Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

MHP'nin dili barışa engel!

Türkiye toplum olarak 30 yıllık kanlı bir savaşın, kahreden bir kardeş kavgasının ve bu tablonun müsebbibi olan Kürt sorunun son bulması adına tam da yaşadığımız mevsime özdeş bir bahar havası yaşıyor.

Savaş bitiyor! Rantları ve var olma sebepleri bu kanlı savaş olan tüm kompradorlara, tüm iç ve dış unsurlara rağmen barışa doğru emin ve sağlam adımlarla bir yürüyüş var.

 

İktidar partisi bu uğurda tüm riskleri göze almış bir kararlılıkta görünüyor. Kürt siyaseti geçmişte yaşanmış tüm olumsuzlukları, tüm acıları sineye çekmiş görünüyor ve en önemlisi de Öcalan faktörü tüm ağırlığı ile sürecin sağlıklı işleyebilmesi adına özel bir ihtimam gösteriyor.

 

Elli bine yakın can kaybı, yakılan ve boşaltılan binlerce köy, yurtlarından, doğdukları topraklardan sürülen, göç etmek zorunda kalan, bırakılan yüz binlerce insan, bozulan, deformasyona uğrayan sosyal doku ve rakamlar değişse de 400 milyar dolarlık bir ekonomik erozyona sebep veren bir beladan, bir kanlı süreçten kurtulmamıza çok şükür az kaldı.

 

Kuşkusuz ki savaşı tetikleyen, savaştan nemalanan unsurların böylesi bir gelişmeye engel olmak, tabiri caizse çelme takmaktan çekinmeyeceklerini tahmin edebilmek güç değildi.

 

Her toplum da, her ülkede böylesi aykırılıklar olabilir; lakin kabul edemediğimiz, ahlaki ve insani bulmadığımız muhalefetin üslup ve dili.

 

Görünen o ki özellikle MHP ve kısmen CHP hâlihazırda barışın önündeki en büyük engel olarak görünüyorlar.

 

Toplumsal kutuplaşmayı tetikleyici, gerilimi arttırıcı eylem ve söylemler böylesi hassas bir süreçte çok ağır sonuçlar doğurabilir.

 

Son günlerde MHP liderinin 63 Akil insan için sarf ettiği aşağılayıcı, hedef gösterici söylemlerini sineye çekmek, kabul görmek mümkün değil.

 

“Örf ve adet” denilince kimseye laf söyletmeyen ve âdete mangalda kül bırakmayan bu kesimin sürece dâhil olmuş bu 63 insan için ve özellikle kimi sanatçılara yönelik olarak sarf ettikleri kelimeleri gömemezden, duymazdan gelmek olası değil.

 

Bahçelinin son grup toplantısında özellikle sanatçı Lale Mansur için sarf ettiği cümleleri okuyunca insan böylesi bir insanın milyonları temsil eden bir siyasi partinin başında olmasına üzülüyor.

 

Vurmak, öldürmek ve kan akıtmayı kendince meşru bir zemine çeken bir zihniyetin aslında böylesi bir üslupta ısrar etmesi de sürpriz sayılmaz.

 

Bahçelinin öncesinden Başbakan’a yönelik sarf ettiği ağır sözlerin doğrusu hangi “Türk geleneği” ile izah edilebileceğini de merak etmiyor değiliz.

 

Ne yazık ki MHP liderinin kullandığı bu üslup yakında Anadolu’da süreci halka anlatmak için yola çıkacak akil adamlara yönelik saldırı ve eylemleri tetikliyor.

 

BDP’lilere yönelik olarak Samsun ve Sinop’ta yapılan saldırı ve kışkırtma girişimlerinin bu insanlara karşıda yapılması çok kuvvetle muhtemel gibi görünüyor.
Hükümetin bu noktada yapılması muhtemel provokasyonlara karşı çok daha duyarlı ve dikkatli olması lazım; zira bu dönemde terazinin iki kefesi de tam dengede duruyor.


Gelecekte gerek siyasiler, gerek aydın ve sanatçılar ve gerekse sorumluluk sahibi yurttaşlar olarak Türkiye toplumu için asalet ve esaret seçeneklerinden birisini tercih etmek zorundayız umarım tercihimiz kan ve savaşın bir sonucu olacak olan esaretten değil de, barış,kardeşlik ve aydınlık bir geleceğin sonucu olacak olan asaletten yana olur!

 
Toplam blog
: 166
: 540
Kayıt tarihi
: 02.09.09
 
 

Batmanın Beşiri ilçesinde doğdum, Mersinde yaşıyorum, edebiyata ilgi duyuyorum, yerel ve ulusal d..