Metro Turizm Ülker Firmasının Ürünlerini Kaldırdı

Metro Turizm Ülker Firmasının Ürünlerini Kaldırdı

Hükümete yakınlığı ile bilinen Metro Turizm, 1 Nisan reklamı ile tartışma konusu olan Ülker’in ürünlerine adeta ambargo uygulayarak, tüm otobüs yolcu indirme-bindirme yerleri ile konaklama tesislerinden, ülker  markasının logosunu taşıyan ürün yelpazesini kaldırdı. Hal böyle olunca, ülker ürünlerinin tesislerinden kaldırılması haberini kamuoyuna Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk, Sosyal Medya hesabında “Metro Turizm olarak tüm tesislerimizden ülker ürünlerini kaldırıyoruz, raflarımız milli olan ürünlere açıktır” ifadeleri ile duyurdu.  Türkiye’nin en köklü “Bisküvi” çeşitlerini satan firması ünvanını elinde bulunduran Ülker’in üst yönetimi, yaşananlar karşısında birazda eli kolu bağlı olarak çaresiz öylesine oturmasına rağmen herhalde epey bir süre daha büyük ve yetkili bisküvi üreticisi-satıcı firma olması hasabiyle  şirket olarak geçirdiği şaka gibi 1 Nisan reklam depreminin yarattığı kurumsal travmadan sonra şayet bir yerlerden bir özür açıklaması gelmezse bir müddet karalar bağlamaya devam edecektir.

Suriye sınırımız İdlib’e yapılan kimyasal saldırıyı, kimler ne amaçla düzenledi:

İnsan olma vasfını kaybederek canavarlaşmış her türlü canlı ve doğa katliamcısı yaratıklar geçtiğimiz günlerde sınır komşumuz olan Suriye’nin İdlib kentine sinsice savaş uçaklarından sarin gazı kullanarak gerçekleştirdikleri hava saldırılarında aralarında çocuklarında! bulunduğu ve 50’den fazla kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan, bununla da kalmayarak 300’den fazla can kaybı yaşanmasından çekinildiği haberi uluslararası haber ajanslarından ilk gelen son dakika haberleri arasında yer aldı. Burada durup sorgulamamız ve hali haddinde sormamız gereken husus şu oluyor; Haberlerde duyurulduğu şekliyle eğer Esad’ın  askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki İdlib’in Han Şeyhun beldesine klor gazıyla saldırı düzenlemişse, o zaman eleştiride bulunmayı ve şüphelerinizin takipçisi olmayı bir kenera bırakınız derim size, neden mi? Çünkü masum çocuklar öldü. Hiç günahsız masum insanlar öldürüldü. Bana ne Esad’dan, Işid’den ondan bundan şundannn(!) bunların hepsinin de canı cehenneme. Bölgede zaten yeter derecede ateş var. Kan var, zulüm var. Ondan ötürü halen ve maksatlı olarak, ideoji saydırmanın edebiyat lügatı parçalamanın ne kimseye bir yararı ne de bir kıymet-i Harbiyesinin olmadığı çok açık. Bilanço çok ağır. Üstelik ölenlerin çoğu da maalesef çocuk. Halen neyin peşindeler? Ama çok belli değil midir koltuğa oturanlar, köşe kapmaca oynayanlar, azgınlıklarından cami duvarına işeyenler dünya üzerinde zamk gibi yapışarak oturdukları ahlaksız ve namussuzluk ürünü koltuklarından bir türlü kalkmak istemiyorlar. Öyleyse bizlerin üzerine düşen en önemli vazife ve tutum; İdlib’te bu katliamları yapanları ve yaptıranları, fırsat tanıyarak aracı  olanları, işleri buraya kadar getirerek küresel güçlere maşa olanları, boğazına kadar çamura bulanmış ve zincirinden boşanmış it gibi ne yaptığını bilmeden koca bir kadim tarihi yok ederek, akılları sıra yok hükmünde saymaya çalışanları, tarihin önünde insanlık adına hayati önemde sayılacak ne kadar değer varsa, bu güzelim değerler adına hep beraber “lanetlemek” olmalıdır.