Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '14

     
    Kategori
    Tarih
     

    Milli Mücadele gerçeği; Mücadele neden işgalcilerle değil taşeronlarıyla yapıldı (8/B)

    Milli Mücadele gerçeği; Mücadele neden işgalcilerle değil taşeronlarıyla yapıldı (8/B)
     

    Çağımızda bilgi ve bilgiden yeni bir bilgi üretebilme yeteneği en büyük zenginlik kaynağıdır.


    İstanbul İngiliz Komiserliğinden Andrew Ryan 29 Aralık 1919 tarihli muhtırasında şu görüşlere yer veriliyordu:“Müslümanlar Müslüman olmayanlarca yönetilemez” ilkesi etrafında toplanmalarını istemiyoruz..“ Kaldığımız yerden devamla;

    ...

    Hind Hilafet Hareketi ve Millî Mücadele

    Mütareke’den sonra İstanbul’un ve Anadolu’nun muhtelif bölgelerinin İtilaf Devletleri tarafından işgali İslâm dünyasında yaygın bir infiale ve şiddetli tepkilere yol açtı. Îngiliz sömürgesi altında bulunan Hind kıtasında 80 milyon Müslüman yaşıyordu. Müslümanların meydana getirdiği Hindistan Hilafet Hareketi Osmanlı Hilafetiyle (ve devletiyle) maddî-manevi bağlar kurulmasında etkin rol oynuyordu.

    Hindistan’da hilafeti savunma fikri önce Türk sempatizanı olarak tanınan küçük bir grup tarafından ortaya atılmış, kısa zamanda geniş ufuklu fikirlere sahip bazı siyasetçiler tarafından da benimsenmiş ve İngiliz sömürge idaresine karşı etkili millî bir dâva hâline gelmişti.

    Hareketin liderleri arasında batı tarzı öğretim görmüş aydınlarla birlikte medrese öğretimi görenler de bulunuyordu.

    Hareketin iki önemli hedefi vardı: Osmanlı Devleti’nin savaş öncesi varlığının korunması ve Hindistan’ın istiklâlinin sağlanması. (4)

    Millî Mücadele’nin İlk döneminde üstünlük kazanarak yayılmasında, Müslümanlık ve Hindistan müslümanlarının oluşturduğu Hilafet Hareketi de etkili olmuştur. Bu akım Türk tezini dünya kamuoyuna duyurmakla kalmamış, mücadeleye en sıkışık günlerinde maddî ve manevî yardımda bulunarak hayatî bir destek vermiştir. (5)

    Hilafet Komitesi 1919 Eylülünde Bombay’da 10 bin kişinin katıldığı büyük bir miting düzenledi. Bu mitinge Hinduların önderi Mahatma Gandi de katıldı ve müslümanların görüşlerini destekledi. Hindistan Müslümanlarından yükselen tepkileri İngilizleri ürküttü.

    Konu birkaç defa îngiliz parlamentosuna geldi. 31 Ekim 1919 tarihli oturumda bir soru üzerine hükümet adına “Hindistan müslümanlarının Türkiye’nin geleceği konusundaki görüşlerinin üzerinde önemle durulduğu” açıklaması yapıldı.

    İngiltere’de, İslâm etkeninin büyütülmemesi gerektiğini düşünenler yanında, îngiliz Müdafâa Nazırlığı, Hindistan Nazırlığı, Hindistan Umumî Valisi ve İstanbul’daki îngiliz Yüksek Komiseri İslâm etkeninin ve hilafet akımının önemini takdir ediyorlardı.

    İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliğinden Andrew Ryan 29 Aralık 1919 tarihli muhtırasında şu görüşlere yer veriliyordu:

    “Batıdaki Milliyetçilik akımını ezemediğimiz gibi, Pan-îslâmizmi de ezemeyiz. Amacımız, parçalamak, uzlaştırmak ve yönetmek olmalıdır. Parçalamak ve uzlaştırmak  gereklidir; çünkü müslümanların, bir temel ilke olan ama şimdilik hemen hemen unutulmuş bulunan “müslümanlar Müslüman olmayanlarca yönetilemez” ilkesi etrafında toplanmalarını istemiyoruz..“ (6)

    Hindistan Nazırı Montagu, Türklerin İstanbul’dan çıkarılmasının müslümanları tamamen Sovyetler Birliği’nin kucağına iteceğini, bu durumun Irak, Filistin, Mısır, Kuzey Asya, Çin, Afganistan ve Hindistan’da İngiltere’nin başına belâlar açacağını savunuyordu. Fransızlar da İngilizlerin Osmanlılara karşı olan tutumlarının İslâm dünyasının hıristiyanlara karşı başkaldırmasına yol açabileceği düşüncesindeydi.

