Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Mezarında bile rahat vermemişler

Mezarında bile rahat vermemişler
 

Dün mezarına baktım. Toprağına mermer eklenmemişti son gördüğümde. Ve şehrin yeni mezarlığı henüz hizmete girmişti. Eski mezarlığa sığabilmiş son şanslı ölülerdendin. Merkezde olunca daha çok ziyaret ediliyorsun. Bir de yoldan geçenler çok ya, tanımadıkları ölülere hayrına dualar gönderiyorlar.

Mezarlığa baktım ve seni göremedim. Toprağına çinkodan oyduğum o yazıyı da. Çinkoya acımıyorum, çünkü çok yıl geçti aradan. Yağmur, çamur kirletmiştir onu, çürütmüştür. İyi ama senin mezarın nerde?

Sakın söyleme. Yoksa ailen gerçekten de yaptı mı bunu? Ben şaka sanmıştım. Şaka değil de, talihsiz bir açıklama sanmıştım.

Biliyorsun, onları pek sevmezdim. Nedenleri vardı. Sana çok hükmettiler, kendi hayatını yaşamana izin vermediler. Onların kuralları vardı. Seni erkenden öldüren, bence, bu kurallardı.

Sonradan zengin olunca, her toprak parçasına hükmediyorlardı. Evlerinizle arsalarınızla nasıl oynuyorlardı hatırlasana, hükmedebildikleri toprak parçalarını alıp alıp satıyorlar, sonra da evrak işlerine ellerini sürmemek için bir tapu takipçiden yardım alıyorlardı.

Hani şu zamansız ölümünle bulabildikleri ilk mezara seni yerleştirmişlerdi ya, şehrin yeni mezarlığından bir aile mezarlığı parselleyip senin naaşını oraya taşıyacaklardı. Böylece onlar da öldüklerinde seninle yan yana yatabileceklerdi.

Annen ve baban bu düşüncelerini söylediklerinde çok kırılmıştım onlara. Sen son yolculuğunu yapmıştın bir kere. Kaç kere yol gidebilirdin ki daha? Artık ellemeseler iyi olurdu. Sen rahatça olduğun yerde uyusaydın, gerçekten daha iyi olurdu.

Dün senin mezarını göremeyince araştırdım işin aslını astarını. Dünümü bu konuya ayırdım. Öğrendim ve üzüldüm.

Senin kızın vardı ya hani...Sen öldükten sonra, senden çocuğuna miras kalmasın diye uğraşmışlar epey. Eşini sevmezlerdi hani, siz boşandıktan sonra da şu nafaka davasına usturuplu yollar bulmuşlardı, ödeyeceğin nafakayı kuşa çevirmişlerdi.

Onlar sen yaşıyorken daha, eşinin seni aldatmış olabileceğinden şüpheleniyorlardı. Bunu sana söyleyerek geçmişini acımasızca kanatıyorlardı. Sen onlara kulaklarını tıkamak istesen de duyuveriyordun, kahrediyordun işte.

Annenle baban sen öldüğünde DNA testi istemişler kızından. Gerçek babası sen misin, öğrenmek istemişler.

Sonuç neymiş biliyor musun? Sen kızının gerçek babasıymışsın.

Üzüleceksin biliyorum. Ama seni iki kere rahatsız etmişler uyuduğun yerde. Biri DNA testi için.. Diğeri de aile mezarlığına götürülmek için... Ölsen de bitmemiş yolculuğun, bunu bilesin.

Şimdi rahat mısın bilmiyorum. Benim bu öğrendiklerimi, tenin hissetti mi onu da bilmiyorum.

Ben sen yaşarken seni sevdim. Öldüğünde de... Mezarını birkaç kez ziyaret ettim. Sonra da işte hani şu ailen var ya, bana isyan ettirdi. Ben kendi kendime bir söz verdim. Seni görmek için mezarına gitmemin gerekmediğine, gökyüzüne bakarak da seninle konuşabileceğime ant içtim.

Aradan yıllar geçti. Yeminimi bozayım, seni yerinde göreyim dedim.

Keşke gitmeseydim. İnan bana, bugün ölmüşsün gibi üzüldüm.

 
Toplam blog
: 68
: 931
Kayıt tarihi
: 30.12.06
 
 

Yazmadan duramaz. Öğrenmeden duramaz. Sevmediği yerde durmaz.   ..