Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '20

 
Kategori
Magazin
 

METRONOM #2

Herkese merhaba. 15 günlük bir aranın ardından yeni bir yazıyla daha sizlerle olmanın mutluluğunu yaşıyorum. 2 haftada bir yazdığım bu köşe yazısında yine birbirinden güzel ve bir o kadar da tartışmalı 3 mevzuyu sizlerle konuşacağım. Hadi başlayalım.
------------------
BAŞAKŞEHİR RADYO AKADEMİ
Benim radyoyla tanışmam bundan tam 15 yıl öncesine dayanıyor. Nihat Sırdar ve Zeki Kayahan Coşkun'la büyümüş ve yayınlarını o günden bugüne hala dinleyen biriyim. Lise'ye başlamamla beraber diğer radyo ve radyo programcılarına da önem vermeye başladım.

Lise'de veya üniversite'de Radyo-TV okumak hayalimdi. Kocaeli'de ne yazık ki lise'de radyoyla alakalı bir okul veya bölüm yoktu. Aile zoruyla meslek lisesinde Bilişim Teknolojileri (Bilgisayar) bölümünü okuyup bitirmiştim. 3 yıl önce de büyük umutlarla üniversite sınavına girmeme rağmen hiçbir üniversiteyi kazanamamıştım. Bir daha da üniversite için şansımı denemedim. Çünkü derslerimde pek çalışkan biri değildim. Lise'deki hocalarımın sayesinde hiç sınıfta kalmadan liseyi bitirmiştim.

3 yıl önce iş bulabilmek zordu. Zaten halen de zor. Benim gibi otizm'li bireylerin bazı insanlar tarafından ötekileştirildiği bu zalim dünya'da iş bulabilmek için çok mücadeleler verdim. Radyoculuğa başlamadan 2 tane farklı işler denedim. Hiç ilgi ve alakamın olmadığı saçma işlerdi bunlar. Radyo'ya olan aşkımdan dolayı bu iki işin ikisini de yapamadım. 6 yıldır radyo dünyasını çok yakın bir şekilde takip ediyorum. Bütün radyocuları tanıyor ve isimlerini biliyorum. Bu bilgim sayesinde 1 yıl önce başladığım 'Muhammed ile İste-Dinle' programıyla 'Türkiye'nin İlk Otizm'li Radyo Programcısı' ünvanını alarak sektöre girmiş oldum. Fakat yayın hayatım 9 ay gibi kısa bir süreyle kaldı. En son yayınımı 22 Şubat 2020 tarihinde yaptım. Son programım Metronom, yönetim kararıyla bitirildi. Bundan iki veya üç hafta sonra da araya pandemi'nin girmesiyle beraber hepten mikrofonlardan uzak kaldım. Bu süre içerisinde Instagram canlı yayınlarıyla ünlü radyocuları takipçilerimle buluşturdum, yeri gelince de daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığımız meslektaşlar tanıdım.

Velhasıl bu pandemi sürecinde evde kalarak bu ve bunun gibi moraller bulmaya çalıştım. Bulduğum moraller bir yere kadar. Mikrofonu çok özlemiştim. Yayınlarıma artık tekrar başlamalıyım derken İstanbul Başakşehir Belediyesi'nin Radyo Akademi adı altında sektöre yeni radyo programcıları kazandıracağını öğrendim. Lise yıllarımın en büyük hayali bu eğitimdi. Çok sevdiğim programcılar bu eğitimde ders verecekler. Tam istediğim bir eğitimdi benim için.

Fakat Kocaeli'de olduğum için bu eğitimi alabilmem olabildiğince imkansızdı. Ama bu eğitimi almayı çok ama çok istiyordum. Yılmadım ve bu konuda asla yolumdan dönmedim. Başvurular açılır açılmaz il dışında olmama rağmen hemen kayıt yaptırdım. İşimi şansa bırakmamak adına neredeyse her gün tekrar tekrar başvuru kaydı oluşturdum. Telefonumun başında her gün nöbet tutarak belediyenin beni aramasını bekledim. Geçen hafta cuma günü Başakşehir Belediyesi tarafından nihayet aranmış ve mülakatlara davet edilmiştim. Geçtiğimiz pazartesi günü sabah erken kalktım, otobüs ve Marmaray hatlarıyla İstanbul'un yolunu tuttum.

Öncelikle mülakatımın harika geçtiğini söyleyebilirim. 6 haftalık eğitim ve sertifikanın ardından eğitim almış kişiler radyoların ön veya arka planlarında çalışıyor olacak. Bu da bu işin en güzel kısmı.

İlk mülakatımın ardından Cafe bölümüne çıkmıştım. Mülakatlarla beraber aynı gün Başakşehir Belediyesi'nin internet radyosu olan Radyo Başakşehir'de radyo dünyasının bilinen isimlerinden Mine Ayman'ın o radyodaki ilk canlı yayını vardı. Birkaç dakika Mine abla'nın yanında bulunmak adına yayın saatini beklemek üzere Cafe'deydim. Birkaç dakika sonra Mülakat jürisinde yer alan Özgür Kani abi'den telefon geldi. Belediye Başkanı Sn. Yasin Kartoğlu'nun geldiği ve beni görmek istediği bilgisi verildi. Hemen koşa koşa en aşağıya mülakatların bulunduğu yere tekrar geldim. Yine jüri arasında yer alan ve aynı zamanda Belediye'nin Basın Danışmanlığını üstlenen Fazıl Ergüt abi, sayın başkana beni tanıttı ve başkanla aramızda bayağı iyi bir diyalog geçti. Radyo Akademi'ye alınıp alınmayacağım daha sonra belli olacaktı, fakat Belediye Başkanı'yla karşılaştıktan sonra başkanın huzurunda bu eğitime katılacağımın sözü verilmişti.

