Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Milliyet Blog ve İleri Demokrasinin Basın Özgürlüğü

Milliyet Blog ve İleri Demokrasinin Basın Özgürlüğü
 

“Türkiye'de basın özgürlüğünün durumu ülkenin saygınlığı üzerinde bir lekedir.”

Marc Pierini: AB eski Türkiye Delegasyonu Başkanı

 

Türkiye dünyada hızla saygınlığını yitirmektedir. Baskıcı ve zor bir dönemden geçtiğimiz ortada. Türk ordusunun subayları, gazeteciler, aydınlar ve bilim insanları rasgele tutuklanıyor, medya ve basında görünmez ağır bir sansür var. Hükümeti eleştiren, yandaş (!) olmayan  yazar, gazete ve dergilere güdümlü yargı yoluyla ağır para cezaları veriliyor veya üzerlerine vergi memurları ve denetçiler salınarak ağır para cezaları uygulanıyor.

Çünkü ileri demokrasi eleştiriyi hakaret ve saldırı olarak algılıyor ve hoş göremiyor.  İşte ileri demokrasinin özgürlük anlayışı bu. Bu durumda medya ve basın nasıl eleştiride bulunabilir?

“Gazetecileri Koruma Komitesi” (CPJ) nin 2012 raporunda belirtildiği  gibi Türkiye halen tutuklu 49 basın mensubu ile dünya birincisidir. Bu tehlikeli gidişatın sonu nereye kadar sürecektir?

Benzer dönemler ve medya-iktidar çıkar ilişkileri II Abdülhamit döneminde, İstanbul’un işgalinde, Nazi işgali altındaki Fransa’da ve sıkı yönetim zamanlarında da yaşandı. Bugün Abdülhamit hayatta değil, ne İstanbul, ne de Fransa işgal altında.

Bundan 50 sene sonra şu an ki iktidar sahiplerinden kimsecikler de hayatta olmayacak, belki de AKP diye bir partinin esamesi bile okunmayacak.  Pamukova’da sekiz taklak atan postmodern “hızlandırılmış tren” fiyaskosu  gibi bu postmodern “ileri demokrasi”  balonu da Türkiye tarihinde karanlık bir dönem olarak utanç ve acıyla anımsanacak.

Doğru dürüst üretim yapmadan, devlet kurumlarını ona buna satarak ülkeyi finanse etme bir kalkınma modeli değil, ekonomik bir yıkılma modelidir. Deniz bittiğinde ya da tuz koktuğundan bunun ceremesini paralarını İsviçre bankalarına istif edenler değil yine Türk halkı çekecektir. Ekonomik göstergelere kimse aldanmasın.  Açık pazara dönmüş ve hiçbir şey üretmeyen Osmanlı’nın son dönemlerinde de her türlü mal bol bol piyasada vardı.

İmdi, bir an için büyük bir mucizenin olduğunu  basın ve medyanın büyük bir bölümünün iktidarı eleştirdiğini varsayalım. Ne olur o zaman? Tüm basını kapatmak mümkün olur mu? 70 milyonun büyük çoğunluğu “AKP politikalarına hayır !” diye haykırsa bu kitlenin karşısında kim durabilir? 

Demek ki, korkunun ecele faydası yok. Baskı, zorbalık, tehdit ve gözdağı ile iktidarda kalmaya çalışanların sonunun ne olduğunu tarihe bakarsanız görmek mümkündür.

"Türkiye ne tür bir devlet ve toplum olmak istiyor? Hangi ülkelerle aynı ligde bulunmak istiyor?" diye bu tehlikeli gidişatı sorgulayan Marc Pierini 16 Ocak 2013te  Carnegie Europe için yayınladığı  “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı raporunda holdinglerin medya sahibi olmasına dikkat çekerek ekonomik çıkarların medyanın kararlarını olumsuz etkilediğini, bundan dolayı editörler ile gazetecilerin bağımsız ve eleştirel haber sağlama yeteneklerinin azaldığına vurgu yapıyor.  

Basın ve medya halkın sesidir. İktidarın propaganda aracı aygıtına dönüşürse halkın sesi kısılır.  Milliyet Blog yönetimine çağrıda bulunuyorum: Bu gidişata direnin, korkmayı ve yılmayın. İktidarlar gider, basın kalır ve tabi halk da…

 

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..