Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '15

 
Kategori
Siyaset
 

Meyri Meyri...

Meyri Meyri...
 

Haluk Selçuk Köyel...


Pazar sabahı afyonum daha patlamamış, kahvaltı sofrasındayım. Annem lafı yumurtladı. "Bugün rüyamda İbrahim Tatlıses'i gördüm. "Selamün kavlen anne... Ne oluyor? Tüm içtenliğiyle anlattı rüyasını kadın. Hatırıma Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır Meydanı'nda Erdoğan-Barzani-Tatlıses Modern Folk Üçlüsü'nün halka verdiği konser geldi. El ele diz dizeydiler. PKK-AKP ilişkisi Melihat Gülses içi geçmişliğine daha savrulmamıştı. Ama Bollywood filmlerini aratmıyordu yaşanan sahneler. Televizyon başında yırtınmıştım. "Yahu yapmayın. Herifler her tarafa silah depolamıştır. Aynı Öcalan ateşkes dedikten hemen 2 ay sonra 33 askeri kurşuna dizdirmemiş miydi? Terörist bunlar... Silahı bırakmamış militanla masaya oturulmaz. Elindeki silahı alamıyorsan siyasi tanıma sağlamaktan öteye gitmez bu görüşmeler." Dediğimle kalmıştım TV karşısında...

Oslo, Habur Rezaleti, Çözüm Süreci tartışmaları... Hep sandık-koltuk güdüklüğüne sıkıştırılmış yabancı istihbarat ajandalı gelişmeler idi. O zaman Radikal Gazetesi'nde IRA-İngiltere Hükümeti arasındaki görüşmeler İngiliz ajanı kılıklı bir adam tarafından tane tane anlatılıyordu. Radikal,internet sayfaları kıvamına henüz dönüşmemişti. Saçları matbu idi hala.

2 sene geçti aradan... ve 4 seçim.. Görünen gerçek şuydu: Erdoğan sandıktan Başkanlık devşirmek için İngiliz aklı sayesinde PKK ile masaya oturmuştu. HDP ve MİT aracılığıyla hükümet İmralı'da Öcalan ile görüştü. O döneme kadar devlet aynı işi zaten yapıyordu. Bu seferki fark ise hükümetin olaya hür ve kabul edilmiş olarak tamamen katılmasıydı.Terör denilen melanete zımni resmiyet kazandırılmıştı artık.O zamana değin yapılan reformlarla Kürt halkı özgür iradesini götürüp PKK'ya teslim etmişti bile.Ortada devlet yoktu ki!Süreç boyunca bölgede yaşanan otorite boşluğundan ötürü kırdaki terör şehire terfi etmişti.Ergenekon-Balyoz komplo davalarını askere dayatanlar Erdoğan'a PKK ile anlaşmasını buyurmuşlardı.Sıkıysa kabul etmesindi.Baldıran zehri ifadeleri falan boş laflar bunlar.Küresel güçler AKP'nin ipini Cemaat ile çekerken Büyük Ortadoğu Projesi boyunca Kürtlere verilen asli görevde değişiklik olmamıştı.Biraz zorlamayla da olsa AKP aslına rücu ediyordu sadece.

28 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatı AKP-PKK ikilisi tarafından halka duyuruldu.Sonra Süreç durduruldu.Çünkü halk denen kısrak terliydi, yemiyordu.7 Haziran bitti,1 Kasım heyecanı başladı.Tabii Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin eşsiz beceriksizlikleri ve örtük destekleriyle.Birileri satılmış birileri ise satın alınmıştı.3 Kasım 2002 Seçimleri'ne nasıl palaspandıras savrulduysak 1 Kasım AKP zaferine aynı şekilde yol alıyorduk.PKK ise kendisiyle görüşülmesinin acısını fena çıkarıyordu.7 Haziran-27 Aralık 2015 arasında şehit edilen asker-polis sayısı 190'a yakın.Yaklaşık 200 bin kişi G.Doğu illerinden göç etmek zorunda kaldı.Sokağa çıkma yasakları 12 Eylül dönemini aratmaz oldu.Örgüt yurtdışında aranan siyasi aktör halini alırken yurtiçinde henüz başlamamış şehir ayaklanmalarının provasını yapıyordu.Adına özyönetim diyorlardı halka dayattıkları eşkiyalıklarının.

Anlıyorum,buradan atıp tutmak kolay...Sırtımda yumurta küfesi de yok. Ancak kış günü elinde iki bavulla yollara düşmek Kürt halkının Çözüm Süreci'nden beklediği sonuç değildi.Sokaktaki insana sorulsa hayal ettikleri başka türlüydü kendi mahfillerince.Hayatları altüst edildi örgüt tarafından.Kimse anlamıyor mu,Kürt halkının en büyük düşmanı PKK melanetidir diye.Köy baskınlarıyla,Kürdistan'da Zor'un Teorisi yoluyla, silahlı propaganda eliyle,KCK despotluğuyla...Yıllardır binlerce Kürt gencini MİT ajanı diyerek infaz etmiş kanlı katil bunlar.Dertleri Kürdistan falan değil.Öyle olsa gider Barzani ile savaşırlar aynı toprak parçası için. Emperyalizmin kucağında yaşam alanı istiyorlar kendilerine.Biliyorlar ki ulus devletler var oldukça teröristlik kariyerleri zerre kadar değişmeyecek. Osman Öcalan gibi evlenip çoluk çocuğa karışmayı tercih etmiyorlar. Çünkü Kürt gençleri dağlarda süren vesayet savaşında PKK aşireti adına dövüşüyorlar.Ömürlerini yatırdıkları siyasi sermaye patlayan mermilerle can bulmalı onlar için.Amaçları Kürtlerin kanını emmek ta Kandil dağlarından uzanıp...

