Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '20

 
Kategori
Güncel
 

Milli Mücadele Yeni Başlıyor-3

İngilizler eğer Yunanlıları Anadolu’ya çıkartmasalardı, Osmanlı’nın tasfiyesi Mondros Ateşkes Antlaşması’na (*) göre mi yapılacaktı ? Veya bir anlaşmazlık yaşanması durumunda, İşgalcilerle yapılacak mücadelede hedefler ne olacaktı ?
 
* * *
 
Kaldığımız yerden devam etmeden önce, bizim gibi 1.Dünya Savaşı’nda yenilen Almanlar ile yedi (7) ayda yapılan Barış Antlaşması, sözkonusu Osmanlı (Müslüman Türkler) olunca beş (5) yılda ancak yapılabildi.
 
İşgalciler, askerlerinin tamamını yaygın bilinenin aksine, Lozan Antlaşması’nın imzalanması ile (24 Temmuz 1923) çekmediler. Boğazlar ve Batı Trakya bölgesinde 1936 yılına kadar beklettiler.
 
* * *
 
Bir Cumhurbaşkanı’nın (M.Kemal Paşa’nın) sözleri sansürlenir mi ? Türkiye’de sansürlenir.
 
Peki neden ? Bunun nedeni, sözler ile uygulamaların örtüşmemesindedir.
 
Mustafa Kemal Paşa’nın resmi tarihteki çelişkilerine geçmeden önce :
 
1) “Yunanlılar, 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’de Denize Döküldü” ve 
 
2) “İstanbul Düşman İşgalinden Kurtarıldı” konularına belgelerle bir açıklık getirelim.
 
* * *
 
1) Gerçekte “Yunanlılar Denize Döküldü”ler mi ? Yoksa bir antlaşma sonucu olarak, işgalciler tarafından getirildikleri gibi götürüldüler mi ?
 
“...AKDENİZ’E (Canmehmet: Şimdiki EGE)  ilk ulaşan Türk askeri, genç bir süvari teğmeni olmuştu. İzmir’in el ayak çekilmiş rıhtımında bir Fransız albayı tarafından karşılandı. Albay uzun bir nutuk çekerek, subaydan Hıristiyan halkın korunmasına dikkat etmesini diledi...” (1)
 
“...Kaçışa ayak uyduramayanlar dışında, kırk bin (40.000) kişilik son Yunan Birliği de bir gün önce şehirden ayrılmıştı. Yunan savaş gemilerinden kurulu bir konvoyla giden bu birliğe, İzmir’deki sivil memurlarla polisler de katılmıştı. Geride Türkler’in elinde elli bin esir kalıyordu. Müttefikler düzeni sağlamak, yangın ve yağmayı önlemek, halkın korkularını yatıştırmak için, gemilerinden karaya silahlı devriyeler çıkartarak, Türkler gelinceye kadar aradaki boşluğu doldurmak istemişlerdi...” (2)
 
* * *
 
“Kamuoyunun Stratejik Olarak Yönlendirilmesi ve Türk Kurtuluş Savaşı Sırasındaki Uygulamaları” adlı yazısında Prof. Dr. Osman Özsoy :
 
-“Townshend’in (Canmehmet: İngiliz Generalinin), Mustafa Kemal’i ziyaretinin amacının Yunanların Anadolu’yu boşaltmaları olduğunu, bunun için Büyük Taarruz’dan önce Anadolu’ya gelmiş olduğunu, İngiliz kaynaklarına dayanarak dile getiriyor. Yunanların Anadolu’yu boşaltmalarını, İzmir’e girişlerinde olduğu gibi, (yine) İngilizler belirliyordu...Yunanlar görevlerini tamamlamış, Anadolu’da Osmanlı’dan ayrı bir Milli Devlet kurulmuştu...” (3)
 
* * *
 
NUTUK’ta Mustafa Kemal, (İngiliz General) Townshend ile görüşmesini şöyle anlatıyor :
 
“Konya’ya gelmiş olan General Townshend’in isteği üzerine, kendisiyle görüşmek için Ankara’dan hareket ederek 23 Temmuz 1922 akşamı Batı Cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gittim. Savaş planı üzerinde görüşürken ‘Genelkurmay Başkanı’nın da katılmasını uygun bulduk. Ben, 24 Temmuz’da Konya’ya gittim. 27’sinde tekrar Akşehir’e gelmişti. 27/28 Temmuz gecesi birlikte yaptığımız görüşme sonunda, tespit edilmiş olan plan gereğince taarruz etmek üzere, 15 Ağustos’a kadar bütün hazırlıkların tamamlanmasına çalışmayı kararlaştırdık.”(4)
 
