Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '12

 
Kategori
Tıp
 

Mikrop ve Mikroskop

Mikrop ve Mikroskop
 

Bir mikrop


Mikroskop, 16. yüzyıl sonlarında Hollanda’da icat edildi. Fakat hastalığın mikrop kuramı, daha sonra Fransa’da Pasteur tarfından oluşturuldu. İlginç benzerlik teleskopun icadında da vardır. Teleskopu da Hollandalılar icat etti; ama onu geliştirerek gök yüzünü incelemek üzere akıl eden İtalya’dan Galileo olmuştu. Mikroskop ışığında mikrop kuramı bilimsel temele oturmadan bu konuda akıl yürütmeler çok eski zamanlara dayanır. Ancak, bilimsel anlamda mikrop kuramı, mikroskopun bulunmasından yaklaşık iki yüz elli yıl sonra oluşturulabilmiştir.

Mikroskopun keşfinden sonra bir kumaş tüccarı olan Hollandalı Antony van Leeuwenhoek (1632-1723), bu aleti maddeleri incelemekte kullanmaya başladı. Galileo’nun teleskop kullanarak baktığı yeni ufukların bir benzerine de Leeuwenhoek mikroskopla bakmıştır. 16. yüzyıl sonlarında Hollanda’da mikroskopun icat edilmesine değin, çıplak gözle görülemeyen mikroskopik yaşam biçimleri yalnızca hayal dünyasında ve kuramsal araştırmalarda yer almaktaydı. Kumaş tüccarlığı yapan ve resmi bir eğitimi olmayan van Leeuwenhoek, mercek ve büyüteç yapma, lensleri geliştirme konusuna büyük ilgi duymaktaydı; sonunda 40 ila 270 kat büyütmeyi elde etti. Yaptığı mercekler, Avrupadakilerin en iyisi olarak kabul ediliyordu. 1673’ten başlayarak on yılı aşkın bir süre boyunca tek mercekli “mikroskop”u altında binlerce madde inceledi. Birçok mikrop türünü de içine alan yepyeni bir mikroorganizmalar dünyası keşfetti. O da atardamarlarla damarları birleştiren kılcal damarları mikroskobuyla görmüştü. Van Leeuwenhoek gözlemlerini düzenli olarak Londradaki Kraliyet Derneği’ne bildiriyordu, onlar da bu bulguları yayımlıyordu. Bulgularını titizlikle, en ince ayrıntısına kadar kaydediyordu. Onun yaptığı buluşlardan en önemlileri, mikroorganizmaları (bakteriler de dahil), sperm ve dölledikleri yumurtaları ve kendisine göre tüm canlıların meydana geldiği hücreleri bulmasıdır. Onun hayvancıklar, dediği şeye günümüzde tekhücreli (protozoa) diyoruz. Onun buluşları elbette değerlidir; ama hastalığın mikrop kuramını oluşturmak için yeterli değildir.

Fransız kimyacı Louis Pasteur’ün  (1822-1895) başardığı şeylerin sayısı gerçekten hayret vercidir. Ameliyatların enfeksiyon tehlikesi olmadan yapılabilmesi, antibiyotiklerin keşfi, virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı aşılar, bulaşıcı hastalıkların tedavisi, suların dezenfeksiyonu, sütün pastörize edilmesi, bunlar ve daha fazlası Pasteur’ün katkılarıyla olmuştur. Pasteur, önce mayalanma olayını (alkolün mayalanmasını) inceledi. Mayaların birer mikrop olduğunu, mikroskop altında inceleyerek gördü. Bunları kültür sıvıları içinde büyüttü. Şeker, amonyak ve basit inorganik tuzlardan oluşan ortamda maya üretmeyi başardı. Bunların hızla çoğaldığını ve yavruların da ana babalara benzediğini fark etti. Çoğalmalarının mayalanma derecesine bağlı olduğunu gördü. Ayrıca soğan suyunun bazı mayaları öldürürken, diğerlerine zarar vermediğini kanıtladı. Mayaların canlı olduğu fikrine dönemin büyük bazı kimyacıları örneğin von Liebig ve Berzelius, mayayı basit bir katalizör olarak görüyorlardı. Oysa maya, ortamdaki basit kimyasalları alıp bunlardan protein ve başka maya bileşenleri yapıyordu. Pasteur, mayalanmada yaşamın parmağını görmüştü. Kimyadan mayalanmanın mikrop kuramını türetmişti; şimdi hastalığın mikrop kuramına geçebilirdi. 1862’de başladığı araştırmalarını on dört yıl sonra bu aşamaya getirdi ve şarbon bakterileriyle deneyler yaparak mikrop kuramının doğruluğunu kanıtladı. Pasteur, şarbon basilini idrarda yetiştirmişti.

Pasteur, şarbon araştırmalarına başladığında Robert Koch (1843-1910) adında bir Alman hekim de çoktandır bu hastalık üzerinde yoğunlaşmıştı. Koch, şarbonlu koyunların kanında bulunan mikroskopik çubukları, kan damlaları ve tavşan gözünden alınan sıvı damlaları içinde yetiştirdi. Hastalığın mikrop kuramını geliştiren ve insanlığı kırıp geçirmiş bakteri kökenli birçok hastalığı yeryüzünden silen kişiler olarak Pasteur’le Koch’un adı yanyana yaşamaktadır. Çiçek, şarbon, kuduz, domuz yılancığı, tavuk kolerası, verem, tetanos, kızamık, boğmaca, çocuk felci ve difteri onlar sayesinde dünya üzerinde çok az yerde yaşayabiliyor.

 
Toplam blog
: 19
: 431
Kayıt tarihi
: 18.09.11
 
 

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi (İzmir Yükseköğretmen Okulu) Kimya- Fizik Bölümünü bitirdim. Uzun ..