Ölenlerin çoğu yoksul aile çocukları üstelik...Marksist Leninist idealler uğruna değil,MİT ajanlarınca türetilmiş bir örgütün Tel Aviv-Washington-Londra hattına esir düşmesinin bedelini kanıyla ödüyor bu gençler.Canları cehenneme diyebilirsiniz.Ben de aynı fikirdeyim.Eninde sonunda bu ülkenin vatandaşı elinde silah dağda gezen militan.Aynı suyu içmişliğimiz var... Aynı havayı solumuşluğumuz var...Başı dumanlı dağlara sevdamız aynı...

BOP sınırlarımızdan içeri buyur edilmiştir artık.Yıllar önce bu iş PKK terör örgütüne ABD tarafından ihale edilmişti.AKP ise Ankara'da benzer gelişmeleri Truva atı sinsiliğiyle gerçekleştirdi bana kalırsa.TRT 6'yı yayına başlatıp birkaç külahlı tipi ortaya salmakla haklar yerini bulmuyor.Hem bir tek Kürtler yok ki bu ülkede.Kastamonu'da yaşayan orman köylüsünün ne günahı var.O Türk asıllı diye mi çocuğu askerde şehit ediliyor.

Siyasal İslam tehlikesinin  ne denli büyük olduğunu şimdi anladınız mı?AKP zihniyetindeki yönetimler insanları kimlikleri üzerinden ayırıp mezhep ve etnik çatışmalara alan açıyorlar.Kendi partililerine ihale sunarken müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar.Aslında ceplerini karıştırsanız salip çıkar bu neo-con müslümanların.AKP aynı işin (yani Arap Baharı'nın) Türk siyasi ayağını gevşetmek için kullanılan bir İngiliz anahtarıdır.PKK ise Kürt Koridoru'nun sınırlarını çeviren eli kanlı çatı örgütü.Tutkalları ise Cemaat ve diğer yabancı bileşenler.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..
Nereden nereye geldik...Dün Kanal 7 TV haberlerinde Necip Fazıl Kısakürek ödül töreni vardı.Nuri Pakdil diye bir adam çıkardılar.Ben bu adamı pek tanımam. Eksiklik değil bana kalırsa.Rasim Özdenören veya Sezai Karakoç ise daha farklı anlamlar taşıyorlar benim açımdan.Nuri Pakdil dedemin gözlerinin biri Şam'a diğeri Bağdat'a bakıyor.90 yaşlarında Belki yaşlılar yurdunda görsem elini öperim.Ancak kürsüye apar topar çıkardılar amcamı.Adam başladı din görünümlü ideolojik sloganlara. Siyasal İslam taraftarı olduğu için Kısakürek ödülünü vermişler olsa gerek.En son lafını hatırlıyorum."Ne mutlu müslümanım" diye.Millet ayaklandı,ortalık alkıştan yıkıldı.İşte siyasal İslam'ın HAMAS soslu Arap terkibinin sonu bu.Kendi devletine yabancı vatandaşlar ülkesi.Hukuken mevcut bulunan bağı kabul etmiyor hiçbiri.Anayasal eşitlik kendilerine yetmiyor.Sadece Türk topraklarıyla yetinmiyor. Ortadoğu'da güç kotarmak için insanımızı din silahıyla vuruyor.Peki din bunun neresinde?Resmen ideolojik kalkışma bu.AKP yandaşlığının daniskası...Seyyid Kutup,Hasan El Benna dirilmiş ekranlarımıza buyur edilmiş durumda.Edebiyat giysisini giymiş cehalet... Yakın coğrafyanın kanla boyanmasının hunhar amilidir siyasal İslam.Kafası yaşından ötürü bulanmış bir adamın hezeyanları değil. Müslümanın müslümanı yabancı silahlarla yok etmesinin amentüsü.Ulus devlet o sebeple AKP ve PKK'nın işine gelmiyor.Birisi Kürtçülük diğeri İslamcılık yaparken Amerikan muhipliğine zerre kadar zarar vermiyor. "Kardeşim Esad",oluyor "Kardeşim Netanyahu".İş bu kadar basit ve temiz bir cerrah müdahalesi taşıyor.Türban,İmam Hatip,Kuran Kursu falan aynı casusluk  işlerinin tuzu biberi kalıyor.

Ortada büyük rant mevcut. Cemaat ile Erdoğan arasındaki kavganın asıl nedeni işte bu.Bizimkilerin kıçlarını kuranlar ise Batı merkezli aynı kukla oynatıcıları.Kullanışlı oyuncaklar gördükçe keyiflerinden duramıyorlar. Mısır'da Sisi,Suriye'de Esad,Gazze'de Hamas,Türkiye'de Erdoğan...Liste böyle uzayıp gidiyor...Bir adım sonrasını sorar mısınız?Şöyle söylerim... IŞİD,İran Hizbullahı,Boko Haram, Suudi Arabistan...

 
Toplam blog
: 93
: 472
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

21-07-1973 tarihinde İstanbul'da doğdum. M.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-T.V. Bölümü'nden 1995 yılı..