Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

Milletvekili maaşları 'Başbakanlık Müsteşarına' endekslenebilir...

Milletvekili maaşları 'Başbakanlık Müsteşarına' endekslenebilir...
 

TBMM Komisyonlarında (Yarkurullarında) görevdeki ve eski milletvekilleri için getirilmek istenilen maaş artışları haklı olarak tepki uyandırmaktadır. Bu konudaki düzenlemenin henüz Genel Kurul'a gelmediği anlaşılıyor. Asgari ücretin 500 YTL nin altında olduğu, milyonlarca yoksulun ve milyona yakın aç insanın yaşamaya çalıştığı bir yerde, eğer, "milletin vekilleri" konumundaki kişilere, bu denli büyük gelir olanaklarını yaratırlarsa, bunun etik açıdan uygun olmayacağı çok açıktır. Meclis'in üyelerinin, gelir dağılımı dünyanın en bozuk ülkelerinden birinde vatandaşların geçim düzeylerini yükseltmeyi öncelemesi beklenir. Vergi 'adaleti' dahil daha birçok iyileştirme raflarda beklerken milletvekillerinin kendilerinin özlük haklarını, açıktan zam veya temsil tazminatları ya da yolluklar bağlamında artırması, en yalın yansımasıyla "Yasama gücünün" kendi lehlerine ve önceliklerine kullanıldığı gibi bir izlenim yaratır.

Ne yazık ki öyle bir izlenim bir kez daha doğmuş ve kamuoyunda haklı bir tepki giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu da en azından vatandaşların sisteme olan güven duygularının kaybına yol açar, Meclis'in, bu türden algılamalardan uzak tutulması gerekirken ilkin kendi mensuplarının eliyle böyle bir duruma düşürülmemesi gerekir.

Bu tasarruf eğer gerçekleşirse, bunun, topluma maliyeti, vergilerimizden oluşan Hazine'ye getireceği külfetten daha yükldür ve daha derinde belirebilir. Henüz hesaplanmayan bir sosyal maliyet, bugünkü siyasilerin üzerinden genel olarak siyasetin üzerine yapıştırılabilir. Ortaya çıkabilecek tepkilerin ürünü olarak istenmeyen düzeyde tepkiler de yüce Parlamentoya yakıştırılmaya çalışılabilir. Ne milletvekilerinin ne de hiç kimsenin Kurtuluş savaşı Gazi'si olan bu Meclis'e, bunu yapmaya hakkı olmasa gerekir. O nedenle yol yakınken bu son getirilmek istenilen düzenlemeden geri dönülmeli ve halkımızdan özür dilenmelidir.

Unutulmasın ki, o Gazi Meclis gaz lambalarıyla ve idare kırtasiye ile düşmanı kovmuş, Orduyu sevk etmiş ve büyük devrimlerin kararlarını neredeyse tahinden/kuru ekmekten yoksun olarak alabilmiştir. Bizim Meclisimiz, ulusal kurtuluş destanını büyük özverilerle yazabildiği için bir kez daha büyüklüğünü kanıtlayan Türk Ulusunun Meclisidir; onun için adı "Büyük..."tür... O dönemin saylavları (milletvekilleri) halkla aynı yazgıyı paylaşmışlardır; onun için adı; "... Millet Meclisi"dir. Onun adı: Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Soyağacı halktan soyluluğun eseridir. Saygın anısı tarihte, tapusu Millettedir. O çatıdan gelinir, geçilir, halktan gelinir, halka dönülür. Öyle olmak gerekir! Bu ölçüsüz kararları bir yanılgıyla hazırlamaya çalışanlar da bir gün halka döneceklerdir. Ve bu yoksul halk, onları yine bağrına basar. Anadolu'nun geleneğince gerekirse kendisi aç yatar ama kendisi için çalışanı açta ve açıkta komaz. Korkmayınız!

Yaşanılan bu son gelişmeler, son yıllarda siyasetin giderek pahalı ve paralı hale gelmesiyle de ilintilidir, kuşkusuz. Ancak siyaset halk için yapılmak gerekir. "Ne alacağım değil ne verebilirim?" diyenler yerel ve Büyük Meclis'in üyeliklerine talip olmalıdırlar. Liderler sultasından, saltanatlarının hilafına, gerçekten daha çok halktan temsilcileri 'seçmeleri' konusundaki beklenti aşırı iyimserlikse, o zaman biz, demokratik kitle örgütlerinin de katkısı ve basının denetimiyle, Siyasi Parti Yasası'nı ve seçim sistemini değiştirmeliyiz. Örneğin, belki % 5 barajlı, D'Hont'a dayalı, dar bölgede tercih oyuyla ve de belki iki misli aday arasından seçimler yapılabilir. Öyle olursa milltevekili seçimleri en isabetli seçim ve denetim düzenekleriyle belirlenebilir.

Bilinir ki siyaset bir meslek değildir. Bir hizmet aracıdır. Milletvekili maaşlarının Cumhurbaşkanı maaşıyla koşut tutulduğu gibi bir izlenim her iki görev noktasına da saygıyı tam olarak içermez ve ifade etmez. Milletvekilleri maaşları olsa olsa en yüksek bürokrat olan Başbakanlık Müsteşarının maaşına endekslenebilir. Belki bu bazdan yüzde on fazla da tutulabilir. Çünkü bir "kamu hizmeti" anlamında örnek alınabilecek orun (makam/mevkii); yine kamu görevlerinin en üst düzeyi diye de bilinen; Başbakanlık Müsteşarlığıdır. Bu bazdan belki Bakanlar Kurulu üyelerine -o da görev dönemleriyle sınırlı olarak- biraz daha fazla katkı yapılabilir. Emeklilerinin ve dul ve yetimlerinin de asla mağdur edilmememesine özen gösterilmek elbet gerektir.

Böyle olursa o çok geride kalan idealler tekrar canlanabilir, gerçekten hizmet etmek isteyen ile beklentilerini ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek isteyenler daha başından ayrılabilir. Demokrasiye inanç artar, sisteme güven yükselir, halk ile Meclis dayanışması daha gelişir, Meclis layık ve hep olduğu gibi yüce kalır.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..