Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '16

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog mensupları ve ironi.

Milliyet Blog mensupları ve ironi.
 

NO: 1

         2008 YILINA AİT EDİTÖRLER İÇİN yazdığım yazılarla, pek çok yorum gelmişti. (Aşağıda, iki bölüm halinde yayımlıyorum) O zamanlar ne demişlerdi?  Şimdikilerin zırvası bu yazılar karşısında pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Bu farkı göstermek için zahmetlere girdim bloglarda aranırken.

         Şimdi de, 2016 yılındaki  benzer yazılarıma da yorumlar yapılıyor. Erol Işık Beyle vaktiyle hem atıştık, üstüne de  karşılaştık,. Sonra da tanıştık, birbirimize sarıldık. O bir insan sarrafı. Hakkımdaki sözlerinden dolayı teşekkür ederim.

         Erol Bey, durumu kavramış. “İroni” yaptığımı söylüyor. Doğrudur. Gel de bizimkilere anlat.

         Bu malum kişileri, geldiğim ulusal basının kapısına, bekçi bile yapmazlar. Bulmuşlarsa blog kapısını, burayı densizlikleriyle “Habur Sınır Kapısına” çevirmesinler.

         Ne kadar bağrıyanık varsa, kızlı erkekli pirelerini dökmüşler ortaya.  Ortalığı kaşındırmak için tabi.

         Bunlar, hayali röportajı bile sahi zannettiler. Maksat başka.  Hem üzümü, hem de bağcısını üst üste koyup dövmek. Ana konu bu.

         Yazılarım, tebessüm edebilenler için yazılmıştır ve  yazılmağa devam edecektir. Tebessümü beceremeyenler, kervana katılmasın lütfen. (

 

         PORTAKAL ÇİÇEĞİ VE FISILTI: Şeker tadında bir eleştiri olmuş blog yazınız. Eminim yazarken çok eğlendiniz, güvenli yazar ve ya olmayan yazar ne kadar tutarlı anlamış değilim. Editörlerin yoğun blog akışında biz blogerler kadar yazıdan etkilendiklerini sanmıyorum ve hatta çoğu yazının hiç edit edilmediğini bile düşünüyorum. hepimize kolay gelsin. BEN BURALARDAYIM…

         CEVAP :''Şeker tadında bir eleştiri!'' Kabul... Siz de diğerleri gibi konuya 'Yüzeysel'' dokunmuşsunuz.' İşte bu olmadı!. ''Editörlerin, bu hengameden etkilendiklerini sanmıyorum!'' deyişiniz de harika bir bakıma. Yine sıfır,elde var sıfır. Beni bu bloglarda anlayan yok! ÜÇ 'Şık' var. Beni ya anlayan, ya da anlamayan veya anlamak istemeyen var. Herkesin kategorisi ayrı. Sizi tenzih ederim.Yanlış anlaşılmasın sakın. Şimdi ben, ortaya konuşuyorum: İnsanlar klase edilemezler. Bunu anlatmak istiyorum. Anlamamazlığa geliyor arkadaşlar. Çünkü,işlerine gelmiyor.Hele hele hiç de anlamayanlar, maalesef çoğunlukta. Saygılar size. Yine de teşekkür ederim.

         DERİN MAVİ: Magazin (dedikodu) kısmıyla uğraşmak daha zor. Yazı yazdığım bu sayfalarda geldiğim noktada düşündüğüm tek şey; belli bir duruşu; "Atatürkçü ve laik" sergileyerek, "yazıp geçmek". Civciv mi yumurtadan çıkar, yumurta mı civcivden çıkar diye düşünmeden; yazıp geçmek. İlk başta yazıp da yanıtını vermediğim şeyi yazayım; evet editörüm hakkında bir fikrim var, her ne kadar görmesek te, bizim gibi; "insan" o da. Ve olasılıkla, ülkemizde her çalışan gibi, emeklerinin karşılığını yeterince almadan çalışıyorlar. Herkese belli bir mesafede durmak hiç de kolay olmasa gerek ama zoru başarıyorlar diye düşünüyorum. Bu yüzden değerli büyüğüm, değerli basın büyüğüm; emeğinize sağlık.:) Sevgiler, maviyle. (Not; yazılarımı okuyorsunuz ve biliyorsunuz ki, yukarıdaki satırları yazma nedenim sadece kendi fikrim; bir ayrıcalığım yok)

         CEVAP:  Bir ayrıcalığım yok diyor ve Editörlerimizin de bizim gibi insanlar olduğunu söylüyorsunuz. Biz de öyle düşünüyoruz tabi. Esas demek istediğim, editörler için yazdığım bu yazıyı görüp de fikrini söylemeyenlere kurgınım. Hele üstelik ''Özgünlükleri'' hararetle savundukları haldu bu suskunluklarını yadırgadım. Uslu çocuk olmak da,sakıncalı piyade olmak arasında bir fark yok demeğe getiriyorlar öyle anlaşılıyor. Bu yazı ile bizdeki zihniyeti de bu vesile ile öğrenmiş oldum. Herkesin bir yoğurt yiiyişi vardır deyip,konuyu kapattım zaten. Teşekkür ederim değindiğiniz için.  Saygıyle