Böylece 6 yıllık bir başka hayalim gerçekleşti. Tekrar cafe katına çıktıktan sonra telefonuma sarılıp aileme ve lise arkadaşlarıma büyük bir sevinçle haber verdim. Neredeyse sevinçten ağlayacak gibiydim ama ağlamadım. Bu konuda Mine abla'nın bana bir uğur olduğunu düşünmekteyim. Eğer o gün Mine abla da orada olmasaydı belki de bu hayalim suya düşecekti.

Yakında başlayacak bu eğitim içerisinde Cem Arslan (Best FM), Doğancan Özadlı (Süper FM), Hilal Özgani (Radyo D / Dreamtürk TV), İsmail Güllü (Alem FM), Polat Labar (Radyo D / teve2) ve Selahaddin Kocaaslan (Erkam Radyo) kendi alanlarında ben ve benim gibi radyocu olmak veya bu sektörde kendini geliştirmek isteyenlere yardım eli uzatacak.

Bu konuda gençlerimize bu fırsatı veren Başakşehir Belediye Başkanı Sn. Yasin Kartoğlu bey'e ve mülakat sürecinde beni değerlendiren, Basın Danışmanı Fazıl Ergüt, Özgür Kani ve Mine Ayman'a ne kadar teşekkür etsem azdır. Allah hepinizden razı olsun diyor ve bir sonraki olaya geçiyorum.
------------------
SPOR KULÜPLERİNE YAPILAN BÜYÜK YARDIMLAR
Geçtiğimiz pazar gecesi Tüm Türkiye, Kanal D ekranlarında yayınlanan Beşiktaş'a yardım gecesine kilitlendi.

Bu yardım gecesine Koç Holding'in, Beşiktaş Spor Kulübü'ne tam 10 milyon TL yardım etmesi damga vurdu.

Konuyla ilgili olumlu tepki veren de var, olumsuz da.

Tepki verenler arasında ünlü oyuncu Bergüzar Korel'de vardı. Bazı insanlarla görüşlerim ayrı olsa da, insani ve vicdani görüşlerin aynı olması benim için umut vadediyor. Nitekim Türkiye'nin en iyi oyuncularından biri olan Bergüzar Korel'in Instagram hesabından yaptığı haklı çıkışla birçok vicdan sahibi insanın sesi olmuş. (Bergüzar Korel'in açıklamalarına internette rastlayabilirsiniz.)

Dünyanın neresinde, eskiden iyi, şimdi bitik ve yaşlı futbolcu varsa, ilk seçeneği Türkiye oluyor. Türkiye'nin büyük kulüpleri de servetler dökerek 20 maç sakat. Taraftarlar o futbolcular üzerinden anlaşma sağlıyor. Sonuç; hüsran. Ne içeride bir başarı, ne de Avrupa'da. Zaten 10 maç oynuyorsa, karşılıklı küfürleşip bir taraflarını yırtarken, futbolcu alacağı paranın hesabını yapıp, yense de yenilse de maç sonrası eğlence mekanlarında bilmem kaç liralık içeceğini yudumluyor.

Bu arada yaşadığım kentin takımı olan Kocaelispor da dahil bazı kulüpler borç batağının içinde yüzmekte.

Fakat sorun yok, kent ve ilçe belediyeleri, özel şirketler ve taraftarlar sağ olsun onlar kulüplere yardım ediyorlar. Tohum Otizm Vakfı'nda veya diğer şehirlerin Otizm derneklerinde eğitim gören özel kardeşlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde vatani görevlerini yapan Türk Askerlerimiz ve Türkiye'de, Doğu Türkistan'da, Ortadoğu'da ve Afrika'da ölen yavrular için 5-10 lirayı çok görenler, servetine servet katan futbolcuların paraları ödensin diye cebindeki bozuk paraya kadar veriyor ne yazık ki.

Şu sözle bu konuyu kapatmak isterim; Kurtlar aç kalmaz, kuzular oldukça!
------------
HAFTANIN 5'LİSİ
Şu aralar en çok dinlediğim 5 şarkının isimleri şimdi karşınızda;
1-Yalın - Oyunbaz
2-Hande Ünsal - Yorgun Savaşçı
3-Güven Yüreyi - Bomboş Kalbine
4-Can Bonomo - Güneş
5-Gripin - Ebruli

Böylelikle bir yazının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Çok yakında başlayacak Başakşehir Radyo Akademi'yle beraber yeni projelerimden haberdar olmak isterseniz Sosyal medya üzerinden beni takip edebilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Allah'a emanet olun..

Sosyal medya hesaplarım;
http://www.facebook.com/muhammedemirhan.gungor
http://www.twitter.com/GngrEmirhan
http://www.instagram.com/muhammedemirhan.gungor

İletişim için mail adresim: muhammedgungor11@gmail.com

 
Toplam blog
: 7
: 281
Kayıt tarihi
: 23.04.20
 
 

Türkiye'nin İlk Otizm'li Radyo Programcısı / Basın, Medya, Radyo ve Televizyon Aşığı / Kocaeli - ..