Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '08

 
Kategori
Futbol
 

Milli Zafere- Amatör Kutlamalar...

Milli Zafere- Amatör Kutlamalar...
 

İstanbul'da Türk Milli Takımı’nın Hırvatistan ile oynayacağı maçı izleyecem...
Maç öncesi, içimdeki bir his bana Türkiye'nin bu maçı kesinlikle kazanacağını fısıldamıştı.

O nedenle bu maçı İstanbul'da izlemek ve zafer kutlamalarında İstanbul'da bulunmak istiyordum.
Maç öncesi önce Taksim meydanına kurulan lisanslı Milli Takım ürünlerine satan tır aracındaki satış standına gezinti yaptım. Maçın anısı olsun diye bir forma aldım.
Maç saatinin yaklaştığını İstiklal caddesine kırmızı beyazve Türk bayrakları hakim olmuştu.
Yüzlerini kırmızı beyaza boyayan beylerden -bayanlardan- çocuklarlardan, Türk bayrakları, tişörtler- kaşkollar -formalar -şapkalar satanlardan ve maçınhavasına çoktan girerenlerin dışataşıyan, Viyana'ya ulaşan desteklerinden hissetmek mümkündü.
Maçın başlamasına dakikalar kala İstiklal caddesininde ekranı olan her yer tıkılım tıklım dolmaya başalmıştı.

Bizde Çiçek pasajının mistik ortamında maçın 90 dakikasını sazın sözün de az ötemizde eşilik ettiği, ortamda izleme şansı bulduk.

Ekrana dikilen gözlere ''Ahhh ahhhh, yapmaaaa be kardeşim, helal olsun sana, ver beee, kanatlara taşısana, bu adama dikkat edin, Hırvatlar bu gece yenilmeyecek takım deği vs..'' sözler eşlik ediyor, sinirler geriliyor. Gel gitleryaşanıyordu.

Gerçek şu ki Hırvatlar, beklediğimiz yıpratcı baskılı oyunlarını sergileyemediler.

Milli Takımımız ise oyuna ağırlığını koymuş inancını, hırsını 'top nerde baskı orda' taktiğiyle sahaya yansıtıyordu. Hırvatların attığı ilk şut üst direkte dönerken yüreklerimiz ağzımıza geliyordu.
Rüştü endişeleri bertaraf eden kurtarışlarıyla güven veriyodu.
Dualara şansımızda eklenince futbolun keyfini biz çıkarıyorduk. Bitime iki dakika kala o Plasniç golü ile herşey bitti, derin sessizlik hakim olurken Semih sahneye çıkarak, saniyelere sığdırdığı gol ile maçın daha bitmediğini Hırvatlara parmağıyla 'susun' işaretiyaparken gurbetçi, lerimizede 'maçyenibaşlıyor' diyordu.

Ne derseniz diyin.

Giden maçın yeniden başa çevirmiştik.

Penaltılar geçilmden Çiçekpasjından çıkarak Taksim meydanına vardım. Dev ekrandan penaltı atışlarını kalabalık arasında izlemeye başladım.

Dua edenler, ellerini Allaha açanlar. Göz yaşlarını tutamayanlar.
Diyarbakırlısı, Trabzonlusu, Adanalısı, Vanlısı, İzmirlisi, Tekirdağlısı, Romanı Alevisi, Kürdü, Lazı, Çerkesi, Boşnağı, Azerisi, Türkmeni birbirinitanıyan tanımayan herkes içinden geçen dilekleri, temennileri, beklendileri biri birine aktarıyordu. Tam bir Türkiye fotoğrafı yansıyordu...

Taksim meydanını dolduran binlerce insanın bakışlarıyla, heyecanlarıyla, inançlarıyla aynı şeyi söylüyordu:
''Bu maç, bu saatten sonra artık bizimdir''

Meşaleler daha maç bitmeden birer birer yanmaya başlıyor, şarkılar, marşlar söyleniyordu.
Nefesler tutulumuş penaltılara geçilmişti...
Dizlerinin dermanı kesilen, şekerleri yükselen, umutları kırılan, tarihin en büyük yorgunluğunu yaşayan, ezilen, üzülen Hırvatlar penaltıların ikisini dışarıya biri, ni Rürştü'nün ellerine teslim ederken Türkiye tura devam Viyanaya selam diyordu.