         İSMET SÖZÜBİR. Blogların en kaliteli polemiği. Ancak ortada faili yok gibi bir şey. Var, fakat ortada gözükmüyor.'Güvenirlilik meselesi '' incelenmiş bu blogda.Zannediyorum İdare, kendi içinde bir emniyet sübobu olsun diye bir mekanizma geliştirmiş. Bu arada Uğur Mumcunun 'Sakıncalı piyade' kitabı da bol bol reklamı edilmiş. Bloglarda çoğunluk cici çocuk galiba ki, ses seda çıkmamış ve buraya yansımamış. Demokratik platformlarda olur böyle vakalar. Ama, uzaktan manzara seyretmek de pek olası değil bunca açık açık yazılanlara karşı. Bir kısım bloggerlerimiz elini taşın altına koymuyorlar. Koysunlar. Onların da bir diyeceği olmalı, herkese saygılar sunarım.

         CEVAP . Evet bahsettiğiniz gibi bir emniyet subobu ile sınırlı. Burada kaide bu oluyor.'İstersen' kabilinden. Siz de bizim duygularımızı yansıtmışsınız. Bloğu sonuna kadar iyi okuduğunuz belli.Onların da diyeceği olmalı diye Bloggerlerimizi işaret ediyorsunuz. Diyeceği olanlar dedi. Bir avuç. Ya diğerleri diyoruz. Onların mazereti var.Onlar bizim yazımıza iştirak edip yorum yazamazlar.Yazarlar yazmasına, ama,havada asılı kalırlar.Böylelerine ''Asılma depoya gider!'' derdik eskiden İstanbuldaki tramvaylara bakıp bakıp. Niye yorum yazmıyorları,''Yorum sayım artsın' diye söylemedim. Aman ha! Yanlış anlaşılmasın. Yakında da: ''Teşekkürle , saygıyle ve özürle yorumlara ve mesajlara kapalıyım'' diyebilirim. Bu saatten sonra da kimsenin diyecekleri de beni ilgilendirmiyor artık. Saygılarla

(Yazımın Devamıdır) İyi mi değil mi bu durum diye vicdan muhasebesinden geçirmemişler. O kesim suskun. Ben bilirim, dakika farkıyla aynı gün yazıları yayına konan bloggerler var.Onlardan ses seda yok! Neden yok? Acaba neden yok? İyi kötü bir fikirleri olamaz mıydı. ''Cici çocuklukları'' zedelenir miydi? Bu farklılık, onlara onur mu veriyor? Diğerleri onursuz mu? Az veya çok. Yazar, işte bu hususa bozuluyor. Ben bir gözlemciyim sizler gibi. Ama göze bariz çarpan hususları görmemezlikten gelebilirdim..Yapamadım, ki kaç gündür bekliyorum bir babayiğit çıksa da, bu güzelim Milliyetin internet blog sayfalarında, boy göstererek: '' Bizim kaderimiz böyle n'apalım?!' demelerini beklerdim bu yazarın yazdıklarına ilaveten. Blog İdaresini demokratlığından dolayı kutluyorum. Elimden bir şey gelmez. Bkoggerleri saygıyle selamlıyorum.

          MURAT GÖZÜPEK: Cesurca yazılmış bir yazı. Lirik ve manidar.İdareyi sorguluyor Sevgili Cellek. Bu bloğu uzun zamandır takip ederim. Böylesi net ve akılcı,yapıcı sevecen ve demokratik bir yazı kaleme alımmamıştır. Bu, ilk ve son olacaktır. Neden? O kadar araştırdım BLOG sütunlarını, hepsi de değinmiyor buradaki gibi. Ana teması,' 'Editörler neden bu kadar suskun.Neden mesafeli,neden sır vermiyor.Neden geçimli geçimsiz yazar diye ayrımlar oluyor? Yani güvenirlilik meselesine değiniliyor. O kadar ince mizahi değinmiş ki bunları yazan, tebessüm ettiriyor. Açıkcası acıtmıyor. Şimdi bu yazıyı niye yazıyorum sayın Cellek'e. Söyliyeyim. Bu kadar yorumların içinde bu bahsettiği aksaklıklara çare bulunur elbet bir gün diyen bir kişi bile çıkmamış.Blogcular, yazıları yüzeysel okumuş. Anlamamış veya anlamamazlığa geliyor israrla.Anlasalardı, .Karşılaştıracaktı kendileriyle..''Ben uslu çocuk,ben önüne dökmeyen çocuk, ben hemen uyuyacağım diyen çocuk mertebesindeyim.'' İyi mi değil mi bu durum diye vicdan muhasebe

