Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Metrobüsle Çanakkale savaşı kazanılır mı (ydı)?

Metrobüsle Çanakkale savaşı kazanılır mı (ydı)?
 

Tanklar ve askerler


Bir vatandaş, NTV Seçim Otobüsü'nde konuşuyor. İktidarın ya da onun belediyelerinin hiç bir icraatını beğenmediğini söylüyor.

Genç, siyaset ve seçim konusundaki görüşlerini şöyle anlatıyor: "Şerefinle yaşamadıktan sonra, (Ak Parti) istediği kadar hizmet yapsın. İsterse her taraf otoban olsun, herkes ferrariye binsin. Ben Avrupa'ya gidince onlar bana köle gözüyle bakıyorsa, ben aç ölmeye razıyım." Adam zahir, AKP iktidarından kaynaklanan sebeplerle yedi yıldır şerefini kaybettiğini ve batılıların da kendine köle gözüyle baktığını düşünüyor.

Sonra, "İnsanlar Çanakkale'de savaşı metrobüslerle kazanmadı." diyor. Bu söylem, bana hiç yabancı gelmedi. Belli bir fikir eksenindeki gençler, her üç cümlelerinden birinde mutlaka Çanakkale vurgusu yaparlar. Mesela, "Biz, Çanakkale'de boşuna ölmedik!" derler. Bunu artık biliyorum. Hadi "dolusuna ölmüşlerdir" diyelim de, tekrar nasıl dirilip geri gelmişlerdir... işte orasını bilmiyorum!

Konuşmacı, sözünü şu biçimde tamamlıyor: "Çarşafa rozet taktı benim için CHP de bitti. Şu anda benim güveneceğim tek parti Osman Pamukoğlu'nunkidir. Valla ben darbe taraftarıyım. Yani bir çok şeyin resetlenmesi lazım. Darbeyle bir çok kişiye gözdağı verilmesi lazım. Bu ülkeyi kurtaracak askerdir." Bu vatandaş muhtemelen, askerlerin yönetimi AKP'den alıp emekli subay Pamukoğlu'na teslim etmesini istiyor. Demek ki, onun seçim kazanarak iktidar olamayacağını biliyor.

Bu sırada iki üniversite öğrencisi kız da lafa karışıp, genç yurttaşa destek veriyorlar. Özetle: " Geriye gitsek te, bu hükümetle yaşamaktansa, darbe daha iyidir" diyorlar. Boşuna okuduklarını, çünkü iktidarın kendi insanlarını işe aldığını söylüyorlar. Bu vaziyete göre gençler darbecilerden, toplum için değil de, kendileri için bir şeyler bekliyorlar. Yani, darbe olursa iş bulacaklarına inanıyorlar.

Haberi izledikten sonra yüksek öğrenime kafayı taktım. Yahu, "bu yüksek öğrenim nasıl bir şeydir, amacı nedir, " dedim ve YÖK Yasası'ndaki ilgili maddeyi buldum, okudum ve merak edenlerin bilgisi olsun diye kısaltarak aşağıya aldım. Buyrunuz siz de okuyunuz:

"Madde 0004: Amaç

Yükseköğretimin amacı:

a. Öğrencilerini;

1. ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı,

2. Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,

3. Toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu, ...vatandaşlar olarak yetiştirmek, ... evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmaktır." (1) (Maddenin içeriği tartışmaya açıktır ama bu, konumuzun dışındadır)

Demek ki, yüksek öğrenimin amacı gençleri önce, "Atatürk inkilapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk ilkelerine bağlı ... vatandaşlar olarak yetiştirmek" ... sonra da "evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmak"mış. Bu haliyle 0004. madde, "NTV'nin Seçim Otobüsü"ne binen üniversiteli gençlerin, "neden darbeci bir eğilime sahip olduklarını" anlamamıza yardımcı olmuyor. Yani gençlerde, ihtilal fikri oluşturacak bir veri içermiyor.

