Milliyet Blogun çok bilmişleri

Blog kültürü güzel; günce olarak düşünüldüğünde.

Ancak bazen bunun da cılkını çıkarıyoruz gibi geliyor bana. Hatta beni televizyonlardan soğutan tiplere burada da rastlar oldum. Yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini gerçekten merak ettiğim birileri günde onlarca blog yazabiliyorlar mesela. İlk bakışta zor bir işmiş gibi gelebilir. Biraz dikkatle aslında işin görüldüğü kadar zor olmadığı anlaşılır.

Zira eğer bir blog fabrikası olmak istiyorsanız ihtiyacınız olan bir kaç şey var. Bunlar bir klavye, on parmak yazabilme becerisi, ve ağzınıza geleni söyleyebilecek cesareti veren bir hissiyat. Düşünmek yok, empati yok, derinlemesine muhakeme yok. Sadece yazmak var; parmağına gelen her şeyi hiçbir süzgeçten geçirmeden yazmak.

Tabi çok renklilik adına hoş. Ama beni asıl sinirlendiren ara sıra böyle bloglara rastlayıp ta okuyunca vaktimin farketmeden zayi olup gitmesi.

Elden bir şey gelmez. Ne de olsa demokratik ve dışa dönük bir toplum olma yönünde hızla ilerliyoruz. Tabii bunun bazı bedelleri de olmalı.

"Klavyesi olan yazıyor." diyesi geliyor insanın bazen...

Herşeye rağmen yazmak ta güzel okumakta Milliyet Blog'a bize verdiği bu fırsattan dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.

Esenlikler...