Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '16

 
Kategori
Futbol
 

Milli Takım içinde Milli Takım

Ben küçükken, futbol ile sadece uzaktan ilgilenenler “hangi takımı tutuyorsunuz” sorusuna “milli takım” derlerdi. Nitekim o zamanlar, milli takım taraftarının sayısı, kulüp takımlarının taraftarlarının toplamından fazlaydı. Bugün ise tarafsız kişiler bir tarafa, futbol ile yakından ilgili ve herhangi bir Avrupa Şampiyonası veya Dünya Kupası’nda kendi takımlarının yer almasını canı gönülden isteyecek olanlar dahi milli takıma kayıtsız kalmış hatta ondan uzaklaşmış durumda.

Peki ama neden?

  • 2016 Avrupa Şampiyonası’ndaki futbol fiyaskosundan sonra, bizim gibi kötü bir performans gösteren Rusya, İngiltere veya Ukrayna teknik direktörleri görevlerinden istifa ederken bizde herhangi bir teknik adam değişikliği olmadığı gibi yaşanan büyük hayal kırıklığı karşısında gönüllere su serpen bir açıklama da yapılmadı.
  • İspanya maçında son derece kötü performans gösteren futbolcular, bu performansları için üzülmek yerine tribünlere tavır koydu, maç içinde oyunu bıraktı hatta maç sonunda kendilerini üste çıkaran açıklamalar yaptı.
  • Fatih Terim, bu olaylı şampiyonadan sonraki ilk resmi karşılaşmanın kadrosuna Arda, Burak, Selçuk, Caner ve Gökhan Gönül’ü çağırmadı ve bu önemli olduğu kadar kafa karıştırıcı hamle ile ilgili herhangi bir açıklama da yapmayarak dedikodu kazanının altını yaktı. 
  • Aynı futbolcular takip eden Ukrayna ve İzlanda maçlarının kadrosunda da yer almadı, Fatih Terim yine herhangi bir açıklama yapmadı, Arda ve Burak arada ne anlama geldiği tam anlaşılmayan bazı sözler söyledi ve ortam yine alınan primlerden verilen sözlere kadar başı sonu belli olmayan dedikodulara terk edildi.  
  • Bu arada Milli Takım ilk üç maçında sadece iki puan alarak Dünya Kupası eleme grubuna kötü bir başlangıç yaptı.
  • Son Kosova maçı öncesi Fatih Terim, daha önce nedenini söylemeden kadroya almadığı oyuncuları yine nedenini açıklama gereği duymadan kadroya çağırdı.
  • Kosova maçında gol atan Burak, gol sevincini kendisi yaşamak veya bunu kendisine gol pası veren arkadaşı ile paylaşmak yerine, sahadaki on arkadaşı içinde Arda’yı arayarak “milli takım içinde milli takım” olduğuna dair ciddi şüphe uyandırdı.   
  • Fatih Terim maçtan sonra, malum oyuncular için onları “içime sinmeden” çağırdım diyerek zaten karmakarışık olan zihinlere son ve öldürücü darbeyi vurdu. 

Aslında tüm bu yaşananlar herkesçe gayet iyi biliniyor fakat bu gerçekler alt alta sıralandığında durumun vahameti daha da ortaya çıkıyor. Geldiğimiz noktada, ne Arda’nın “tek tek hesap soracağım” derken kimleri kastettiğini ve sonrasında onlara ne yaptığını, ne Fatih Terim’in bu oyuncuları neden kadroya almadığını, ne de sonra neden kadroya dâhil ettiğini biliyoruz. Bunların hiç birisi devlet sırrı değil, bırakın bir futbolseveri her vatandaşın yanıtını bilme hakkı olan, sorumluların da yanıtını vermek durumunda olduğu sorular. Bu soruların hiç biri yanıtlanmaz, ortam sonu gelmeyen dedikodulara bırakılır ve hiçbir şey olmamış gibi davranılmaya devam edilmeye çalışılırsa taraftarların milli takımdan soğuması son derece normal olur.  

Fatih Terim her konuşmasında “beni tuzağa düşüremezsiniz”, “çok büyük sorunlarla uğraşıyoruz”, “Milli Takım’a zarar vermeye çalışanlar var” gibi cümleler sarf ediyor fakat bu kişi ve sorunların ne olduğu veya onların nereden çıktığına dair hiçbir şey söylemiyor. Sakın bu sorunlar kendisinin aldığı veya almadığı kararlar, yaptığı veya yapmadığı açıklamalar nedeniyle ortaya çıkıyor olmasın? Kararlar doğru veya yanlış olabilir fakat bunlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmaz, burundan kıl aldırılmaz, açıklama yapmaya tenezzül edilmezse bunun adı liderlik değil kibir olur.  

Fatih Terim’in demode idareciliğinin diğer tarafında da iletişim becerileri sıfırın altında olan futbolcular ya yarım yamalak açıklamalar yaparak ya da sosyal medyada her yana çekilebilecek gereksiz fotoğraflar paylaşarak işleri daha da karıştırmakla meşgul olunca Milli Takım bir takımdan çok film setini andırıyor.  

Velhasıl dışarıdan bakınca Türk Milli Takımı, olması beklendiği veya gerektiği gibi ulusal duygularla değil, kişilerin kendi duyguları ile hareket ettikleri bir grup insan gibi görünüyor. Fakat Milli Takım -her ne kadar Fatih Terim son basın toplantısında bunun aksini söylese de- o kadar da profesyonel bir mecra değil. Oraya parasını alıp işini yapanlardan ziyade para almasa da canla başla mücadele edecek; kaprislerini, egolarını ve çıkarlarını bir tarafa bırakarak öncelikle milli duygularla motive olacak kişiler gerek. Bugünkü Milli Takım’ın sorunları sportif başarı ile ortadan kalkacak kadar basit değil. Kalan tüm maçlarımızı kazanıp Dünya Şampiyonası’na katılsak dahi, kafalardaki soru işaretleri giderilmeden bu başarının hiçbir önemi olmaz. Kaldı ki saha dışındaki sorunlar çözülmeden, zihinler rahatlatılmadan, Milli Takım ile millet arasında barış sağlanmadan ve Milli Takım yeniden “takım” olmadan saha içinde nasıl başarı gelebilir?     

can.nizamoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..