Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mevlana aşkı bana Mevlana Müzikali'ni yazdırdı…

Mevlana aşkı bana Mevlana Müzikali'ni yazdırdı…
 

mevlana ve yedi öğüdü


Kişilerin hayran oldukları birileri vardır. Onları okurlar, onlarla ilgili sohbet etmeye bayılırlar, onlarla ilgili yeni duydukları her şey büyük önem taşır. Onların yaptıkları zaten çok – çok önemlidir. Benim böyle birçok hayran olduğum zatı muhteşemler vardır. Onların isimleri bile benim içimi titretir, ruhumu rahatlatır, duygularımı serinletir. Beni güzel düşünceler içine iter. Tabi Mustafa Kemal Atatürk’e olan aşkım sonsuzdur.  Onun gibi birçok önemli kimse benim için çok değerlidirler. Bunları tek - tek sayacağıma ben bunları sık – sık köşelerimde yazayım bence bu daha iyi olacaktır.

Ben ciddi bir Mevlana aşığıyım. Onun düşüncelerini severim, onun sözlerini severim, onun dünyaya, insanlara, aşka olan inancını severim. Onu okudukça kendimi ruhumu zenginleştirdiğime inanırım. Mesneviyi araştırdıkça inanılmazları bulurum. Benim içimdeki birçok güzelliği çocukluğumdan beri onun önerdiği yolda olduğumdan edindiğime inanırım.

 

Ben Mevlana’yı babamdan tanıdım. Çocukluğumda ondan dinlerdim onun güzelliklerle dolu sözlerini. Mevlana o zamanlar herkesin konuştuğu anlattığı bir büyük değildi ya da hatalı konuşmuş olabilirim bizim çevremizde çok konuşulmazdı… Biz bilirdik. Onun güzelliklerin den edindiğimiz için şanslıydık. Babam nur içinde yatsın gönül gözü kadar aklı şuuru da yüksek biriydi. Onun doğruları hala benim dünyamda doğru. Onun bize çocukken nasihatlerinin içinde hep Mevlana Hazretlerinin sözleri olurdu. Şimdi görüyorum ki ne kadar doğru olarak yetiştirmiş bizleri. Bizlere insan sevgisini aşılamış. 

Ben Mevlana’yı bu kadar çok sevmişken, seviyorken onunla ilgili de bir şeyler yapmalıydım. Onun kitapları yazıldı, onunla ilgili romanlar hazırlandı. Ben ne yapacaktım. Bir yapılmayanı yapmalıyım dedim. Mevlana Müzikali'ni hazırladım. Uzun yıllarımı aldı. Uzun çalışmaları aldı.

Sıra müziklerine gelmişti. Sonunda müzikleri kaldı. Önce müzikler için Olcayto Ahmet Tuğsuz ile görüşüldü. Onunda Mevlana ile ilgili besteleri varmış. Olmadı.

Bir şekilde Benimle Olcayto Ahmet Tuğsuz arasında bir kopukluk oldu. Nedendir bilmiyorum. Ardından bir başka müzik adamı ile görüşüldü. Evine gidildi. Bizi kabul etti, uzunca sohbet ettik Mevlana’yı andık, nasıl müzikler olacağını konuştuk bir dahaki seferki toplantı için konuşacağımıza karar verdik ve ayrıldık. Burada bir şeye değinmeliyim. Atilla Özdemiroğlu’yla konuşmak zaten başlı başına güzellikti. Ciddi bir Mevlana sevendi, Mevlana hayranlığı içinde konuştu. Tamam, müziklerini hazırlayacaktı. Biz bu büyük çalışmayı nasıl yapacaktık. Her geçen gün heyecanımız artıyordu. Sonra yakınızdan duyduğum bir haber daha da çok sevinmeme en çok da umutlanmama sebep olmuştu.

Yurt dışından birileri ile ve Turizm bakanlığı yetkilileri ile görüşmüştü, bir fondan yararlanılacaktı. Nasıl heyecanlıyım anlatılası bir şey değil ki sizlere aktarabileyim. Uykularım beni çoktan terk etti. Her çalan telefon bana müjdeli bir haber getirecek. Oldu oluyor. İnanılmaz. Biz nerede ise haftanın her günü bu ekiple bir aradayız. Konuşuyoruz. Konserler olacak. Yurt içinde ve yurt dışında müzikal sahnelenecek. Dünya Mevlana’yı bizden iyi tanıyor. Dışarılarda Mevlana’nın kitapları William Shakspeare’in kitaplarından daha fazla satıyor. Çok değişik bir ruh hali içindeyiz. Benim zaten eteklerim zil çalıyor, ayaklarım yere basmıyor, ruhum nefeste tıkanmış, kalbim hızlanmış havalanacak uçak misali harekette…

Bir telefon trafiği içindeyiz aynı zamanda anlatamam. Kim ararsa bulamıyor devamlı konuşuyorum hep meşgul telefonum.

Devamlı bir telaş, devamlı bir heyecan, devamlı yürek çarpıntısı...

Hayalleri çok yüksek biriyim bunu tahmin ediyorsunuzdur.

Hayaller âlemindeyim.

Hastalanıyorum, gribim diyelim asla yatmıyorum, başım ağrıyor asla oralı olmuyorum. İlaçları şuursuzca içiyorum. Kendime diyorum ki:

“Babamın anlattığı, benim çocukluğumdan beri defalarca gittiğim Konya-Mevlana Hazretlerini ziyaretlerim, dualarım… Bana böyle bir müzikali yazmak nasip oldu. Hamdolsun Allah’ım hamdolsun.”

Tabi bu müzikali ne kadar zamanda yazdığımı söylemeyeceğim. Çok uzun zaman çünkü... Çok yorgunluk çok uykusuzluk, çok yalnızlık... Bilgisayarın ekranı, klavyenin tuşları, Mevlana ile ilgili kitaplar, dergiler, broşürler…

Ben turizmci olduğumdan İstanbul’daki turizm fuarında da her sene bulunurum. Konya standında ve Mevlana’yı anlatan yerlerde olurum zaten. Bu kaçınılmazdır. Oradaki görevliler beni bilirler, bildiklerini de bana anlatırlar. Her yazı her broşür her CD benim onlardan aldıklarım arasında olur.

Mevlana şöyle demiş.

“Yorulacaksın, şikâyetçi olacaksın.

Zorlanacaksın, şikâyetçi olacaksın.

Keşke’lere sığınacaksan, söze ‘ama’ diye başlayacaksan girme aşk yoluna…

Aşk yolunda ‘u’ dönüşü yoktur.

Aşk derki sana:

Yolumdaysan başım feda, ama bil ki başını da isterim yoluma.

Kahır, kapris gelecekse senden amenna ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vaveylama...

Aşk er kişinin işi derken…

Muradım bilek gücü değil yürektir.

Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara…

Koskoca Dünyanın hayranlığını kazanmış.

Anadolu’da tasavvufun en önde gelen temsilcilerinden birisi olan Mevlana’dır.

Anadolu insanı ona büyük sevgi, saygı beslemiş ve düşüncelerini benimsemiştir.

Aradan yaklaşık 700 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen onun düşünceleri hala Türk halkının ilgi ve sevgisini çekmeye devam etmektedir.

Böyle bir ışığın hayatından kesitler yazmak, ya da tüm hayatından söz etmek ve onu müzikale dönüştürmek kolay bir şey değildir. Çok zordur çok.

Allah’a hamdolsun ben bunu başardım…

 

 

Nazan Şara Şatana


 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....