    Hindistan’da Hilafet hareketi, Türk millî mücadelesine dünya kamuoyunu harekete geçirerek de geniş ölçüde yardımcı olmuştur. Hilafet hareketinin Avrupa’daki heyetine başkanlık eden Mehmed Ali, Roma’da İtalyan Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve Papa de görüşerek, Türk tezini batıya tanıtmaya çalışmış; basına verdiği demeçlerle, İngilizleri verdikleri sözü tutmamakla suçlamış; İngilizler Trakya ve Anadolu’da Yunanlıları desteklemeyi sürdürürlerse, Hindistan’ın îngiltere ile olan ilişkilerini keseceğini ve bunun cihada sebep olacağını ilân etmiştir. Böylece Millî Mücadele hareketi, Türkiye’yi kurtarmak maksadıyla doğuda düşmanlara karşı uyguladığı dış siyasette büyük ölçüde başarıya ulaşmıştır. (7)

    Hind müslümanların bu yıllardaki tutum alışları ve uluslararasi planda yürüttükleri faaliyetler, Millî Mücadele’nin yönetici kadrosu tarafından iyi bilinmekte, önemi ve sürdürülecek mücadeleye katkısı doğru olarak takdir edilmektedir.

    Millî Mücadele’nin başlangıç sahfasında, İslâm siyaseti ve Hilafet konusundaki yaklaşımı en açık biçimde ortaya koyan (27 Ocak 1920) yayınlanan “Hilafet ve âlem-i İslâm” başlıklı yazıdır.

    Bu yazı, bizzat M. Kemal Paşa tarafından yazılmış olabileceği gibi, dikte suretiyle yazdırılmış veya esas fikirler belirtilerek yazdırılması sağlanmış olabilir. Her hâlü kârda, M. Kemal Paşa’nın muhtevasını tasvib ettiği bir metin sözkonusudur.

    Sağlam ve gerçekçi tahliler ihtiva eden bu yazıda, Hind Müslümanlarının tepkisi, uluslararasi planda en fazla önem verilmesi gereken teşebbüs olarak nitelenmekte, Londra’da ve Hindistanda yükselen İslâm sesinin mukadderatımız üzerindeki şükrana lâyık tesirlerinin sonsuza kadar yüceltilecek ve takdis edilecek değerde olduğu ifade edilmektedir. (8)

    ...

    Kapatırken;

    -Milli Mücadele neden işgalcilerle değil de İşgalcilerin taşeronu Yunanlılarla yapıldı, daha doğrusu yaptırıldı?

    -Üstelikte bu, Türk-Yunan Savaşı’nda bize silah-mühimmat verenler, İşgal güçleri, İtalyanlar ve Fransızlar oldu?

    -İngilizlerden İstanbul’dan Anadolu’ya silah kaçırılmasını adeta teşvik etti ve destekledi?

    -Bunun en kestirme herhalde cevabı şu olmalıdır?

    -I. Dünya Savaşı Galiplerinin Osmanlı ile, “Osmanlı bünyesinde bir ameliyat” yapmaları mümkün değildir. Bu nedenle olsa gerek, önceden planlanan şekilde ve bu şartlarda antlaşma yapacak yeni bir devlet kurulmalı veya kurdurulmalıdır.

    ...

    Sonsöz;

    -Bir Milletin yükselmesi, Aydınlarının sayıca çokluğunda öte, sadece okur değil, okur-yazar olmalarındadır.

    -Bizim amatör bir anlayışla-araştırma ile ulaşabildiğimiz bu bilgilere, “Anlı-şanlı prof!”ların ulaşmaması mümkün müdür?

    -Mümkün olmayan, (çeşitli nedenlerle) onlarda bunları açıklayacak  bir anlayışın olmaması' dır.

    -Ve bu dizide açıklananlardan anlaşılan; Milli Mücadele'nin, Bir İslam Davası olarak başlamış ve devam ederek sonlanmış olduğudur.

    -Sonlandığında ise, abartmadan söyleyebileceğimiz; “İslam’ın bizden uzaklaştığı-uzaklaştırıldığı”nın yanında,  Müslüman Toplumları ile aramıza bir mesafe konulduğudur.

    Biz, her yazımızda olduğu gibi bilinenleri bir masa üzerinde sergilenmeye çalıştık.

    Sonrası, araştırmacılara kalmaktadır.

    www.canmehmet.com

     

    Resim; web ortamından alınmış, alt yazı tarafımızdan düzenlenmiştir.

    Kaynaklar;

    (1-2-3) Sayılı kaynaklar, (8/A) bölümde görülebilir.

    (4) M. Naem Qureshi: “Hindistan Hilafet Hareketi” TDV islâm Ansiklopedisi, C. 18

    (5) M.Kemal Öke: Hilafet Hareketi Ankara 1991. Sf.141  

    (6) S. Sonyel.sf.187

    (7) S.Sonyel, C. 2, sf. 66-67

    (8) Sözü geçen yazı ve değerlendirmesi için, “Mukaddes Cihad ilânından hilafetin kaldırılmasına İslâm siyaseti”bölümüne bakınız. (Kaynak; Derin Tarih, “İSTİKLÂL SAVAŞININ ÖRTÜLEN TARİHİ” D. Mehmet Doğan, “DÎN ADAMLARI VE ŞEYH SENUSI NASIL ALDATILDI?” Sahife;22

     

     
    Kayıt tarihi
    : 26.12.13
     
     

    ..