         CEVAP :  Bravo.Tanımınız doğru. Bloglar yüzeysel okunuyor.Yorumları da yüzeysel oluyor tabi. Gün gelecek, güvenirlilik meselesi masaya konup,irdelenecek. Top şimdi MB. İdaremizde.Blogdaki arkadaşlar,bu topun kendilerine atılmasını istemiyorlar. Aman top bana gelmesin!. Aman top bana değmesin!...Aman top durduğu yerde dursun! havası ve beklentisi içindeler. Ne kargalı ağaç, ne civcivli tavuk olmak istiyorlar ne de bir şey. Aman diyorlar,'Ortada bir aşım var, bir de kavgasız başım' deyip,gemilerini olduğunca yürütüyorlar işte. N'aparsınız...Çoğunluğumuz,ellerimizi,taşın altına sokmalıyız. Sokamayınca da, bahsettiğim konularda böylecene sus-pus olmak düşüyor işte. Kimbilir? İnsanları irdeleyemezsin fazla. Ne iseler,o'durlar yani. Belki de onlar, uslu çocuk olmaktan memnundurlar?! Öğündüklerine göre! Kimbilir?! İlginize teşekkür ederim. Ben bu mevzuyu kapattım diyordum, ikinci devam yazınız gelmiş. Çok teşekkür ederim. Sizi yakınen tanımak da isterim.Saygı ile

         ZEYNEP GÜLAY:  Güzel bir yazıydı...Zevkle okudum..da... Güvenilir yazarlarla, sakıncalı piyadelerle ilgili sözlerini pek göremedim...Selamlar sevgiler..

         CEVAP :  Bilhassa sizden, bu kadar bir yazı ha?! Piyade ile iyi çocuklar yok diyorsunuz yazı içinde. Bir daha okuyun.Atlayarak mı okudunuz? İlk paragraftan başladık, sonuna kadar devam ettik. Siz gene iyi. Suskun kalanlar da var. Herekes kendini bilir ve biliyor. Ve de bilecektir de. Bizler daima kuyruğumuzu dik tutacağız. Onun için size şaşırdım.Şaşkınım. Yazıyı sathi okumuşsunuz. Ana tema,eksik bulduğunuz kısımlardı işte.Ben, diğerlerinden, hissiyatlarını öğrenmek isterdidm esas. Olur olmaz bloglara yorum yağdıranlardır sözüm. İncir çekirdeğinin,pirinç tanesinin üzerine yazı yazanlaradır sözüm. Onlar kendilerini biliyorlar. Bu sayfaya yorumla hitabedenleri tetkil ediniz. Onların dışında dahaları da vardı. Neredeler?.Söyleyecek sözleri yok. Yazıyı görmemiş olabilirler.Ama, gidişatları bu! Böylelerine bişzler hiç bir söz geçiremeyiz.''Hayırlı kuzu kuzucuklarımız' diyebiliriz.  Onlar usludurlar.mamalarını üstlerine dökmezler. Yat deyince, mışıl mışıl uyurlar ablası. Onlarla biz fink atamayız. Sır onlar sır! Saygı ile

         ŞERİF SONER  .Editörlerin yerinde olmak istemezdim. MB ailesinde o kadar kaliteli ve usta kalemler var ki, (sizin yazınız gibi) akıl dolu yazılar, akıl dolu öneriler...Uğraşmak zor. Onlar ne yapsın. Aslında bunların hepsi buradaki seviyeyi daha da yukarılara çekiyor. Bu kadar değişik insanların bu kadar çok yazısını okumak, hayatlarına renk katıyor diye düşünüyorum.Tabi madalyonun öbür tarafı da var.

         CEVAP :  Güzel değinmişsiniz.Bir de madalyonun öteki yüzü. Biz bu yazımızda bu tarafına parmak basmak istemiştik. Editörlerden evvel arkadaşlarımızın anlamasını beklerdim. İçlerinde tuttukları bir nefes vardı.(Ki öyle söylüyorlar, okuyunuz değer yorumları) O nefesi ilk ben aldım harbiden.Kimseden çıt yok. Acaba diyorum.''Cici'' çocukluklarını bozmak istemedikleri için mi? Editörlere gelince. Ayda bir ''Editörler dünyası' diyerek bir söyleşi veya gözlemler adı altında iyiye,güzele sevk edici yorumlar yayımlanamaz mı? Editörlerle de yazışırdık.Yakınen tanırdık. Kusurlarımızı öğrenir, öneriler alırdık.Onları ketum biliyoruz. Halbuki değillermiş.Pirmete söyledi. Selam ve sevgilerle  ( Devamı 2 de)

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..