Türk Milli Takımının başarısı ileride futbol kurslarında azim, inananç, mücadelesiderslerinde özel olarak anlatılacak, futbolcular tarafından , iyi öğrenilecek, taraftarlar tarafından hep hatırlanaak belgesel olarak izlenecek.

Türk Milli takımı bu turnuvada başarının yanında Basketboldan sonra FUTBOLDA DA SANİYELERİN ÖNEMİNİ, DEĞERİNİ, FUTBOLDA MOTİVASYONU VE İNANCIN ZAFERİNİ ortaya koymuştur.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonasına; Türk Millileri Zaman+İnanç+Mücadele=Başarı ile damgasını vurmuştur.

Tebrikler Milli Takım...

Tebrikler Fatih Terim...

Teşekkürler Milli Takım...

Sevgiler Milli Takım....

AMATÖR KUTLAMALAR !!!???

Neyse maç bittti.

Çoşku dalga dalga İstanbul ve tüm Türkiye'yi sarmaya başlamıştı.

Özellikle bu büyük zaferin ardından İstanbul'da nasıl bir kutlama yapılacağını merak ediyor ve bekliyordum.

Gerçi alanı dolduranlar çoktan eğlenmeye, başarıyı kutlamaya başlamışlardı

Taksimde eğlencenin coşkunun odağı ve ana rengi romanlardı...

Milli zaferin çoşkuşusu Romanlarla ayrı bir lezzete bürünüyordu.

Romanlar bu ülkenin en güzel, en renkli insanlarından biridirler.

Eğlence, coşku, kutlam onların avuçlarında, nefeslerinde, figürlerinde, mimiklerinde başka bir anlam buluyor.

Turistlerin katıltığı Taksim de ki kutlamalar bir anda her ırkdan, her dinden herkesin katıldığı uluslararası açık Taksim kutlamalarına dönüşüyordu.

Taksim meydanı tıkılım tıklım.

Kalabalık, gürültü. Bağrışmalar, Davullar zurnalar. Klarnetler, kemanlar. Kornalar...

Taksim'de kalabalık her dakika artıyor. Kadın, yaşlı, erkek, çocuk herkes sevincini heyecanını toplu kutlamak iüzere elde bayrakları, meşaleleri ile Taksim meydanına koşuyodu.

Tarlabaşı istikametinden araçlar konvoylar halinde akarken, onları Harbiye yönünden gelen konvoy karşılıyordu.

Taksim de başka neler var?

Direklerin, ağaçların en tepesine çıkaarak kendini ve heyecanını gösterenler...

Madalyalarını takan gaziler, süslenen kızlar, karılar, zil zurna sarhoşlar, motorlu gruplar, halay çekenler...

Sonra Şişili Belediyesine ait ses sitemi olan midibüs Taksim meydanına geliyor.

Deplasmana girer gibi giriyor meydanının hakimyetini ele alıyor!?

Onuncu yıl marşı, kırmızı beyaz, şampiyon Türkiye sloganları...

İstiklal marşı ...

Hüraaaaa gennçler ootobüsün üstüne...

Araçlar yollara çıkıyor. Klaksonlar, bayraklar, meşaleler, davullar, zurnalar, motorsiklet grupları...

Kalabalık, kalabalık... Araçlar sallandırılıyor.

Modife edilmiş araçlardan son sesle müzik yayını yapılıyor.
Karadeniz oyunlarını bilenler bilmeyenler el ele horon tepiyor.
Ardından roman havası, çiftetelli, harman dalı, misket, halay gırla gidiyor.
Kendinden geçen gecenin seçkin sarhoşlarının zafer kutlamaları görülmeye değerde tam Levent Kırca'lıktı.

