Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog'da yazan olmak

Milliyet Blog'da yazan olmak
 

Boş vaktiniz olduğunda neler yaparsınız?

Bazen dinlenmeye zaman ayırırsınız, bazen oturursunuz miskin miskin ki o da bir keyiftir, bazen dolaşırsınız dağ bayır, cadde sokak, zaman zaman internet keyfi yaparsınız, bazen de okursunuz. Ya da ben yaparım bütün bunları. Boş zamanlarımda kitap değilse okumak istediğim o anda, başka birşeyler okumak istediğim için takılıyorum Milliyet Blog'a. Zira burada da pek çok kişinin penceresinden pek çok olaya bakma şansım oluyor, farklı konularla, farklı düşünlerle izliyorum olan biteni, kısacası keyif alıyorum blog okumaktan.Ve hemen hemen her okuduğum bloğa yorum yapmaya çalışıyorum elim erdiğince.Çünkü her ne kadar yorum almak ya da almamak pek önemli değil dense de, bence yorum almak bir blog yazanı için önemlidir. Yaptığı bilgi alışverişinin veren kısmı olan yazan, yazısına aldığı yorumlarla, okuyucusuyla tanışmakta, buluşmaktadır.Beni farketmiş ya da farketmemiş, yazılarıma yorum yapma lütfunda bulunmuş ya da bulunmamış diye düşünmeden, okuduğum ve beğendiğim, kendimce yoruma değer verdiğim her yazıya yorum yapıyorum...Böylelikle yazıyı yazanın emeğine saygı gösterdiğimi düşünüyorum.

Bu anlamda, bir blog yazanı olduğum bu kısa süre içerisinde bana bu hassasiyeti gösteren blog yazanı arkadaşlarıma, en başta üyelikleri benden daha eski olan Mmelda, Ahmet50, Muzaffer Cellek, Yapukay, Yağmur Zamanı, Hatice Atalay, Rujo, yenice tanıştığım Ruksan İldan, Sema Güzel'e yeni arkadaşlarımızdan Murat Yüksel, Nil'e Işık Saçan'a, Black_mermaid, Mor Okyanus'a teşekkür ediyorum.Sıkça sayfamı ziyaret edip beni yanlız bırakmadıkları için. Bu arada sık olmasa da arada uğrayıp incelik gösteren diğer arkadaşlara da tabi ki...Yazılarıma gösterdikleri incelik, ilgi ve hassasiyet elbetteki blogda kalmamı sağlayan önemli etkenlerdendir. Bu anlamda özellikle Mmelda'ya kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. Farkedilmek güzel bir duygu çünkü ardından önemsenmeyi getirir bence... Aksini söyleyemem, çünkü ben okunmak için yazıyorum, kendim yazıp kendim okuyacaksam, evimde günlük de tutabilirdim.Silver035, yeşilsoğan, falan görmemiş olsunlar beni, pek de önemi yok, ben burdayım ki...Kendimi farkettirmek için camlarına taş mı atmalıyım yani:))

Burası sanki bir kurtlar sofrası, ya da parsellenmiş kamu arasizi...:)) Ara ara oradan oraya dolaşırken, bir sürü yazı, bir sürü yorum okuyorum, derken bir de bakıyorum ki, bir tartışma, bir atışma almış yürümüş. Birisi bir blog yazmış ve bir konu atmış ortaya, aman aman, yorum yorum üzerine, herkes birbiirine girmiş. Bana göre konunun ne başı belli ne sonu, çözmeye çalışıyorum, kim kimdir, kim demiş, kime demiş, neden demiş, anla anlayabilirsen. Farklı konularda farklı olaylarla ilgili blog okuma olayım, dönüyor blog da tartışma bilmecesini çözmeye.

***
Sanane, sen yazılanları okumana bak diyeceksiniz belki. Fakat, ba(sa)nane demekle olmuyor işte, bir de bakıyorum ki dalıyorum olayların içine.:))

***

Ya kurtlar sorfasına oturacaksın her zaman ve heryerde olduğu gibi burada da, bir parça da sen koparabilmek, payelenmek için, ya da kurtlar sofrasında kuzu olacaksın. Yüzlerce blog yazarı içerisinde kaybolup gideceksin. Belki de zaman içerisinde bu kendi çalıp kendin oynama işi sıkmaya başlayacak ve yazmaktan vazgeçeceksin.

***

Fakat gördüğüm odur ki...Kuzular pek kalabalık burada. Kendi kendilerine yazıp kendisi okuyanlar, kendi çalıp kendi oynayanlar, yani benim gibi arkadaş pek çok. Sözünü ettiğim tartışmalara giren gruplardaki arkadaşların bizimle pek de alakaları yok, Milliyet Blog'da kimler varmış, kim ne yazmış, acaba ne düşünmüş bunu yazarken, güzel bir yazı yazmış acaba genel olarak nasıl yazılar yazarmış, daha önceki yazıları nasılmış, çok da umurlarında değiliz açıkçası...Onlar sadece kendi havalarındalar. Oysaki rastladığım çok güzel yazılar var burada, bu bazen bir bilgi aktarımı, bazen de bir duygu paylaşımı olabiliyor. Bakıyorum tıklanma sayısı da düşük, aldığı yorum ya hiç yok ya da en fazla iki-üç. Bana göre bu durum bir hayal kırıklığıdır o yazıyı yazan için. Onun da eminim ki yazılarını vitrine çıkarma sebebi benim söylediğim gibidir. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla geçenlerde durup dururken ortaya atlayıp "Ben markayım, Sivyus blogda markadır" dedi sevgili arkadaşımız, daha sonra koptu kızılca kıyamet. Biraz da iyi yaptı sanırım kendine göre. Aldığı yorumlardan bir tanesine yazdığı bir cevapta "Bir yazı yazdım, ben markayım dedim bak nasıl üşüştüler" gibi bir cevap vardı.Çünkü o yazıda kendi yorum rekorunu kırmıştı. Dedim ya reklamın iyisi kötüsü olmazmış...

Az ya da çok bilgi birikimiyle, istek birleşimi olan blog yazıları, bana göre ürün paylaşımıdır.Aktarımdır.


Ehh...Ne yapalım, okuyan da sağ olsun, okumayan da...Gösterilen ilgi ve incelik kadarıyla ve bundan aldığımız enerjiyle, şimdilik yazmaya devam.

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..