Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog II.Geleneksel:)) Ölüdeniz Buluşması

Milliyet Blog II.Geleneksel:)) Ölüdeniz Buluşması
 

“Yağmur yağıyor/ Seller akıyor/ Arap kızı camdan bakıyor” İzmir Mavilim, daha İzmir’e gelir gelmez neden böyle bir şarkı söyledi? “Az sonra!” dedikten sonra gelelim Ölüdeniz buluşmamıza.

Ben oradaki bütün arkadaşlarıma söyledim, bu gezinin, perde arkasını yazarım, ona göre dedim. Son derece dürüst davrandım ama onlar yine de ellerinden geleni artlarına koymadılar. Kendileri bilir. Her şeyi tek tek yazacağım:

Neden İzmir’den katılanlar aynı günde; cumartesi, ama üç araba ile gittiler? Ve ayrıca dördüncü araba ile cumartesi gecesi yola çıkıp, pazar sabahına doğru Ölüdeniz’e ulaşan çift kimdi ve neden gece yarısı yollardaydılar?

Az sonra!!!

İzmir grubu otele ulaştığında neden bir gün önce İstanbul’dan gelenlerle Ölüdeniz kıyısında buluştu? Gruba daha sonra kimler katıldı? Otele dönüldüğünde onları bekleyen iki bey kimdi?

Az sonra!!!

Her gece buluşulan yemekte neler yenildi, içildi ve konuşuldu? Yemek sonrası hangi aktiviteler yapıldı? İlk gece İngilizler tarafından yaratılan “müzikli mekân” krizi nasıl çözüldü ve sonrasında keyifle nasıl göbek atıldı? Çocuk yaştaki delikanlıya uyarak “fark var, fark var” diyerek hangi kadın şarkı söyledi? Yörenin meşhur türküsü; Şu Köyceğiz Yolları’nı ama ille de Çökertme’yi kim hakkını vererek:) oynadı? Yoksa yazar kendini kayırıyor mu?

Az sonra!!!

İkinci gün yapılan tekne turunda neden Fethiye koyları seçildi? Tur boyunca küçük gruplar halinde yapılan dedikodular, ay pardon “münazaralar” neydi? Kim blog dışından ama tekne içinden kendini bilmezin birine ağzının payını verdi? Güneş neden böyle parlak, neden bu kadar maviydi? Dönüş yolunda, bütün adalarda ki tur “On iki Adalar” turuydu, maviye bulanarak yüzülmesine rağmen nasıl büyük bir enerjiyle oynandı hatta geçen yıl aynı turda oyuna katılmayıp uzaktan seyreden, bu yıl ise oynayanların arasına karışan ama gözden kaçmayan kimdi?

Az sonra!!!

İkinci günün gecesine konuk olarak katılanlardan “Haydar Dümen” hastalarını nasıl tedavi etti? Diğer konuklar; “Evimizin manavı, Amerikan konsolosu, astrolog, “yogist”… “ müşterilerine nasıl hizmet sundu?

Üçüncü gün, Kaş yollarında, kim dolmuştaki beylere mavi boncuk, ay yanlış oldu şeker dağıtırken fark edilince, hanımlara da dağıtmak zorunda kaldı? Kaputaş’ın serin turkuvaz sularına ve bütün uyarılara rağmen “İşte maviye bulanmak budur!” dedirten neydi? Sonrasında Patara dalgasızlığına ulaşmadan önce verilen yemek molasında, peynirli ya da otlu gözleme yerine, özellikle beyler tarafından tercih edilen gözlemede neler vardı? Patara’dan yola çıkmadan önce, grup dolmuşa ulaşmışken, kıyıda, plaj çantasındaki kum taneciklerini özenle temizleyenler kimdi?

Az sonra!!!

Ama asıl, asıl haber; dönüş yolunda olanlar: “Erkek bacak güzeli” olarak kim seçildi? Bu yarışmadan, hak etmesine rağmen hangi bey ve neden ayrı tutuldu? Şortunun yağlanması, plaj çantasının yere devrilmesi gibi son derece önemli aksilikler kimin başına geldi? Hangi yan yana üç güzel kadın tartıştı ama ilginçtir bir yandan da güzel güzel şarkı söylemeye devam etti? Kimin sesi kısıldı ve bu yüzden işaretlerle şarkı söyledi ve konuştu ve buradan esinlenerek kim “İşitme Engelliler için Haber Bülteni”ni sundu? Ve, ve bu buluşmada bütün ciddiliğiyle, kendini aşarak “IV. Maymun’u” kim buldu? Bütün bu olanlara çanak tutan, dolmuşun arkasında oturan beşli kimlerdi?

Az, az, az sonra!!!

Gruba yeni katılanlar ya da gelemeyenler kimdi? Onlarca kilosuna (:39 kilo:) rağmen siyah giyinerek “sıfır beden” görünen, blogcu olmayan konuk kadın kimdi? Ve dört gün boyunca “itina ile ara bozma” çalışmalarını hiç ara vermeden sürdüren kimdi?

Bunların hepsi ama hepsi; AZ SONRA!!!

Not: Dürüst davrandım, “yazarım” dedim yazdım. Tehditler beni yıldıramaz! Yok efendim, yazarsam tesettürlü resmimi koyarlarmış! Koyun bakalım; hodri meydan! Her hangi bir tesettürlü resimle ilgim ve alakam yoktur. Bunlar tamamen, benim gerçekleri yazmamı engellemek için yapılan tehditlerdir. Buna rağmen gördüğünüz gibi, haber alma özgürlüğünüz engellenememiş ve olan biten her şey yazılmıştır.

Az sonraki not: Yazarın toplantı yerine gidiş gelişlerde bir vukuat olmamıştır; derli toplu ve ailecek gidilmiştir. Kendilerine yol boyunca, sarı sarı mimozalar (Biz onları katırtırnağı diye biliyorduk ama Narçiçeği ne derse o :) ve Akdeniz’in doğal bitki örtüsü, zeytin ağaçlarından:) oluşan makiler eşlik etmiştir.

Sevgiler, şu dört günlük dünyada birlikte geçirdiğimiz dört günden yansıyan mavilerle. Ve sevgiler, derin mavilere uğurladığımız o güzel insan, o güzel kadına; Türkan Saylan’a; saygılarımızla!

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..