* * *
 
02 Ağustos 1922 tarihinde Fransız Yüksek Komiseri General Pelle :
 
“Büyük Devletlerce İzmir’in Türkiye’ye geri verilmesi kararlaştırılmıştır” der. (5)
 
Bu kaynağın sahibi olan Yusuf Hikmet Bayur : Lozan Konferansı’nda danışmanlık ve 1927’de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini ifa etmiştir. Açık ifadesiyle, olayların birinci dereceden şahididir.
 
* * *
 
Townshend 26 Temmuz’da Ankara’ya geldi. İngiliz Gizli Servisi raporlarına göre Townshend’in Ankara’dan ayrılırkenki izlenimi şuydu :
 
“Eğer İngiliz yönetimi Yunanları Anadolu’yu boşaltmaları konusunda inandıramazsa, Mustafa Kemal Paşa o güne kadar başvurmadığı bir silaha başvuracak ve Hindistan, Afganistan, Irak, Filistin, Mısır ve benzeri diğer İslâm ülkelerinde korkunç bir cihat başlatacaktı.” (6)
 
* * *
 
Yukarıda aktarılanlar özetlenirse :
 
- İzmir’e giren Türk Askerlerini, İşgalci İngiliz-Fransız Subayları karşılamış, askerlerimize rehberlik yapmanın yanında, kuklaları olan Yunanlıların gitmelerine nezaret etmişlerdir. Ancak kendileri, “İşgalci” olarak İzmir’de ve ülkemizde kalmaya devam etmektedirler.
 
- Yunanlıların büyük çoğunluğu, ordumuz daha İzmir’e girmeden önce (antlaşma gereği olsa gerek) ayrılmıştır.
 
-Yunanlılar, 15 Mayıs 1919 - 6 Eylül 1922 tarihleri arasında,  ülkemizin zengin Ege Bölgesini, İngiliz-Fransız-İtalyanların ve Amerikalıların gözetiminde ve sorumluluğunda yağmalamış, yakmış, yıkmış ve sistemli olarak işkence ve tecavüzlerde bulunmuşlardır.
 
Acı olan taraf şudur ki :  Bunların hiçbirinin hesabını vermemişlerdir (biz de soramamışızdır !). Lozan’da kurulan “göstermelik” antlaşma masasında, onları topraklarımıza getiren işgalcilerin “Yunanlıların ödeyecek imkanları yok” yalanları ile de, yakıp / yıktıklarına karşılık olarak tek kuruş tazminat alamamışızdır, daha doğrusu Yunanlılara bu konuda bir bedel ödetilmemiştir.
 
Yusuf Hikmet Bayur : “Büyük Devletlerce İzmir’in Türkiye’ye geri verilmesi (2 Ağustos 1922’de) kararlaştırılmıştır” der. Bu da Yunanlılarla yaşatılanların “Danışıklı Dövüş !” olduğunu göstermektedir.
 
* * *
 
2) “İstanbul, Düşman İşgalinden Kurtarıldı” mı ? 
 
- İstanbul bir “silahlı çatışma” ile mi kurtarıldı, yoksa İstanbul’u işgal edenler, yapılan antlaşma gereğince 02 Ekim 1923’te askerlerimize teslim etmeye başladıktan sonra, güle oynaya alkışlar arasında bir turist / yolcu gemisine (Arabic Transatlantiğine) binerek mi ülkemizden ayrıldılar ?
 
İngilizler İstanbul’u tek kurşun atmadan nasıl terk ettiler ?
 
