Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '07

 
Kategori
Kültürler
 

Milletce duruşumuz

Milletce duruşumuz
 

Hayatın içinde hep aynı havayı teneffüs ediyoruz; havasını bozmaya, suyunu kirletmeye Ülkemin; kimsenin hakkı yok.

Bu cümleden olarak, günümüzün atmosfrinde estirilen terör havasında, bizi yok etmeye matuf, bunalıma sokulmak istenen ruhlarımızın sağlığının korunma ve muhafazası hususunda, insanımızın ruhunun güzelliklerinin müşahadesi ile ufkumuzda sergilenebilecek güzelliklere gönülde açılacak seyir defterinde, bizi biz eden vasıflarımızdan, birlik ve beraberliimizin; dirliğimiz adına hava kadar, su kadar elzem olduğu ehemmiyyetinin, hepimiz bir, hep bir millet olduğumuz; geçmişte, Osmanlı'da olduğumuz, bizi hak ve adeletle dünyâya hakim kılan tek yürek, tek millet olma, olabilme vasfımızla, Cumhuritin de müşterek kurucu unsurları olduğumuz idrâki ve şuuruyla hissedeceğimiz huzur ve sürûru paylaşmak istedim, gönlü bu potada eridiğine inandığım Ülkemin her bir insanıyla...

Bu hissimi, ya, sokağa fırlayıp her gördüğüme bir bir fısıldamak, hatta haykırmak veya şu an, ancak bu kadarını yapabilşme imkânım olan bu şekilde, okuma lütfunda bulunanların güzel gönüllerinde sergilemek yoluyla, o gönüllerde bulduğum huzurla huzur bulmaya matuf kuvveden fiile geçirmek geçti içimden...

Bu güzelliklerden, bizâtihi yaşadığım bir sahneyi bir zamanlar yazdığım bir edebiyat sitesinde kaydettiğim şekliye, insanımızın hizmetine vakfettikleri cihetle kendilerine şükrân ve minnet hislerimi bu vesileyle arzetmeyi de borç bildiğim saygıdeğer hizmet sektörünün lütfu olan bu güzel hizmet vasatı Milliyet-blok sütunlarında da sergilemek istedim:

"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
Bir zaman DURUŞ başlığı altinda, insanımıza mahsus *vakar ve hahsiyat vasfı*'nın aksettiği *hal dili* diye tarif ettiğim Milletimin insanına mahsus hepsi biribirinden has, tesbit ettiğim *DURUŞ*'ları yazmayı düşünmüştüm.

Bu ruh güzelliğinde bir ve beraber olan bu milleti; hiç kimse, sun'î bölgecilik, kavmiyetcilik cihetiyle, ad, soyad ve mekân farklılığı kabilinden güzellikler taşıyan aile, soy ve yöresiyle bir farklılığın ötesinde bir kök farklılığı taşımayan ve ortak vasfı olan, iman, ülkü ve şuur birliğinde bir ve bütün olduğu hakikatinden ayırarak bölemez asla.

Bu düsüşüncemin mahsulu bir ilk yazımdır bu. O günün atmosferinde bir yolculuğumda içime sinen gönlümü ısıtan seyahat hatıralarımdan birinin hikâyesiydi. Aynı başlığıyla sunuyorum.
"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

Duruş: 1.
__________

Yörelerin kendilerine mahsus duruşları, töreleri vardır... Ülkelerin de olduğu gibi.. Güzel Anadolumun oya gibi işlenmiş, yöre, yöre nakışlanmış; hasletlenmiş örnekleriyle...

Nefes alış da bir duruş; iç geçiriş de!...
Edepleniş de bir duruş; hayıflanış da!...

Edepten bir edep tablosu dikilmişti karşıma; şimdi vicdânımın en nâdide mevkiînde bulunan o tabloyu sergilemek istedim kendimle, sizlere de...

Erzurm'dan, Sansa Deresi, Pülümür, Tunceli, Elâzığ [Elâziz] üzerinden geçilir Güney ellerine...

