Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '11

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog, her yerde sesini duyuruyor...

Milliyet Blog, her yerde sesini duyuruyor...
 

Sesimiz...:)


Yazmanın , kutsal bir eylem ve erdem olduğuna inananlardanım... 

Dünkü blog yazımda , Migros ile ilgili bir sorunumuzu dile getirmiştik... 

48 saat geçmeden Migros yetkililerince bizzat aranarak, sıkıntılarımızın derhal giderildiğine tanık olunca , Milliyet Blog'da yazmanın önemini bir kez daha vurgulama gereğini duydum... 

MB'deki yazım ses getirmişti ve Migrosun saygıdeğer yöneticilerinin bizzat yazımı okuduklarını belirtmeleri hoşuma gitmişti . 

Bu vesileyle Migros ailesine teşekkürlerimi sunuyorum... 

Eski bloglarım incelendiğinde de görülecektir ki Telekom, GSM şirketleri, kredi kartları, bilgisayar üreticileri vb. birçok konuda MB aracılığıyla sesimi duyurmuştum ve olumlu sonuçlar almıştım... 

Blogların gücü adına selamlıyorum sizleri... 

MB'de 7 bin kişi olmak önemli değildir ;ses getirenlerimizin çok olmasıdır dileğim... 

Kuru kalabalıkların teneke tıkırtıları bu ülkeyi çok yordu ve yoruyor !..Ülke için '' Yanacak aydın '' gerekiyor !.. 

......... 

 

Blog yazmak için çırpınan;fakat yazamayan bir çok aydın insanımız olduğuna tanık oluyorum... 

'' Neden yazamıyorlar ?.. '' Ya da neden yazmıyorlar ?.. 

Önce, ben düşüncelerimi sıralayayım... 

Bana göre...Bu insanlarımız,  

1- Yazmak yerine, çok okumayı yeğliyorlar... 

2- Yazmaktan çekiniyorlar...Erasmus'un dediği gibi : ''Beyaz kâğıttan korkuyorlar...'' 

3- ''Okumak dolmaksa , yazmak boşalmaktır...Amma velâkin, yazmak cesaret ve birikim işidir.'' diyerek yazmaktan kaçınıyorlar. 

4- Bilişim fukarası;bilgisayar özürlüsü olduklarından yazamıyorlar... 

5- Blog yazarlığını küçümsediklerinden... 

6- Blog yazarak şöhret olunamayacağını bildiklerinden... 

7- ' Blog yazma sonunda' karizmalarının çizilebileceğinden korktuklarından... 

8- Yazım kurallarına ve dilbilgisi dağarcığına yeterince sahip olamadıklarından... 

9- Burada yazarken onun bunun dalaşmalarına cevap vererek başlarının belaya gireceğinden korkmalarından. 

10- Ülke sorunlarına , '' fransız kalmayı '' yeğlediklerinden. 

11- MB'de yazabilmek için, '' Hamili kart yakinimdir '' ibareli kartvizite sahip olamadıklarına inandıklarından. 

12-Süleyman Ekim 'in yazdığı blog sayısını görüp, dudaklarının uçuklamasından korktuklarından... 

13- Muzaffer Cellek Üstadın yazılarını okuyup ''-Yok aabbiii !..Bu iş bizim harcımız değil - diyerek köşeye sinmelerinden. 

14-Ahmet Balcı'nın şiirlerindeki ince nüansa , mizaha , estetiğe, melodiye, mesaja, derûn-i aşk tınılarına erişemeyeceklerinden korktuklarından... 

15-Blog bekçilerinin gece yarısı düdük çalmalarından korktuklarından... 

16-Blog toplantılarına davetiye bulamayacaklarına inandıklarından. 

17- Blog yazarlarının enerjisini, sinerjisini kıskanan ünlü yazarların blog yazmalarını engellediklerinden. 

18-MB yazarlarının ''Hilal-ı Ahmer Uğruna '' yazdıklarını bildiklerinden...Karşılıksız beyin sinerjilerini veremeyeceklerinden ... 

19- ''Hele bir yaz tatili bitsin yazarım...Hele bir kış geçsin yazarım ''...'' Hele şu okul bitsin de yazarım '' ayaklarına yatmaları... 

20- Pillerinin sık sık bitmelerinden...Mecallerinin kalmadığından... 

21-Plajda güneş altında ''kızarmış piliç modunda '' yatmaktan, yanıklarına yoğurt sıvamaktan kelli yazmaya zaman bulamadıklarından.... 

22- Bloglarda , PİLOG ve yorum yazmayı dünyanın en önemli işlevi sananların varlığından ürkmelerinden... 

23-Dil yanlışlarına ilişkin millete akıl verirken yaptıkları hataları nedeniyle , ''Aleme verir talkını;kendi yutar salkımı '' durumuna düşüp ''Hem kel;hem fodul '' modunda sırıtanlardan sakınmalarından... 

24- Yazım hatası yapacağım derken yazısının içeriğinin içine edenlerin düştüğü durumdan, destan gibi yazmasına rağmen destanının farkına varamayan bencillerin gazabından korktuklarından,  

Vs..vs... 

İnsanın içinden yazma arzusu taşmayagörsün... 

İstiklal Marşını yazma ilhamı geldiğinde, kalemi olmadığından şiiri çakıyla tahta duvara kazıyan Mehmet Âkif gibi ... 

Duygularını , mahpushanede bile sigara paket kağıtlarının arkasına yazan Necip Fazıl ve Nazım Hikmet gibi... 

Yazarsın...yazar da yazarsın...Bu eserlerin içinde ''yürek ve beyin tınıları '' olduğundan gerçek okur bunlarla mest olur !.. 

Gerisi bahane... 

Evet !.. Yazmanın gücü adına... 

Bilip de bildiğini saklayanın...Bildiklerini yazarak paylaşmayanın...Sorunların üstünü susarak kapayanların...MB sayfalarında ''Lay-lom''larla ;-kısır döngülerde -ömür geçirenlerin...Yazarlığı sadece, renkli basında ve kuşe kağıtlı roman sayfaları arasında arayanların... Her gün aynı yolu yürüyenlerin... 

Yaşamına renk katmak için- elini taşın altına koymaktan -korkanların...Şiirsiz...aşksız...çiçeksiz...kitapsız...dostsuz hayat sürenlerin yavaş yavaş öldüklerine tanık oluruz... 

Kendilerini tatmin dışında , insanlık için bir eyleme katık ya da sanık olamadıklarından ;toplumlarına yön verecek düşünsel eylemlere de giremediklerinden yaşam boyu boş ''ınkıtaları oynamışlardır.'' 

Onlar, kısır dünyalarında yaşadıklarını sanırlar... 

Tabi , buna da yaşamak denirse !.. 

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..