep aynıyken suyun kaldırma kuvveti de milyonlarca yıldır değişmemiştir. Olan nedir dikkati bir gözlemci bu durumu bir yasa haline getirmiş ve bilimler bu şekilde üstüne eklene eklene bu hale gelmiştir.  Var olan bilgiyi kullanıcılarına sunan eğiticilerdir ki bu son derece önemli bir uğraştır. Bunu keşfeden, bilgi vermenin ekmek vermeden daha yüce bir uğraş olduğunu bilen ve de kabul eden dinimiz de “İlim Çin’de olsa gidip, alınız” veya “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen dinimiz İslam, bu prensiplerle dünyaya kök salmış, “işi ehline verin” diyerek kutsal mekânların bakımını o zamanlar Hıristiyan bir aileye vermemiş midir? İşi ehline vermeyenlerin şirketlerini büyütebilmeleri, işlerini geliştirmeleri mümkün olmadığından kurulan işletmenin batacağı, yeterince gelişmeyeceğini bilmek için o konunun uzmanı olmaya gerek mi var?

Ekmek vermekten daha kutsal ve daha kaliteli bir iş insana ekmek yapmasını öğretmektir. Ekmek yapabilen kişi hem bağımlılıktan kurtularak ekmeğini yapabilir hem de insan olarak daha saygın hale getirilir ki kendine bağımlı insandan ziyade insana yatırım yapan toplumların da yapmaları gereken esas iş budur. Çin atasözü ne güzel diyor? “Bana balık verme, bana balık tutmayı öğret!”  Aynı şekilde bir yıl sonrasını düşünüyorsan, tohum ek ağaç dik ama yüz yıl sonrasını düşünüyorsan ise düşündüğün halkı eğit. Ekersen bir kez ürün verir tohum, bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir. Halkı doğru eğitirsen yüz kez olur bu ürün, balık tutmayı öğretirsen doyar hep karnı. Gelecek nesillere yapılacak en büyük yatırım verilecek en büyük hediye de nitelikli, özünde yalan bulundurmayan, iyi niyetli, tarafsız ve bilimsel eğitimdir.

Bugün herkes kabul eder ki kıtalar arası yolculuk yapmak isteyenler uçağı tercih etmek zorundadır, kıtalar arası yolculukta eşeği tercih etmekte inat edenlerin olmadığı günümüz dünyasında bilimle inatlaşmak da nedir!  Madem bilime bu kadar karşısın, o zaman hadi bakalım Amerika’ya gideceğin zaman eşekle gidiver bakalım o yolculuğa eşeğin sırtındakiyle bir ömrü yetecek mi! Olmaz denilen şeyleri sırf insanları belli amaçlar için yanıltarak, hatalı kararları bilinçli olarak alarak varılacak yer bellidir. İnat etmenin manası ise yoktur.

Eğitim konusunda da gerekli olan durum; bilgi sahibi insanların edindikleri bilgilerini sağlıklı ortamlarda, zamanlarda, güven içinde bunları karşı tarafa ki karşı tarafın da bu bilgiye talebi olması lazım sunmak ister. Eğitim ve öğretim sonunda bilenin bildiğini kanıtladığı, bilmeyenin ise neden öğrenemediğini öğrenip tekrar öğrendiği ancak asla ve asla bilmeyenin biliyormuş gibi yaptığı, bilmeyenin bilmediği bilgileri verdiği ya da veriyormuş gibi yaptığı durumlar,  gerçeği kesinlikle doğru olarak yansıtmaz.

-Bilgi sahibi insan, korunma bekler.

-Yetenek sahibi insan iltifat bekler.

-Bilgili ve çalışan insan, huzur içinde çalışmak ister.

-“Bilgi sahibi saygı görmek ister ki nerede saygı ve iltifat görürse oraya da gider.”  Gerçekte bu durumu bizler sıklıkla yaşamakta ve yurtdışına göç eden binlerce uzmanımızla “uzaktan” gurur duymakta, onların neden bu ülkede kalmadıklarını anlamamakta ısrar etmekte ve de durumun vahametini anlayamadığımızdan olsa gerekir ki hala içimizden böyle değerler çıkarmakta gurur duyarken, bir virüsle gündeme gelen iki uzmanımız yaptıkları aşı ile bize yeterli dersi vermiş, bilginin ne derece saygı ve iltifata layık olduğunu bir kere daha ziyadesiyle kanıtlamışlardır diye düşülmelidir.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..