Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mezeke daye em dıfrim

Mezeke daye em dıfrim
 

[Aneee bak uçuyorum]

Birçok okur ''buda neyin nesi?'' diye geçirdi aklından. Bazıları ''Hah bir bu eksikti!'' dedi, hafif dişlerini sıkarak, tıslayan yılanlara nazire yaparcasına. Bazıları almanca sandı, bazıları Arapça... ''Mezeke''yi , '' Mezdeke'' ile karıştırarak.

Yandaki haberin tamamını okuyunca anladı herkes ''Mezeke Daye em dıfrim'' Kürtçe.

Sevseniz de sevmeseniz de, kabul etseniz de, etmiyor görünseniz de, kendileri Türkiye'nin güneşi en erken gören bölgelerinden kalkıp Silivri'ye yerleşmiş Kürtler.

Silivri'nin Kuzey doğusunda ve Kuzey batısında mahalle olacak kadar çoklar. Ve onlar, Patriyotların, Arnavutların, Gacalların, Çerkezlerin... Yerleşmekte beis görmedikleri bu topraklara gelip yerleştiler. Hiç biri hazine arazisini gasp etmeden. Yani toplumun malı denen bir karış toprağa göz dikmeden, alıcı kuşlar gibi talan etmeden, her santimetre karesine para ödeyerek aldıkları toprakların üzerine inşa ettiler evlerini... Bir, iki, üçtüler. Onüç, yirmi üç, otuz üç oldular... Sokak oldular, mahalle oldular. Ve Merkezde oturanlar gibi emlak vergisi, çöp vergisi, gelir vergisi ödediler.

Senem, dokuzunda henüz. Namık Kemal İlköğretim Okulu üçüncü sınıfa gidecek 35 gün sonra. Ahmet, Hasan, Rojda, Seyfettin, Aziz, Kemaliye'de öyle...

Sevinç öylesine yansıyor ki gözlerinden Senem'in, Almanya'da çalışan babası gelmiş sanıyor arkadaşları... Senem'e bebekler, çikolatalar getirmiş... Oysa bilmiyorlar ki 3 yıl önce Fransa'ya turist olarak gidip, iltica etmiş babası artık hiç gelmeyecek, gelemeyecek Türkiye'ye…

Senem melek kanatlarını takmış, çırparak uçuyor adeta salıncakta. Ve annesine bağırıyor “Mezeke Daye em dıfrim, Mezeke Daye em dıfrim...'' Soruyorum yan bahçede tutuşturduğu otların başında , dumandan zor gördüğüm ,50 'li yaşlarda görünen 42 sindeki Müstecep'e... ''Anne bak uçuyorum'' diyormuş Senem.

Anlatıyor ardından Müstecep, Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan'a '' Allah razı olsun '' diye başlayarak... ''Yollarımızı asfalt yaptı. Çamurdan kurtulduk şükürler olsun. Bu kış her gün ayakkabı boyamaktan kurtuldu gençlerimiz.. İstanbul gibi olduk gazeteci ağbey ... Baksana her yer pırıl pırıl.. Çocuklarımızın parkı da oldu. Artık her gün bu parkta oynuyorlar. Bıkmadan usanmadan sallanıyor, kayıyorlar. Öyle mutlular ki.. Onları böyle mutlu eden şey Hüseyin Reis''in yaptığı hizmetler, Allah onun tuttuğunu altın etsin'' diye ekliyor Müstecep. Elinde ki çuval eskisini sınırı aşan alevlerin üzerine vurmak ve söndürmek üzere yanımdan koşarak uzaklaşıyor.

Gözüm Senem'de.. Coşku , Sevinç, steaker gibi yapışmış minik, güleç yüzüne.. Sonra dan öğreniyorum Senem''in öyküsünü. Babası bir akrabasının ardından göç edip yerleşmiş Fransa''ya ve boşamış anasını. Bir Anne almış Fransa'dan Senem'e..

O, Sarıkamış'ının bilmem ne köyünde doğup, kendini Gaziosmanpaşa'nın küçük köyünde doğuran anasına öylesine sevdalı ki, Cici anne görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Sesindeki coşku, sesindeki mutluluk, sesindeki sevgi dorukta.

Öylesine coşku, öylesine mutlu, öylesine sevinç dolu ki sesi, iki gün geçti halâ kulaklarımda çınlıyor ''Mezeke Daye em dıfrim''

Bana bugünkü yazıyı yazdırdın ya küçük senem

Amrete pır drejbi...

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..