Aşağıdaki yazıdaki aktarımlar, İstanbul’u İşgal Kuvvetleri’nden, Lozan Antlaşması (ek) şartlarına göre 02 Ekim 1923 tarihinde teslim alan Selahattin Adil Paşa’ya aittir :
 
“...İşgâl altındaki İstanbul'un boşaltılması sırasında İstanbul Komutanı olarak görev yapan Selahaddin Adil Paşa'nın ‘Hayat Mücadelelerim’ adlı hatıralarında (1982), o netameli günler içeriden ve ayrıntılı bir şekilde anlatılır :  
 
...Lozan'dan bir ay sonra (Canmehmet: 24 Ağustos 1923) işgal kuvvetleri toplanmaya başlamış, işgâl ettikleri binaları Türk askerine teslim etmektedirler birer ikişer. Boşaltma işlemi 1,5 ayda tamamlanacak ve son gün dostane bir tören düzenlenecektir.
 
Bundan sonrasını Selahaddin Adil Paşa'nın hatıratından takip edelim:
 
 
‘General Harrington tarafından İtilaf Devletleri Orduları namına 29 Ağustos'ta Türk ordusu için Sumer Palas'ta bir çay ziyafeti verilerek, İstanbul'daki askeri, sivil birçok kişi çağrılmış ve kumandanlıkça (yani Türk tarafınca) da 19 Eylül 1923'te Beykoz Parkı'nda bir garden parti ile buna karşılık verilmişti.’ (s.424)
 
Adil Paşa bundan sonra İzmit'ten gelecek ordumuzun İstanbul'a girişi için de hazırlık yaptıklarını ve işgal kuvvetlerinin binaları teslim işinin Eylül sonuna kadar sürdüğünü, birliklerin de büyük ölçüde -karargâh heyetleri hariç- ülkelerine yollandığını anlatıyor.
 
Nihayet 02 Ekim günü İtilaf devletlerinin Mondros Mütarekesi hükümleri gereğince el koydukları bütün cephane ve savaş malzemesinin Türk hükümetine teslim edildiğine dair belge imzalandıktan sonra, artık resmi işlemlerin tamamlandığını yazan Paşa, aynı gün yani 2 Ekim 1923 günü işgal kuvvetlerinin İstanbul'u nasıl terk ettiklerini de şöyle anlatır :
 
‘Türk, İngiliz, Fransız ve İtalyan birliklerinden ayrılan birer birlik, belirli saatte Dolmabahçe meydanında yerleşmiş ve yapılan geçit merasiminden sonra, İtilaf devletleri kumandanları tarafından büyük bir seyirci topluluğu önünde, alkışlar arasında şanlı bayrağımız selamlanarak, yabancı kumandanlar cami rıhtımına kadar uğurlanmış ve burada rıhtıma yanaşan bir motorla Fındıklı açıklarında beklemekte olan Arabic vapuruna gitmişlerdi. Bu suretle de İstanbul işgaline kesinlikle son verilmişti.’ (s.425)” (7)
 
 
 
Bu bilgiler bizzat İstanbul'u teslim alan komutan tarafından verilmiştir.
 
* * *
 
Özetle : 
 
- İstanbul, bir çatışma ile değil, Lozan Antlaşması ile her istediklerini alan işgalcilerin “gönüllü teslimi” ile geri alınmıştır.
 
- Lozan Antlaşması, taraflarca 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmış olmakla birlikte :
 
Antlaşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi 1923 yılı Ağustos ayında,
 
İngiltere (Avam Kamarası) ise 1924 yılı Temmuz ayında (Onbir ay sonra) onaylamıştır.
 
...
 
Peki aradaki bu 11 aylık sürede neler yaşanmıştır ?
 
- Hilafet, 03 Mart 1924 tarihinde kaldırılmış, Halife ve Osmanlı Hanedanlığı üyeleri yurt dışına sürülmüştür.
 
 - Antlaşma, tüm tarafların Meclislerinde onaylanması ile 06 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
 
- Osmanlı Saltanatı’nın Kasım 1922’de, Hilafet’in de 3 Mart 1924’te kaldırıldığı dikkate alınmalıdır.
 
***
 
Devam edecek
 
-Türkiye, Lozan Antlaşması ile Batının Doğuya uzantısı olacaktır.
 
www.canmehmet.com
 
 
 
AÇIKLAMA VE KAYNAKLAR:
 
(*)Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti sonrası Türkiye’nin çerçevesini çizen bir antlaşmadır.
 
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Tarihi
 
Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey ve İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de imzalanmıştır. (Canmehmet: Rauf Bey, Yeni Kurulan Devlet’in başbakanlığını da yapmıştır.)
 
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Önemli Maddeleri :
 
Mondros Ateşkes Antlaşması toplam 25 maddeden oluşmuştur.
 