Bununla beraber ilgili madde, Atatürk ilke ve inkilaplarına atıfta bulunuyor. O zaman bir de onlara bakmamız gerekiyor. Bakalım orada "darbe" fikrini meşrulaştıracak bir açıklık var mı? Eğer üniversite öğrencileri kanunda yazdığı gibi, "ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı, ... vatandaşlar olarak" yetiştiriliyorsa; (bazı gençlerde de darbe arzusu varsa, sözkonusu yasa veya ilkelerde, ) onların bu eğilimini doğrulayacak bir kanıt bulunmalıdır. Şimdi onları sırayla görelim.

1-Cumhuriyetçilik

2- Halkçılık

3- Laiklik

4- Milliyetçilik

5- Devletçilik

Görüyorsunuz, beş ilke arasında "darbecilik" bulunmuyor. Fakat altıncı bir ilke daha var. O da:

6- İnkilapçılık: Ne demekmiş bir bakalım:

"İnkilapçılık: Türk Milleti ve Devleti'nin durmadan ilerleyen ülkeler yarışmasına katılmasıdır. Türk toplumu endüstri, bilim, teknoloji, tıp ve sanayi gibi her alanda, her türlü gelişmeye yabancı kalmayacak kendini çağın gereklerine göre yenileyecektir." (2) şeklinde tarif edilmiştir. Yani "değişim" anlamına gelen inkilapçılığın, ihtilalcilikle en ufak bir bağlantısı yoktur.

Şimdi de Atatürk devrimlerine (inkilâplarına) gelelim. Bunlar, Şapka İktisası, Harf Devrimi. Hilafetin Kaldırılması, Cumhuriyetin İlanı, Ölçüler Kanunu vs. gibi, o yıllara göre yenilikçi yasal düzenlemelerden ibarettir. Atatürk Devrimleri, askeri darbeyle değil, meclisin kararı ve çıkardığı kanunlarla hayata geçirilmiştir. Kısacası inkilâbın, ihtilâlle devrimin, darbe veya devirim'le alakası bulunmamaktadır. Seçimle yıkamadığınız iktidarı tank, top ve tüfek yoluyla devirirseniz buna, "devrim" değil, ancak "devirim" diyebilirsiniz.

Ne var ki ülkemizde, "inkilapla ihtilali, devrimle darbeyi" kasten birbirine karıştıran çok sayıda okumuş, yıllardır önemli mevkileri işgal edegelmiştir. Bunlar tarihi, sosyal, siyasal ve hukukî kavramları keyiflerinin istediği şekilde yorumlamayı rutinden saymış, adet haline getirmişlerdir. Kimseye hesap vermeden yapıp etmeye, kesip biçmeye iyicene alışmışlardır.

Ülkede ifa edilen her türlü askeri teşebbüsü (darbe, muhtıra) alkışlamışlardır. Fakat ortalık durulup kendilerini emniyete aldıktan sonra yaptıkları analizlerle ihtilalleri tasnif etmişler, ideolojilerine uygun düşenlere (27 mayıs) devrim, düşmeyenlere de(12 eylül) darbe adını vermişlerdir.

İşte, yüksek öğrenim müfredatında, Atatürk İlke ve İnkilapları'nda yer almayan "darbe seviciliği" öğrencilere, (yök dahil) bir çok resmi ve özel kuruma çöreklenmiş bu sakil zihniyetten bulaşmıştır. Onlar hala, paçalarından akan pisliklere rağmen kendilerini temiz sanmaya devam etmektedirler. Allah'tan, milletimizi bu arsız ve yüzsüz zihniyetten kurtarmasını diliyorum.

Haya, arsızlığın frenidir. Utanmaz insan, freni patlamış araba gibidir. Duvara çarpmadan durmaz.

Not: NTV, bu yayınından dolayı özür diledi. Bence buna gerek yoktu. Böyle düşünenleri, kamunun bilmesinde yarar vardır. Zira bir fikrin gizli kalması zamanla tehlike ve tehdit oluşturuyor. Ergenekon bunun en açık örneğidir.

(1)- http://www.yok.gov.tr/mevzuat/mevzuat_kanun.htm
(2)- http://www.okulrehberlik.com/devrim.htm
Resim: ozgurdurus.wordpress.com/category/hayata-dair/

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..