Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '16

 
Kategori
Deneme
 

Mevlâna bugün aramızda yaşasaydı...

Mevlâna bugün aramızda yaşasaydı...
 

görüntü net.ten.alıntıdır.


Mevlâna 1207-1273 yıllarında yaşamış bir büyük düşünür. O'nun öğütleri ve öğretilerini benimseyerek büyük ölçüde uygulayan kişi olarak bendeniz düşünüyorum da O değerli zat, 13. yüzyılda değil de bugün aramızda yaşasaydı acaba aynı tavsiyelerde bulunur muydu veya farklı şeyler mi söylerdi?

Üzülerek belirmekte bir sakınca yok; toplumumuzda güzel ahlak çok az kişide kalmış.

Şimdilerde;

Açgözlülük ve hırsın kendi sınırlarını aşarak, hak sahibi kişileri zarara uğrattıkları, 

Emek vermeden kazanmak (ele geçirmek) gibi çeşitli hileli yollardaki acımasızlıkları,

Menfaat karşılığında arkadaş veya dostlarını harcayanları,

Yıllarca hayatı paylaştığı çocuklarının anası evinin kadınını, bir sebeple acımasızca katlini,

Küçük kız çocuklarını, bazen oğlan çocuklarını hayvani dürtülerine kurban edilmelerini,

Paranın her türlü değer yargılarının önüne geçtiğini gördüğünde,

O büyük mütefekkir neler söylerdi?

Kıyaslayarak düşünmek gerek...

O'nun ünlü yedi öğüdünü hatırlayalım:

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.

7. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol... 

Günümüzde cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi olursa insan, yaşayacağı bir takım sıkıntıları da peşinen kabul etmeli. Doyumsuz insanoğlu yapılmakta olan yardımın süresi belirsiz devamını isteyecek bir ruh haline sahip. Unutmamalı ki maddi ve manevi yardımların bir bitiş noktası olmalı.

Şefkat ve merhamette güneş gibi olan kişileri, aynı özellikteki başka insanlar anlayabilirler. Farklı yaradılışta olanlar duygu sömürüleri ile istismar yoluna giderler ki bu hoş olmayan bir durum.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi olmak, olgun ruh yapısına sahip kişiler tarafından kabul edilip uygulanan bir özellik.  

Bunu biraz açmak lâzım: Bence küçük kusurları görmezden gelmek gerekir. Geri dönüşü, telâfisi mümkün olmayan büyük kusurlar nasıl tolore edilir, tartışılabilir mi? Göreceli midir?. Küçük kusurları siyah bir tülle örtüp gece gibi olmak kolay ama büyük kusurları örtecek büyük siyah tül henüz dokunmamış.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi olabilmek de gelişmiş kişilikle bağlantılı. Sinirli bir anda hiddet ve öfke ile yapılan her iş olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Sükunet güzeldir, aklın güzel çalışmasına, mantığın iyi işlemesine zemin hazırlar. Hayatın akışını güzelleştirir.

Tevazu ve alçak gönüllülük günümüzde rağbet görmüyor ama bu mütevazı insanın yaşam rotasında bir değişiklik yapmıyor çünkü inanmıştır ki: "ruh yüceldikçe gönül alçalır" (bu söz benim, patenti YA)

Tevazu, yetinmeyi sağlıyor zira hırsın sonu yok, ulaşılamayan istekler kişide mutsuzluk yapar. Şu an sahip olduklarına bakmalı insan, ne kadar zengin olduğunun farkına varacaktır.

Hoşgörülükte deniz gibi ol, olabiliyorsa insan. Savurganlıkta bütçeyi zorlayarak icra-i işlemlere sebep olan evin ferdine nasıl hoşgörü olabilir?

Veya evin yolunu şaşırmış bir şekilde gecenin çok geç vakitlerinde eğlenceden dönen evin genç kızına?

Kötü arkadaşlara takılıp sağlık bozucu uyuşturucuya müptelâ olan delikanlı oğlana?

Aldatan eşe?

Nasıl deniz gibi hoşgörüde bulunabilir insan?  Mevlâna'nın bu öğüdünden ben zayıf not alıyorum.

Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Aynen onaylıyoruz, kişi kendi olmalı, kişiliğinin oluşturduğu aslı neyse, yaşantısı da öyle olmalı. Aksine farklı görüntü sergilemek tiyatroda aktörlerin ve aktrislerin yaptığı rol...

Öğütleri, şahsımıza münhasır biraz irdeledik.

Gelelim Mevlana'nın her asırda geçerli bilhassa günümüzde söyleyeceği  değerli  sözlerinden bazıları:

İstiyorsan Hakk’a varmayı, meslek edin gönül almayı, bırak saraylarda mermer olmayı, toprak ol, bağrında güller yetişsin. 

Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.

Bizi bilen bilir, bilmeyende kendisi gibi bilir! 

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz. 

Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur Adabına. 

Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin, Kibri bırak, alçakgönüllü ol.

Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise SEVGİYİ aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız. 

Mevlâna, asırların değerli mütefekkiri, hayatı güzelleştiren, yaşama sevgisini artıran daha nice sözleri var buraya sığdıramadığımız.

Ders almak, benimsemek ve uygulamak...Sizin için, bizim için ve sorunsuz yaşayıp mutlu olmak isteyenler için...

Selam ve sevgilerle...

Yurdagül Alkan.

 

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..