Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '13

 
Kategori
Eğitim
 

Milli eğitimin ruhuna el fatiha!

Milli eğitimin ruhuna el fatiha!
 

ÖZEL BİR KURS!


 Türk Ceza Kanunu’nun 263. maddesinin kaldırılmasını teklif eden yasa tasarısını kabul edenler… Kabul etmeyenler?... Kabul edilmiştir…

Yakında millet iradesinin tecelli ettiği meclisimizde, yukarıdaki cümleler dökülecek oturumu yöneten başkan vekilinin ağzından. En fazla 10 dakika sürecek, bilemedin 20 dakika. İradesini vekillerine devretmiş milletimiz bu 10 dakikanın hayatımızda neler değiştireceğini ne yazık ki bilmeyecek. Bu 10 dakikanın, 90 yıllık laik Atatürk Cumhuriyeti’nin sonunu getiren 10 dakikalardan biri olduğunun farkında bile olmayacağız çoğumuz, farkında olanların da büyük bir kısmının umurunda olmayacak büyük bir ihtimalle.

Kaldırılması teklif edilen 263. maddenin ne olduğunu merak ediyor musunuz? Bu maddeye göre:

(1) Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlara, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin kapatılmasına da karar verilir.

Bazıları bu konu zaten İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM kanununda zaten düzenlenmiş, ayrıca bu maddeye gerek yok, onun için kaldırıyoruz diyebilirler. Bu hem doğru, hem yanlış. Adalet Bakanımızı ne zaman böyle bir açıklama yaparken duyarsanız, bilin ki mutlaka bir bit yeniği vardır. Nasıl yani diyorsanız, açıklayayım:

Bu konu İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU’nda şöyle düzenlenmiş:

Madde 4 – Türk vatandaşı kız ve erkek çocuklar ilköğrenimlerini resmi veya özel Türk ilköğretim okullarında yapmakla mükelleftir.

Madde 59 – … İlköğretim çağında bulunan ve mecburi ilköğretim kurumlarına devam eden çocukların bu kanunda gösterilen ve Milli Eğitim Bakanlığınca açılmasına izin verilmiş olunanlar dışında, her ne ad altında kurulmuş olursa olsun, özel kurs ve dershanelere kabulü yasaktır.

Yukarıdaki hükümlere aykırı davrananlara dörtyüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir.

Demek ki neymiş, kanunen MEB müsaadesi dışında kurs açmak yasak, fakat TCK 263. madde kalktığına göre açılmış olan bir kursu da kimse kapatamıyor. Nasıl ama? Hırsızlık yasak, fakat aynı zamanda hırsızları yakalamak ta yasak. Kafanız mı karıştı? Karışmasın, örneğin; İlköğretim ve Eğitim Kanunu’na aykırı olarak bir sözde eğitim kurumu açıp, öğrenci toplayıp sözde öğretmenler çalıştırdınız diyelim; bu durumda karşılaşabileceğiniz en büyük ceza, 400 ila 1000 TL arası idari para cezasıdır. Nasıl çok caydırıcı değil mi? Onu da uygulayabilecek babayiğit! bir mülkî amir bulunabilirse eğer, bulunsa da devlet cezanızı bir şekilde siler nasılsa. Bu arada Kursunuzu işletmeye devam edebilirsiniz, çünkü kapatmak için kanun yok.

Bu konuyu araştırırken çok ilginç bir bilgiye daha ulaştım, şöyle ki:

Milli Eğitim Bakanlığı(son gelişmeler üzerine bu ismin bu bakanlığa hiç yakışmadığını düşünüyorum) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Hayrât Vakfı arasında 3 Nisan 2012 tarihinde bir protokol  imzalanmış. Protokol, Kur’an öğretimine önemli değişiklikler getiriyor. Şimdiye kadar, Kur’an kurslarını Diyanet İşleri Başkanlığı açıyor, denetimini de MEB tarafından yapılıyordu. Ancak geçen aylarda yapılan düzenlemeyle Diyanet’in açtığı Kur’an kurslarının denetimi MEB’den alınarak Diyanet’e verildi.

Hayrât Vakfı ile MEB arasında imzalanan protokolde ise nedense, Diyanet tamamen devre dışı bırakılıyor. Diyanet, Hayrât Vakfı’nın açacağı kurslarda söz sahibi olmadığı gibi denetim de yapamayacakmış. Nasıl bir vakıfsa artık, Diyanet’in denetimine bile tahammülü yok. Artan İmam Hatip Okullarına ve verilen binlerce kadroya rağmen bu kursları Diyanet açamıyor mu? Demek ki açamıyormuş.

Protokol ile, Türkiye genelinde “Osmanlı Türkçesi, Osmanlı Türkçesi Eğitimcisinin Eğitimi, Kur’an-ı Kerim Okuma ve Tecvitli Okuma kurs ve seminerleri” ile ilgili tüm planlama, uygulama, organizasyon, belge tanzimine ilişkin esas ve yükümlülükler tamamen Hayrât Vakfı’na devredilmiş. Ücretsiz olan kurslar sonrasında, kursu başarıyla bitirenlere belge verilecekmiş (işe girerken lazım olur). Vakıf, ilk aşamada 300 merkez açarak Osmanlıca ve Kuran eğitimi vermeyi planlıyor. Vakfın amacı bu rakamı kademeli olarak arttırarak 900’e çıkarmakmış. Tüm Türkiye ’deki Halk Eğitimi Merkezleri de bu amaçla kullanılabilecekmiş.

HAYRÂT VAKFI KİM Mİ?

Kendi resmi sitelerine göre: Hayrât Vakfı, 1974 yılında, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin vekili Ahmet Husrev Altınbaşak tarafından İstanbul Küçükçekmece’de kurulmuş. Milli ve manevi değerlerimizi (herkes de bu değerlerin peşinde) yayma, yaşatma ve imar etme gayesiyle hareket eden Hayrât Vakfı, yerel ve uluslararası alanda kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini yürütmekteymiş. En önemlisi bu vakıf kendi sitesinde, “memleketimizin ‘Yeni bir Anayasa’ ile ‘Yeni bir Türkiye’ye’ yelken açacağı önemli kavşakta da sosyal sorumluluk bilinciyle görüşlerini paylaşarak sürece katkı sağlamak” amacında olduğunu ilan ediyor.

Demek ki yeni sloganımız da buymuş, hayırlı olsun: YENİ BİR ANAYASA, YENİ BİR TÜRKİYE. Merak ettim bu vakfın İmralı ile bir ilgisi var mı acaba? Orası da aynı sloganı kullanıyor da.

Türk Ceza Kanunu’nun 263. maddesinin kaldırılmasını teklif eden yasa tasarısını kabul edenler…, kabul etmeyenler?... Kabul edilmiştir…

Bu tabloya bakınca yapacak tek bir şey kalıyor:

 MİLLİ EĞİTİMİN RUHUNA EL FATİHA! 

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..