Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '11

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blok ve Basın-Yayın Etiği III. Bölüm

Sunumun henüz yayınlanmayan bölümlerinde nelerin yazıldığı veya yazılmadığına bakılmaksızın, bir bardak suda fırtınalar koparıldı. Gösterilen tepkilerde demedik söz, ima yollu da olsa küçük düşürücü gayretleri sürdürmeye devam ettiler. Bir metin bütünselliği içinde ele alınmadığı sürece, sağlıklı yorumu da yapılamaz. Tutarlı kaynak ve bilgiye dayalı karşıt görüş ortaya koyan, iddia, tez ve fikirleri anlayışla karşılar, saygı duyarız. Bilimsel hoşgörü ve Basın-Yayın etiği de böyle davranmamızı gerektirir. Halkı aydınlatma ve bilgilendirme görevi yapan basın mensupları da birer bilim insanı konumundadır. Bu bağlamda MB yazarı arkadaşlardan hoşgörü beklentisi içinde olmamız çok doğaldı. Kaldı ki, kısa zaman aralığında yapılan sunum, konuyu ayrıntılı biçimde ele almamızı engellemişti. Fırsatı ganimet sanan bazı arkadaşlar, geçmişteki bir yorumunda iddia ettiği görüşleri kabul etmediğim için, intikam hırsıyla hemen harekete geçtiler. Sonuçta bir komple ile karşı karşıya olduğumuz anlaşıldı. 

Bilinmesi gereken bazı gerçekleri ortaya koyduktan sonra, sunumumuza kaldığımız yerden devam edecek olursak; “Gazetecinin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün; meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelidir. Meslek ilkeleri gazetecinin ve basın - yayın organlarının özdenetimini öngörür ve değerlendirme mercii öncelikle vicdanlardır.”(1) ifadesi, bize gazetecinin hak ve sorumluluğunun sınırlarını belirlemektedir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ana sayfasında yer alan metinde bu şekilde tanımlanmıştır. Bu ifadeden gazetecinin sorumluluğunun, yapacağı vicdan muhasebesi olduğu anlaşılmaktadır. 

Basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarından biridir. Kişilerin bu temel hakkının yasalarla güvence altına alınması, demokratik hukuk devletinin bir gereği olup, boşuna değildir. Vatandaşların sahip olduğu bilgi edinme ve haber alma hürriyeti, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri haklarının kullanılması özel durumlarda yasalarla sınırlandırılmıştır. Bütün bu temel insan hakların kullanılması, yine yasalarla güvence altına alınan, basın- yayın ve ifade özgürlüğünün kullanılmasına bağlıdır. Basın ve yayın hakkı olmazsa özgür düşünce ifade edilemez, eleştiri yapılamaz, doğru bilgi alınamaz. Demek oluyor ki, gazetecilik mesleği aynı zamanda halka sağlıklı ve doğru bilgi vererek halkı aydınlatan, halkın sesi olmak gibi bir kamu görevidir. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ana sayfasında yer alan tanıma göre gazeteci ise, “Düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlara gazeteci deniyor.”(2)  

Yukarıdaki tanımda biz MB yazarlarını gazetecilerden ayıran tek fark, asıl işimizin ve geçim kaynağımızın gazetecilik olmamasıdır. Bugünkü işimizi para karşılığında yapmış olsaydık, o zaman gazeteci olacaktık. Bu tariften yola çıkarak, böylece kendi öz eleştirimizi de yapmış oluyoruz. Ancak gazeteci olmayışımız, bizleri gazeteci sorumluluğundan ve gazeteci etik anlayışından kurtarmaz. Bizler de yazdığımız yazıların vicdani sorumluluğunu ve etik sorumluluğunu duymak zorundayız. 

Gazetecinin sorumluluğunu insan ve yurttaş hakkı bağlamında değerlendirecek olursak: 

Gazeteci, basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele etmeli, halkı da bu yönde bilgilendirmelidir. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, diğer tüm sorumluluklardan önce gelir. Gazeteci farklı kanallardan ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve hedef kitlesiyle paylaşır. Bir gazetecinin özgürlüğünün hudutlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler. 

Gazeteciler Cemiyeti’nin ana sayfasındaki sözleşmeden yaptığımız alıntıda, gazetecinin hakları şöyle sıralanmıştır: 

1. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Gazetecinin karşısına çıkarılacak gizlilik ve sır gibi engeller kamusal işlerde yasaya, özel işlerde açık ve ikna edici gerekçelere sahip olmalıdır.

2. Gazeteci, çalıştığı basın ve yayın organının kendisiyle yaptığı sözleşmede de kaydedilmiş olması gereken temel çizgisini dikkate alır. O temel çizgi dışındaki ve onunla çelişen veya orada açıkça belirtilmemiş olan tüm telkin, öneri, istek ve talimatları reddetme hakkına sahiptir.

3. Gazeteci, inanmadığı bir görüşü savunmaya veya meslek ilkelerine aykırı bir iş yapmaya zorlanamaz.

4. Gazeteciler, özellikle de yazı işleri çalışanları, basın - yayın işletmesinin işleyişini belirleyen, etkileyen önemli kararlardan haberdar edilmeli ve gereğinde kararların alınmasına katılmalıdır.

5. İşlevi ve sorumlulukları ışığında, gazeteciler örgütlenme hakkının yanı sıra görevinin maddi ve manevi güvencesini sağlayan kişisel sözleşme yapma hakkına sahiptir. Gazeteci ekonomik bağımsızlığını garanti eden toplumsal rolüne ve emeği ile yeteneğine uygun bir ücret almalıdır.

6. Gazeteci, kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını açıklamaya ve tanıklık yapmaya zorlanamaz. Kaynağa izin verdiği takdirde gizlilik ortadan kalkabilir. Kaynağı tarafından açıkça yanıltıldığı durumlarda gazeteci kaynağını açıklayabilir.”(3) 

devam edecek... 

İstanbul, 29 Mayıs 2011 Pazar 

Yararlanılan kaynaklar: 

1, 2, 3)http://www.tgc.org.tr/bildirge.html 

4)http://www.medyaetikkonseyi.com/Detaylar.aspx?Soru=GazeteciMeslekilkeleri 

 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..