Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '10

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog’da Özgünlük

Milliyet Blog’da Özgünlük
 

Milliyet Blog camiası diye bir tabir kullanarak sanki buradaki herkesi bir çatı altında toplanmış cemaat gibi değerlendirmek her ne kadar abes kaçacak gibi olsa da, kurulan sıcak dostlukların hatırına bu ibareyi kullanmakta beis görmediğimi hususiyetle belirtmek isterim.

Gerçekten de gün içerisinde vaktimizin bir bölümünü bu sayfalar için harcıyor, yaşadıklarımızı/gördüklerimizi hiç tanımadığımız halde birbirimiz ile paylaşıyor isek; iyi günde sevinçlerimize ortak olabiliyor, kötü günlerimizde destek olmaya çalıyor isek; aramıza yeni gelenleri sıcak bir hoş geldin ile karşılarken, ölerek ayrılanlardan dualarımızı esirgemiyorsak burası alelade bir yer değil demektir.

Öyle ki herhangi bir yerde, rasgele yahut belirli bir amaç için toplanmış insanlar bile belirli bir süre geçtikten sonra aynı havayı soludukları için iletişim kurmaya başlıyorlar ve hatta oralardan güzel dostluklar bile çıkarabiliyorlar (uzun yolculuklar, statlar, ibadethaneler vb).

O zaman Milliyet Blog içerisinde hasbelkader bir şeyler paylaşmış ve hâlihazırda da paylaşmaya devam eden insanların birbirlerini bir camianın üyesi addetmeleri; kendilerinden bahsederken “aile” demeleri ve hatta zaman zaman bir araya gelerek “canlı” paylaşımlarda bulunmaları da olağandır.

Uzun müddet belli konular etrafında bazen şiddetli bazen ılıman tartışmalarla fikirlerini geliştirme yönünde caba sarf etmeleri de yadsınamaz ve bu süreçten de kaçılamaz. Kendilerini kapatanlar ne yazık ki bu gelişmelerden ve iyileşmelerden nasiplerini alamayacaklar üstüne üstlük bu mahrumiyetlerinden de maalesef haberdar olamayacaklardır.

Bu platform fikirlerin hürce ifade edildiği bir yer. Elbette bu belli bir nizam içerisinde; ilgili platformun belirlediği çerçeve sınırlarında ve kurallara riayet edilerek yapılmalıdır. Bunda herkes hemfikirdir.

Bu bağlamda yayına verilmiş ve ilgili birimlerin de denetiminden geçmiş yayınlar hakkında kimi insanların ileri-geri konuşması maksadını aşan bir eleştiri biçimidir.

Bir kimsenin belirli bir konu üzerine ele alınmış esprili bir yazıya yorumlarla katkıda bulunanları “mal bulmuş mağribi” diye niteleyerek aşağılaması en başta belirttiğimiz “camia” lafzının içeriğinden habersiz olmasına bağlıdır. Espriye espri ile karşılık veren yorum sahiplerinin “ikrama ve lütufa meraklı” addedilmesi de ne yazık ki kişilik haklarına saldırıdan başka bir şey değildir. Zira espriyi kabullenme ve ortak olma onların kendi hür iradelerine bağlıdır. Üçüncü bir şahsın bunu eleştirmeye zaten hakkı yoktur, haddi de değildir.

Bu düşünce sahipleri içerik ve kalite olarak özgün ürünler sunamamanın getirdiği psikoloji ile farklılık yaratmaya çalışan kişiler üzerinde tahakküm mekanizması kurulmasını isteyerek bir anlamda “noktasına kadar sansür” anlayışının talihsiz savunucuları durumuna düşmektedirler. Ne ki bu çırpınışlar direkten dönen top gibi daha şiddetli bir biçimde sahibini vurmaktan öte bir işe de yaramayacaktır.

Kişisel özgürlükleri sonuna kadar savunan bu satırlar yazanı bir başkasının hakkını yememe hususunda olabildiğince dikkatli davranmaya çalışmakta ve hiçbir kişinin adını/soyadını/lakabını kendi çıkarları için kullanmamaktadır.

Hoş vakit geçirme babında ele alınan yazılarda ismi geçen şahısların rahatsızlıklarını dile getirmeleri durumunda derhal isimleri ilgili yazıdan çıkartılır. (Bu minvalde yazdığım yazılarda ismi geçen ve bundan rahatsızlık duyan arkadaşlardan özür dilerim.)

Bu demek değildir ki kimsenin ismini yazmayalım. O hoşluğa ortak olmak isteyenler zaten ortaklıklarından beis görmediklerini olumlu kanaatlerini dile getirmek suretiyle göstermişlerdir. Ortak olmak istemeyenler de gayet doğal hakları olan “çıkarılma” isteklerini dile getirmişlerdir. Bunu uzatmanın, çeşitli yaptırımlar getirmek için uğraşmanın sebebini anlayabilmiş değilim.

Elbette herkesin espriden anlamasını beklemiyoruz. Bunu beklemiyoruz diye mizahı kullanmayacak da değiliz. Bu konu için daha söylenebilecek çok şey var ancak uzatmanın da âlemi yok. Anlayan anlamak istediğini zaten anlamıştır. Anlamak istemeyenin anlaması için daha fazla yapacak bir şey yok… Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler :)

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

ilgili blog: Herkes köşe yazarı olacak!

www.murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..