Milliyet Blog'un delisi kim ya da kimler?

Milliyet Blog köşelerinde birbirinden farklı pek çok yarışma yapıldı. Güzeldi hepsi de. Renk kattı sayfalara. Heyecan getirdi. Yorumlar doldu, taştı. Bloglara hareket geldi. Akıl akıldan üstün tabi. Düşündükçe ne yarışmalar daha düzenlenecek belki de.

Ben öyle uzun uzadıya düşünmedim. Bu sabah bir anda geldi aklıma. Yazayım mı yazmayayım mı diye düşündüm durdum. Niye mi? Yanlış anlaşılmasından ürktüm biraz diyelim ama bir hoşluk olması adına sonunda kendimi tutamadım ve yazmaya karar verdim. Yok, yok bir yarışma değil. Zaten üstesinden de gelemem. O kadar vaktim yok ne yazık ki. Ben, sadece yorumlarda yazışalım ve bir kişi seçelim istedim. Kimi, niye mi seçeceğiz? Sıkı durun açıklıyorum.

Hani delileri vardır mahallelerin, köylerin.

Deli dediysem bildiğiniz anlamda olan deliden kastetmiyorum.

Hiç kimseden korkmadan bildiğini söyleyen.

Sıra dışı.

Deli dolu.

Sert ama yufka gibi bir yüreğe sahip.

Standartlara uymayan.

Zaman zaman kendisinin içinde yaşadığımız dünyaya uyum sağlamadığı için uzaydan geldiğini düşünen.

Herkesin yaşanacak tek bir hayatı olduğu felsefesinden yola çıkarak hayatı bildiği gibi yaşayan dedikodulara kulak tıkayan.

Milliyet Bloğun maskotu.

Yerine göre bilge, yerine göre saf ayaklarına yatan.

Üç maymunu oynayan, kör, sağır, dilsiz olan ama her şeyden de haberi olan.

Sempatikliğiyle göz dolduran, çok sevimli, zararsız.

……..

Peki, bizim Milliyet bloğun delisi kim ya da kimler? Nereden çıktı bu sabah sabah diyebilirsiniz. Valla ben de bilmiyorum. Ama akıp giden gündelik yaşamda hele hele içinde yaşadığımız şartlarda delirmemek mümkün mü? Hani bir şarkı vardı Fatih Erkoç’un seslendirdiği “ Oynatmaya az kaldı doktorum nerde?”

Belki de deli rolü yapmak gerekli olup biten karşısında istediğiniz şekilde pervasız davranabilmek için. “Delidir ne yapsa yeridir.” Hoş görüsünün ardına sığınarak.

Hadi bloğdaşlar… Adaylarınızı sıralayın. Kendinizi de aday gösterebilirsiniz? Ama mutlaka neden o kişinin Milliyet Bloğun delisi olması gerektiğini de yazmanız gerekiyor.

Umarım gündelik debdebenin içinden biraz olsun sıyrılır, işi deliliğe vurur da eğleniriz sanal ortamda da olsa.