Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '14

 
Kategori
Blog
 

Mesut insanlar bloghanesi!

Mesut insanlar bloghanesi!
 

iblog.com.tr


  Acaba?

-yla başlayan çok okurumuz olacaktır. Yani burada yazan çizen, boy gösteren her delikanlı mutlu ve mesut mudur?

Valla kapı dışarı çıkmazsan, gazete dergi filan okumazsan; televizyon seyretmezsen. Burnunu da blogdan dışarı çıkarmazsan senden mutlu kimse yok kardeşim. İşte burada piri faniler içinde al gülüm ver gülüm fikir teatisi edip duruyoruz. Kim karışır?

Kendimiz söyleyip kendimiz anlıyoruz.

Tabii bu arada… Vur abalıya… ( Abalı da kimdi yahu! diyecek olanlar da vardır şimdi..onlara ne demeli!) Evet.Vur abalıya. Zaten sizi kim anlar, kim dinler.

Siz istediğiniz kadar küfredin; böyle şey olmaz, deyin… İtiraz edin.. Elinizi, kolunuzu , filan sallayın… Sizi kim sallar ki… Hey, siz artık defterden düşmek üzeresiniz. “Mesut İnsanlar Bloghanesi”nin mutlu insanları veya diğer bir deyimle  “Misafir vatandaşlar” daha uygun bir terim daha vardı ama onu bulamadım (Bulamadığım o kadar çok şey var ki.. Neyse!)

Geçen gün, bir yazımda Şener Şen yerine Ali  Şen demişim… Gülmekten ölürsünüz. Ben kendime biraz acıdım. Yahu bu kadar da uydurma olur mu , dedim kendi kendime… Ondan sonra da Oğlum Dai.. yavaş yavaş ayvayı yiyorsun, kendine dikkat et.. dedim, Ama işte o kadar… Aslında testlerde filan sağlamım da… bir de bana sor (nerdeyse hanımın adını unutacam veya ötekilerle karıştıracağım..Haydaa!) bu kadar da olmaz demeyin. Oluyor oluyor… Bi sabit.

Kimisi de bu Hoca iyice şaşırdı  “Mutlu” ile  “Mesut”u aynı cümlede yan yana kullanıyor, bir de dilci milci geçiniyor diyecekler.. Yok yav, o kadar da değil… Her şeyden 100 gram idare edip gidiyoruz işte. Kim ki her şeyi Allahına kadar bilirim, der .. fena halda yanılır.  Mutlu ile mesut bir arada olamaz mı… kıyamet mi kopar. Ben yaptım oldu. (Siz yapmayın olur mu?)

Peki , bu kadim Bloghanenin mesut sakinleri kimlerden ibarettir acaba?

Yani kuşkusuz ki, çoğu “ununu elemiş, eleklerini asmış..” cinsinden piri faniler. Çoğu da hayata karışı hala dirençleri var ki, ben de varım, daha ölmedim, cinsinden savletlerle her lüzumsuz gidişe karşı duran leventlere özeniyorlar. Nerede bir kargaşa var, yalın kılıç bizim leventler ön sıralarda…

Diğer yanda , ağebeylerine özenen, fakat nasıl iki satırı bir araya getireceğim de yazacağım diye bin bir sıkıntı çeken, yeni dönem zıpçıktıları da aramızda epey sayıda mevcut… Arada sırada kafayı bozup, ihtiyarlar ,”Siz buralarda ne halt ediyorsunuz, çıkıh gidin, yerinizi de biz saygın gençlere bırakın deseler de… Felsefesizlikten ne yapacaklarını bilemez halde , mefluç durumda statik yerlerinde çakılı kalırlar. Yürü yürümezler. Kalk kalkmazlar, Koş.. Hiç koşmazlar… İçleri güçleri yakınma… Doğadan, çevrelerinden, insanlardan… Hemen hemen her şeyden… Sağolsunlar da eleştirsinler. Onlar da bir gün adam olacaklar.

Arada sırada kafayı üşütüp, araya yalın kılıç dalıp..”Var mı bana yan bakan…!”naraları da olmuyor değil ama genellikle bizim Blog sakındir… Yani… “Sakin İnsanlar Bloghanesi” de diyebilirsiniz. Niye olmasın?

Ama pek de sakın değildirler ha… Öyle şeyler oluyor ki. Belki de üst katta oturanlar en keskin sirkeli  ve alangirli laflari ilk kez bizim sakinlerden yiyorlar. Ama anlamıyorlar. Veya anlamamazlıktan geliyorlar.

Adamlar ne yapsın, tutuklamaya gelseler 70-80 yaşlarında, ellerinde bastonlu bir takım insanları toplayıp içeri mi tıkacaklar… Utanırlar be… belki de onun için semtimize uğramıyorlar. Biz de burada , yedi sülalelerine Elham okuyuruz… Anlamıyorlar tabii… Veya anlamamazlıktan geliyorlar. Yoksa isterlerse, “Doğru söyleyeni” istedikleri gibi dokuz köyden kovmasını biliyorlar. Bu ne hikmettir. Ya hey!

Ben menunum ve de mesut… Şu sıcak kış köşesinde, ver yansın ediyorum da… Bu kafayı üşütmüş, diyerek , aldırış eden yok… Hadi söyleyin, hanginize aldırış ediyorlar be emekliler takımı! Hanginizin kapısını “Sen fazla doğru söylüyorsun, gel içeri bıyaklı..” diye toplamaya geldiler…

Yok yok rahatınız iyi. Bazıları da iyi bir maaş olıyormuş (bana ne, öyle diyorlar..!)  Dah ne istersiniz… Ekmek elden , su gölden… Yazın çizin, veriştirin! Ondan sonra da: Uhuvvet, hurriyet, musavat , adalet..isteriz diye yazılar yazın… Bekleyin bulursunuz!

Bana bakın onu ancak, Gezi’ciler buldular. Zamanı gelince yine ortaya çıkaracaklar. Taksım meydanının dümdüz edilmesinin nedeni o… Tanklar kolayca  manevra yapsın diye…

Aman çenem düştü de neler söylüyorum! Olur o kadar. Ne yaparsın. Bunların yaşlıların gevezelikleri…

Ne demişler: “Gençler bilse, ihtiyarlar yapabilse..”

Bu arada aklıma takıldı edebiyat öğretmenlerine sorayım. Ben bir kelime uydurdum : “Bloghane..” ama kuşkularım var. “Bloghane” mi, demeli yoksa “Blokhane” mi ? Kelimenin nereden neşet ettiğini elbet bilirsiniz… Örneğin, İranlılar “fabrika”ya “k?rhane” derler ; bizim Osmanlıca’ya yada Türkçe’ye  farklı bir anlamla girmiştir o kelime... Ben de Bloghane’de bir hata yapmak istemem. Estafurullah…

İnşallah , baha gelir de, Yılmaz ağabeyin şu gerçek İstanbul toplantısı gerçekleşir ve bütün Bloghane bireyleri bir araya gelir, şiirlerini okurlar. Bence bu “Şiiri Tanımlamaktan” daha kolaydır. Çünkü öyle her babayiğit kolay kolay şiiri tanımlayamaz. Oysa her Anadolu delikanlısının cebinde bir iki koşma, bir iki mani filan vardır… Okusunlar dinleyelim… Kıyamet mi kopar. Şöyle denize karşı. Samatya mı olur, efendim Kumkapı meyhaneleri mi?

Hadi kalın sağlıcakla. Bahara varmaya daha (52) gün var. Biraz daha sabredin. Sabırla koruk üzüm olur be…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..