Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Kültürler
 

Mevlana Celaleddin Rumi (4)

Mevlana Celaleddin Rumi (4)
 

Hz Mevlana'nın aşağıdaki sözlerini, büyük bir şekilde odamıza asmalıyız bence.

* CÖMERTLİK VE YARDIM ETMEDE AKARSU GİBİ OL!
* Şefkat ve merhamette güneş gibi ol!
* BAŞKALARININ KUSURUNU ÖRTMEDE GECE GİBİ OL!
* Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol!
* TEVAZU VE ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKTE TOPRAK GİBİ OL!
* Hoşgörülükte deniz gibi ol!
* YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL. Hz. Mevlana

YUKARIDAKİ SÖZLERE BENİM YORUMUM:
* Günümüz insanlarının çoğunun şu yukarıdaki sözleri dikkate almalarını dilerdim. Cömertlik ve merhamette akarsu gibi olan o kadar az insan kaldı ki, onları bulduğumuzda boyunlarına sarılıp bırakmamalıyız. Bu sefer de nefes alamayacaklar, cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi olduklarına da analarından doğduklarına da pişman olacaklar. Aman dikkat edelim. Ürkütmeyelim onları. Zaten nesilleri tükenmek üzere.

* Ya ''şefkat ve merhamette güneş gibi olan insanlara'' ne demeli? Ne diyeceksin, Allahlarından bulsunlar. Bu devirde şefkat ve merhamet kelimelerinin anlamını bilenler de azaldı. Bunlar nereden öğrenmişler bu kelimeleri? Casus filân olabilirler. Uzaydan da gelmiş olabilirler. Etrafa bakalım UFO filân var mı?

* ''Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol!'' Buyrun buradan yakın. Bu söz bana gönderme yapmak için söylenmiş olabilir. 750 yıl önce gönderilmiş ancak geldi. Ben böyle posta idaresinin de... Söz zamanında elime geçseydi BLOG arkadaşlarının hiçbirini eleştirmez, hepsini kendi hallerine bırakırdım. Bre melun Mumcu, sana ne Çalışkan Adem'in deyimde ''lahana ile perhizin'' yerlerini değiştirmesinden. Sana ne bilmem kimin abuk sabuk haberleri blog yaparak en çok yazan olmasından? Sana ne Türkçe'yi doğru dürüst yazamayan blogcunun ''Ben yazarım'' diye bağırmasından? Sana ne ''HOMEROS'' kardeşimin, çok yazanları eleştirenlere ''SANA NE?'' demesinden. Sana ne ha? Ağzına tatlı biber süreyim mi? Yoksa acılı lahmacun mu süreyim? Ya da İbrahim Tatlıses'i, Güççük Ceylan'ı filân dinletip tir tir titreteyim mi seni? Ya da Ajdar'ın Nane nane kestane, çikita muz ezgilerini mi dinletip, sıkıntıdan boğazını düğümleteyim? Hadi bu seferlik affettim. Git işine. Bundan sonra başkalarının kusurlarının üzerleri ört ki geceleyin üşütüp hasta olmasınlar.

* ''Hiddet ve asabiyette ölü gibi olan'' pek tanıdığım yok ama hiddet ve asabiyetinin ayarını tutturamayıp önüne geleni öldürenleri günlük basın haberlerinden öğreniyoruz. Adam bugün Bağımsız aday olarak TV'de konuşuyor, ertesi gün hiddet ve asabiyeti diri diri olan birilerinin hücumuna uğrayıp öldürülüyor. Allah rahmet eylesin bu arada. Problemlerini bağırıp çağırmadan, kızmadan, köpürmeden halledebilen insanlarımızın da nesli tükenmek üzere. Politikacılarımıza baksanıza, sanki birbirlerinin yüzlerine değil de enselerine bakacaklarmış gibi hakaret ve küfürlerle dertlerini dile getiriyorlar. Hele biri ''Bunlara Osmanlı tokadı atın!'' diyor. Niye kine?

* ''Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi olanlar'' da vardır tabii. Ama benim çevremde genellikle tevazu kelimesini tınlamamasına rağmen gönlü çok alçak olanlar var. Gönlü alçak olunca da her türlü alçaklığı yapabiliyorlar. Hatta kendilerine ters düşenleri adamları vasıtasıyla toprağın altına gönderiyorlar. Bunların ''Toprak gibi ol!'' anlayışı da ''Sana itaat etmezse toprak gibi olsun!'' Tabiî önce toprağın altına gönderilecekler. Alçaklar...

* ''Hoşgörülükte Deniz gibi ol!'' Bakın işte bunu bazılarımız beceriyor ama çoğumuz beceremiyoruz. Deniz, çok hoşgörülü gerçekten. Haşema ile girenlere de tevazu gösteriyor, tanga ile girenlere de. Hatta hiçbir yeri görünmesin diye entarileriyle girip de, vücudunun tüm hatlarının yapışan entari yüzünden belli olmasını dindarlık olarak değerlendiren, güzel vatandaşlarımıza da hoşgörülü.
Bu arada uzun donlarıyla, çirkin ve çarpık bacaklarını saklayıp, ''güzel bacaklarım görünmesin, kadınlar tahrik olmasın'' moduna takılan erkek güzellerimize de kızmaz Deniz. Çok sever ve takdir ederim Deniz Akkaya Hanım'ı. Çoktandır TV'lerde görünmüyor bir vukuatı da yok. Özletti kendini.

* ''Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!'' Rahmetli Mevlana, sağ olsaydı da görseydi halimizi. İnsanlarımızın çoğu yapmacık. TV programlarında bir hediye alacağım diye, programın sunucusuna ve TV kanalına yapmadıkları yağcılık yoktur. Kibarlığa bakın, ''Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim. '' Hem rakibini geçip birinci olarak ödülü kapmak istiyor, hem de diğer yarışmacıların kendisini geçmesi için dua ediyor. Pes doğrusu.
Bu konuda, kendisini çok sevip takdir ettiğim jüri üyesi Armağan Çağlayan da bir örnek. Yarışmacıyı yerden yere vurup elenmesine sebep oluyor. Sonra da elenen yarışmacıya sarılıp, onun elenmesine ağlıyor.
İnsanlarımız oldukları gibi değiller maalesef. Görüntü veriyorlar genellikle. Eleştirdiğinde kızıyorlar. Hep methedeceksin. Evet efendim, sepet efendim. Körler sağırlar, birbirini ağırlar örnekleri o kadar çok ki. Buraya yazsam Hz. Mevlana'nın kemikleri sızlar. Kaldıysa tabii...

Kusura bakmayın, ciddi konuya biraz espri kattım ama esprilerimin içindeki ciddiyeti anlayan anladı. Anlamayanlar da aman anlamasınlar!
Herkese ve Editör kardeşlerimizin bulunduğu merkeze selamlar, sağlıklı, mutlu günler.
Mustafa Mumcu, 17. 07. 2007 Saat:17:25


 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..