Milli maçın zafer kutlamalarında neden renkli, görsel ve eğlence yönü ağır basan kutlamalar yaplımadı anlamadım, garipsedim.

İstanbul bu Milli Zaferi daha büyük, daha özel, daha güzel kutlamalıydı.

Türkiye'nin en büyük kenti; sosyal, sanatsal, külterl, teknolojik ve profesyonel organizasyon merkezi İstanbul'da saatler geçiyor adam gibi bir organizasyon maalesef yok.

Kültür bakanlığı bu işe öncü olmalıydı. Kutlamaları resmileştirmeden, coşkusuna coşku katarak.Ve diğer yerel yönetimler ve kuruluşlarla koordine sağlayarakçok enfes kutlamalar yapılabilirdi. İz bırakan, gönülleri okşuyan, mutluluk veren kutlamalar neden yapılmadı? Kutlamaların turizim boyutunu da göz önüne alınmalıydı.

Geceye renk, anlam derinlik katan hiç bir şey yok. Bu toplumsal sevinç, kutlamalar mini bir karnavala, festivale dönütürülebilirdi.

Çok mu zor du?

Vatandaş kendince eğleniyor; İstanbul'a Türkiye'ye ve Milli Takımın aldığı zafere yakışmayan bu başarıyla uyuşmayan bir kutlamalar, gürültüsü ve kalabalıkları bol , tekrar edilen sloganlar, bağrışmalardan öteye geçmeliydi.

Sahada millilerimizin kazandığı başarı kadar yapılan kutlamalarla da dünyayı Türkiye'ye hayran bırakabilirdik.

Hani Türkiye'nin bu zafere ihtiyacı vardı?

İhtiyaç giderildimi?

Herkes başının çaresine baksın!

İstanbul sanki bu maçın zaferle sonuçlanacağına hazır değildi. Ben öyle gördüm.

Ünlü sanatçıları, profesyonel hazırlık yapabilecek eğlence şirketleri, usta beyinleri olan İstanbul bir saat içinde geceyi Milli Festivale çevirmeliydi. Çeviremedi?

Herkesinbirbiriyle sevgiyle kucaklaştığı gecenin lezzetine lezzet katılmalıydı.

Bu maçın sevinci, heyecanı çağdaş, zengin içeriği olan kutlamalar ile daha anlamlı kılanmalıydı.

Milli zaferleri eğlenceyle anlamlandıran biçimde kutlayacaksınız. Öte taraftan örnek kutlama organizasyonları hazırlamadan magandaların, salakça, başıbozuk kutlamalarının önüne de geçmekte bu şekilde pek mümkün değildir.

Toplum topluca eğlenmek deşarj olmak istiyor.
Adam gibi.
Hissederek.
Gecenin hazzına vararak.
Anılara bir sayfa açarak...
Toplum kutlamalara katılmak istiyor

Sahada bileğimizin gücüyle, akılla kazandık.

İçimize sinen şekilde kutlamalar yapıldı mı??

Herkes kendisine sorsun.

Uluslararası büyük bir başarı yerel kutlama anlayışla geçiştirildi.

İlgililer, bilgililer.

Kutlamalar, toplumsal eğlenceler çok ciddi iştir.

Toplumun yüreğini hoplatır.. Herşeye rağmen umuduına umut katar, uçurur adeta...

O gece Türkiye yi maalesef uçuramadınız...

Saman alevi gibi başlayan, biten, terarları gürültüye dönüşen kutlamalara kutlama derseniz o başka.

Ona sözüm yok.

Yanlışı önlemek istiyorsanız önce doğruyu gösterin...

Amatör kutlamalar bitmeli. Türkiye bunu hak etmiyor...

Her kentte, bütün toplumsal kutlamalarda...

Almanya maçı bu anlamda yeni bir umut olsun.

 
Toplam blog
: 41
: 2320
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

Van'da doğdu. Anadol Üniveristesi Sosyal Bilimler, İşletme Fakültesi mezunu. Gazeteci,araştırmacı..