Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Metrodaki Adam ve Farklılıklar

Metrodaki Adam  ve  Farklılıklar
 

Kaldır başını bak... Dünya geçiyor yanından :)


Bir arkadaşım paylaşmış Facebook'da  "Metrodaki adam " ı  ...  Okumayanlar için  kısaca öykü şöyle:

Soğuk bir  akşam saatinde  Washington'da  bir metroda, bir adam keman çalıyor. Önünden geçenler  ya bir dolar bırakıyor ya da duraksamadan geçiyor. En fazla ilgilenenler ise çocuklar... 6 farklı Bach eserini 45 dakika boyunca çalan adam  32 dolar topluyor.   Bu adam aslında "dünyanın en iyi kemancısı" ünvanına sahip Joshua Bell,  kemanı da  dünyanın en pahalı kemanı.

Washington Post gazetesinin algılama konusunda yaptığı bir araştırma için  böyle bir mizansende rol almış ünlü kemancı. Boston'daki konserinin  bileti 100 dolar olan sanatçıyı tanıyan olmamış demek ki...

 Sorgulananlar ; sıradan bir yerde uygunsuz bir saatte "güzelliği" algılayabiliyor muyuz , beklenmedik bir ortamda bir yeteneği  fark edebiliyor muyuz...

Üç dakikamızı bile ayıramadığımız  hangi güzel duyguları,  yaşanası güzellikleri  yaşamadan "yaşıyoruz"...

Hayatta neleri kaçırıyoruz...

Bu okuduklarım üzerine  ben de birçoğunuz gibi "Evet gerçekten etrafımızdaki güzellikleri fark edemeyecek kadar meşgulüz.  Hele zamanımızın gençleri; kafaları önlerinde, elleri  akllı telefon tuşlarında iken  ağaçların gökyüzünün renginin bile farkına  varmadan  geçiriyorlar o en güzel zamanlarını..." şeklinde bir değerlendirmede bulundum.  

Hayata  ne kadar farklı pencerelerden baktığımızın örneklerini "facebook" denilen  birçoğumuzun "vazgeçilmezi " konumundaki  paylaşım sayfasında görebiliyoruz. Ne kadar "uç" larda olduğumuzu da oradan anlayabiliyoruz.... Bu yazının altındaki yorumlarda da söz konusu çok farklı  görüşler vardı. Konu ile ilgili olarak iki yorum dikkat çekici geldi bana.  

Birinci yorumcu, öyküde  anlatılmak istenen;  genelde toplum psikolojisinin hakimiyeti ile insanların etki altında kalmaları ve hayat koşusunun neden olduğu  sorgulama ve araştırmadan uzak kalma , güzelliklerin farkına varamama gerçeğine ilişkin,  ilginç başka bir  örnek  vermiş.  Bir resim sergisinde tuvalin üzerine rastgele boyalar dökülüp bunun ünlü bir ressama ait olduğu söylenmiş. Bu resmi çok büyük paralar ödeyerek almak isteyenler olmuş...

İkinci yorumcu ise, öyküdeki keman sanatçısı için "eğer gerçekten  değerli olsaydı herkes dinlerdi,demek ki o kadar da büyük bir yetenek değilmiş. Bir Pavorotti olsaydı, nasıl  herkes dinlemek için toplanırdı "  şeklinde görüş beyan etmiş.  

  Klasik batı müziği ile aram  hiç iyi olmadığı için  bu ünlü kemancıya ilişkinin öykünün anlatıldığı kısa film sırasındaki müziği dinlemekte zorlandım... "Rafine" diye adlandırılan üst düzey kalitede  olan kişilerden olmadığımız için olsa gerek...  :(  Bu nedenle  ikinci yorumcunun bakış açısına da hak verdim.

Hani şu ünlü sarraf öyküsünde olduğu gibi "mücevherin değerini ancak sarraf anlar" dan hareketle  insanın değerini, insan sarrafı yani bilge insan anlar gerçeği; sanatla ilişkilendirildiğinde, bizler "gerilerde kalanlardan"ız herhalde diye düşünmeden edemiyorum doğrusu... Buna benzer bir ;   sanat ve sanatçıya  farklı bakış,  komedyen diye adlandırılan güldürü ustaları için  söz konusu bizim evde...Ünlü komedyenimiz Cem Yılmaz'ın  esprilerine, nedense gülemiyoruz eşim ve ben... Bir Metin Akpınar-Zeki Alasya bir Kemal Sunal  bir Ata Demirer'in  dünyayı mizah  yönüyle değerlendirmelerindeki başarısını onda göremiyoruz....  

"Milyonlar gülüyor ben gülmezsem bende bir eksiklik, algılamamda bir  noksanlık olduğu düşünülür "düşüncesi mi hakim insanlarda bilemiyorum. "Ya bizde bir acaiplik var  ya da bu insanlar gülmek için adamın elini havaya kaldırmasını bekleyecek kadar kendilerini şartlamışlar" diyorum eşime...

Arabesk  dinleyenleri " ay,  ne kadar banal"  diyerek küçümseyen ama yalnız kaldığında Müslüm baba, ,Tatlıses , Kibariye  ile  "kafa bulan"lar ...  Klasik batı müziği dışında başka müzik tanımayan, sadece  o tür müziği dinleyenler...  Bizim öz müziğimiz türkü ve şarkılarımız  dışındaki müziği dinleyenler, bizden değildir zihniyetindeki "kafatasçılar "...  

Müzikte ve sanatın diğer kollarında   olması son derece doğal olan  ne güzel farklılıklar  bunlar... Keşke  her konudaki "uç"lar böyle  güzel  farklılıklardan oluşsa...

Kendi siyasi düşüncesi ve küçücük beyni,  küçücük dünya görüşü dışındakileri "tu-kaka" olarak  gören ,ülkemizi yaşanmaz hale getiren  "farklılıklar" ;   keşke sanat konusundaki farklılıklar kadar  anlamlı, düşündürücü,  onaylamayan ama  hoş gören  bir çizgide olsa...

"Başınızı örtmediğiniz için ( o güzel çocuğun ismini böylesi rezil bir  benzetme dolayısı ile anmaktan utandığım için Ayşe  diyeceğim)Ayşe'nin başına gelen sizin de başınıza gelebilir "  diyen .....  (o noktalı yerlere aklınıza gelen her "müsait" sıfatı yazabilirsiniz) sözde "eğitimci"yi  yüreğimin bütün hıncı  ve öfkesi ile esefle kınıyorum...  

Dünyaya bu denli,  pencere değil,  ufacık bir delikten bakan farklı ve hasta bakışların tümünü , yüce Allah'a havale ediyorum...

 

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..