Bir zamanlar o yolları zehir ettiler, zehir zemberek hadiseler işittik!.. Vardır elbet bir hikmeti!...

Ben hep o yolların vuslâtının hasretiyle yanarım!.. Bir başka lezzeti, bir başka burukluğu var içimde.. O dönemde bile, hep, o yollardan bilet aldım, hep o hatıralarda kaldım...

O, adı, köyümün [Zağgi] adını tedaî ettiren Zağge`nin tadına, havasına, suyuna, insan gibi insanına doyamadım...

Bir seferinde, Zağge`yi de, Pülümür`ü de geçti Pülümür`e nedense girilemiyordu, araba Tunceli`ye girdi... Mola verdiği yerde bir lokantaya girdik eşim ve çocuklarımla...

Orda lokantalar metropôllerdeki gibi değil ve olmadı hiç bir zaman...

Oraya gelen; müşteri değil, evvelâ `Tanrı misâfiri` ilk emirde!...

Bizi Karşılayan sülün gibi nârin ve filinta gibi bir genç ; duruşu; hüznü tevekkülle yoğurup, vakarı edeple takdim eden; hoş geldini diliyle değil de, biçimli, nur gibi beyaz , aydınlık çehresinde tüllü iki pencere gibi içe açık, up uzun siyah kirpiklerin gölgelediği, aydınlığı delen ışıltısıyla pırıl, pırıl yanan simsiyahlıkta berraklaşan bir muhabbet ifadesi ile ikrar ederek, yüreğimizi ısıtan gözleriyle talebimizi okumaya çalşırken:

Biz, bir, namaz kılmak istiyoruz; abdest alacak yer... şeklinde dilimizden çıkan ifadeyi daha tamamlamadan anladığı muradımıza hizmet için, önce hafif bir baş irkilişi ve anî bir refleksle dönüp, ardiye gibi bir yere girerek, omuzunda `peşkir`, elinde leğen ibrikle gelişi sihrî bir tecellî oldu sanki...

Çocukluğumuzda, hanemize gelen misâfirlere büyük misâfir odasının mâfelinde abdest almalarına hizmet için babam ve dedemin edep ve adâbını öğettiği, `peşkir ve leğen ibrik` Anadolu ortak töre ve kültür îtiyatının mücellâ bir örneğinin karşımıza çıkan tecellisiydi bu...

Ricâ, minnet; ancak o şekilde aldım o töre ve edep âbidesinin elinden ve abdestimizi salıp, namazımızı, serdikleri seccadede eda müyesser oldu öylece.

Neticede, kendilerinden ikrâm olan o büyük maşrapalardaki tunceli ayranından o hüzünle saadetin iç içe kaynaşdığı otağda insanına; derde tiryâk olsun diye Rabbimin ihsân eylediği şifayı İlâhi olan o nîmetle, lezzeti de İlâhî Makamdan lütfedilmiş bambaşka bir tadda, benzemez başka bir tada kabilinden bir lezzet kaldı damağımızda...

Bu tablo, Anadolumun; o ruhu özümsemiş her bir ferdinin ortak vasfı olan vakarının yöre farkları ve şartlarılya vasattan vasata tecelli eden `Huzura Çıkış Ve Duruş`unun necîp bir tezâhürüdür...

Duruşun bu edep âbidesi tablosu vicdanımızda ebedî mahfûz kalacaktır!...

Hele ki, bu *duruş*'un; `kamusal` kastıyla üzerine sevke zorlanan zabıta darbesiyle *vuruş*`a dönüştüğü günümüzün terk-i töre, terk-i edep atmosferinde.....

Selâm, sevgi, muhabbet ve saygılarımla...

 
Toplam blog
: 9
: 723
Kayıt tarihi
: 06.01.07
 
 

Zağgiliyim; Erzurum'un Kargapazarı dağları eteğindeki bu ücrâ, çiçek yurdu, şirin mekânda Dünyâ'ya g..