 1) Çanakkale ve İstanbul boğazlarının açılması ile Karadeniz istihkâmlarının itilaf devletleri tarafınca işgali sağlanacaktır. (Canmehmet: İşgalciler 1936 yılına kadar boğazların işgalini sürdürmüşlerdir)
 
 5) Hudutların korunması ile iç asayişin temini haricinde Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.
 
 6) Osmanlı savaş gemileri teslim olacak olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında İtilaf devletlerince gözaltında tutulacaktır.
 
 7) İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecektir.
 
 8) Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edebilecek ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde olacaktır.
 
 11) İran içleri ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri tüm yerlerden geri çekileceklerdir.
 
 12) Hükümet haberleşmesi haricinde telsiz, telgraf ve kabloların bütün denetimi İtilaf Devletleri’ne geçecektir.
 
 15) Tüm demiryolları halkın kullanımına açık olmak kaydıyla, İtilaf Devletleri’nce kontrol altına alınacaktır.
 
 16) Hicaz, Yemen, Suriye ve Irak'taki kuvvetler en yakındaki İtilaf Devletleri kumandanlarına teslim olacaktır.
 
 17) Trablus ile Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakındaki İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.
 
 18) Trablus ile Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan tüm limanlar İtalyanlara teslim edilecektir.
 
 20) İtilaf devletlerine teslim olunmasına dair verilecek herhangi bir karar derhâl yerine getirilecektir.
 
 24) Altı vilayet (vilayet-i sitte) adı verilen yerlerde karışıklık olursa, bu vilayetlerden herhangi birisini İtilaf Devletleri işgal edebileceklerdir.
 
 25) Müttefikler ile Osmanlı Devleti arasındaki savaş durumu 1918 yılı Ekim ayının 31'i Perşembe günü öğle itibari ile sona erecektir.
 
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Önemi
 
Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin sonunu hazırlayan antlaşmadır. Osmanlı Devleti'nin açıkça işgaline zemin hazırlanmıştır... Yer alan hükümler gereğince Osmanlı İmparatorluğu fiilen yok sayılmış, geriye tamamen savunmasız bir Anadolu kalmıştır. 7. madde, anlaşma devletlerine Anadolu’yu açıkça işgal etmenin kapısını açmıştır... Mondros Ateşkes Antlaşması bir barış antlaşması olarak değil, bir işgal planı olarak nitelendirilebilir.
 
Daha fazlası için bakınız: https://www.hurriyet.com.tr/  Haber Giriş: 17.01.2020 - 13:54 | Son Güncelleme: 17.01.2020 - 13:54
 
(1-2) ATATÜRK-BİR MİLLETİN YENİDEN DOĞUŞU. Lord Kinross. s.490.
 
(3 ve 6)OSMANLI’NIN TASFİYESİ. Cengiz Yazoğlu. (Yazarın alıntı kaynağı: Prof.Osman Özsoy, “Kamuoyunun Stratejik Olarak Yönlendirilmesi Ve Türk Kurtuluş Savaşı Sırasındaki Uygulamaları”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 140, 1998.)
 
(4)NUTUK, Mustafa Kemal (Atatürk).
 
(5)OSMANLI’NIN TASFİYESİ. Cengiz Yazoğlu. (Yazarın Dip Notu: Yusuf Hikmet Bayur:  XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acun Siyasası Üzerindeki Etkileri, TTK,  s.277.)
 
(7)Yazının tamamı için bakınız : Mustafa Armağan, https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafaarmagan/ingilizler-istanbulu-tek-kursun-atmadan-nasil-terk-etti-2033358
 
Ayrıca İstanbul’un Kurtuluşu ile ilgili farklı ve daha detaylı bilgiler için bkz :
 
a) http://bakisarisakal.com/istanbulun%20kurtulu%C5%9Fu.pdf(Baki Sarısakal - O günün gazetelerini içeren detaylı bir çalışma)
 
b) https://www.ahaber.com.tr/tarih/2015/03/19/babasinin-canakkale-kahramani-oldugunu-bilmeyen-adam
 
c) https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/6-ekim-istanbulun-kurtulusu-2039060/
 
d)https://www.trthaber.com/haber/yasam/istanbulun-isgalden-kurtulusunun-96-yili-434195.html
 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..