Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog'ta tefrika öykü olur mu?

Milliyet Blog'ta tefrika öykü olur mu?
 

Önce “öyküyü” ele alalım… Üç türlü sakıncası var: Birincisi “Edebi”…İkincisi, telif yasalarıyla ilgili olarak “Hukuki”… Üçüncüsü ise Milliyet Blog yayın politikasıyla ilgili “İdari” sakıncalar.

Öncelikle belirteyim ki Milliyet Blog’ta “öykü” kısıtlaması yok! Sıkıntı, sitenin yapısıyla pek uyuşmayan “uzun öykülerin”, “Tefrika” halinde ( 1.Bölüm, 2. Bölüm vb.) yayınlanmak istenmesinden kaynaklanıyor. Bol diyaloglu ve tasvirli öykülerin (Longstory) bölümler halinde okura sunulması pek cazip değil kanımca.

Televizyonun olmadığı, “arkası yarınları” merakla beklediğimiz radyo dönemlerinde gazetelerimiz ister istemez birkaç “roman” ve “öykü” tefrikası yayımlıyorlardı. Dikkat ederseniz günümüz gazeteleri artık tefrika eserlere pek yer vermiyorlar. Bu güzel sitemizden bir örnek vermek gerekirse, mizahi yazılarını beğeniyle okuduğumuz sevgili Gülname Kurtgöz Hanım’ı (Vakayinüvis) ele alabiliriz (Nazımız geçtiği için tabii).

Kaybolan geyikler…


Sevgili Vakayinüvis “Kaybolan geyikler” adlı mizah öyküsünün son bölümünü yazarken çok şirin bir giriş yapmış ama “tefrika” dan kaynaklanan sıkıntıları da dile getirmiş:

Özet: Özet mözet yok kardeşim. Biz burada kafa patlatıyoruz. Siz hikâyenin başını okumaya üşeniyorsunuz. Ne o? Özetle… Bi zahmet üç blog öncesini okuyun gelin. Olmaz ki canım!


Gördüğünüz gibi sevgili Gülname de şikâyetçi bu durumdan. Dikkat ederseniz profesyonel köşe yazarları bile ele aldıkları konuyu tek bir güne sığdırmaya çalışıyorlar. Birinci, ikinci, üçüncü bölüm diye ele alınan konular kopukluk yaratıyor okurun kafasında. İlgiyi azaltıyor. Kısaca toparlarsak:

Öykü yazılmalı… Ne anlatılmak isteniyorsa bir veya bir buçuk sayfada anlatılmalı ve öykü “Tefrika “halinde uzayıp ikinci güne sarkmamalı. Sevgili Ali Gülcü’nün “Kırlangıç balığının vefası” yazısını örnek gösterebilirim bu konuda. Uzun öykülerin yeri kabul edersiniz ki MB sayfaları değil, kitaptır bence. Bu konu sadece MB idaresini değil, sevgili MB üyelerini de ilgilendiriyor. ”Edebi” açıdan tabii…

Olayın bir de telif haklarından kaynaklanan “Hukuki” yönü var ve bu önemli konu kimi MB üyelerince yeterince algılanabilmiş değil. Gözlerine kestirdikleri bir yazıyı veya öyküyü hiçbir kaynak belirtmeden “Kes, kopyala, yapıştır” usulü sahiplenmenin ne tür “Hukuki” sakıncaları ve yaptırımları olduğunun farkında değiller.

Kısaca belirtmek gerekirse… Olası bir ihlalde dava “Milliyet İnternet Hizmetleri A.Ş’ne” karşı açılır, bu kesin! Açılır ama Milliyet İnternet Hizmetleri’nin üçüncü kişilere ödemek zorunda kalabileceği her türlü tazminat ve/ veya adli/idari para cezaları da “Kes, kopyala, yapıştırıcılardan” rücu edilir. Yani efendim bir dava da MB tarafından açılır… Bu tür üyelere… Ondan sonrasını da sormayın gitsin artık!

Konu kapsamlı ve geniş. Yazının fazla uzayarak kafaları daha da karıştırmaması için şimdilik kısa kesiyoruz. Bu soruna elbette bir çözüm bulunacaktır. Hem MB’ un değerli üyelerine, hem de MB idaresine büyük görevler düşüyor. Artan üye sayısı ile birlikte ortaya bir “denetim” sorunu çıktığı aşikâr.

Naçizane fikrim, yeniden ele alınmalı bu güzel site. Yani düzenlemelere gidilmeli. Öncelikle de ana sayfada “Editörden uyarılar” diye bir bölüm açılmalı. Uyarılar da kişilere yönelik değil, tüm üyelere yönelik yapılmalı.

Selamlar, saygılar efendim.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..