Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '07

 
Kategori
Anılar
 

Milliyet günlükte görünmek ve kaybolmak

Milliyet günlükte görünmek ve kaybolmak
 

Telefonum bozulduğunda yazamadım; yazan arkadaşlarımın yazılarını da okuma şansımdan yoksun kaldım. Şimdi de bilgisayar bozuldu; yapıldı, aynı gün tekrar bozuldu. Şimdi dünden beri çalışıyor, bakalım tekrar bozulacak mı yoksa bir süre bozulmadan kalacak mı?..

Sevgili Fulya yazmış ''Hoşsada ile sizi konuştuk, yoksunuz, neredesiniz?..'' diye soruyor; selam ve sevgilerini yolluyor.

Yokolduk iki zamandır; gözükemedik Milliyet günlükte... Bir görünmek, bir kaybolmak gibi... Milliyet günlükte düzenli görünme şansım galiba ki olmayacak... Bunun en önemli nedeni kendi hayatımdaki zorluklar. Annelerinde kalan çocuklarım bana daha sık gelmeye başladılar. Uyandıkları saatten, yatma saatine kadar bilgisayara akraba oluyorlar. Arada bir kavgayla karışık da olsa durum böyle. Anne-babadan ayrı çocuklara ben, ayrılık çocukları diyorum. O kadar zor ki bu durumdaki çocukların hayatla dansları. Kaldıkları evden geldiklerinde kırılmasınlar istiyorsunuz; o süre hayatlarındaki en mutlu zaman dilimi olsun istiyorsunuz; evet istiyorsunuz ama nafile; olmuyor istemekle olmuyor. Anne, baba, çocuk ve sevgi toplamlı mutluluk olmayınca; ayrılık oluyor, ayrılıkta da ailenin her bireyi payına düşen çileyi çekiyor. ''Ayrılık Çocukları'' adlı bir kitaba dönüştüreceğim için, yaşadıklarımı burada yazmayı düşünmedim. Birkaç satır yazdım; Milliyet günlük artık kocaman ve candan bir aile ya!..

Yazsaydım ne yazacaktım?.. Hani bizim on yedi aylık bir bebeğimiz vardı. N.N.B. bebek... Bu talihsiz (şimdi talihli) bebeği bir komutan evlatlık aldı. Bu konuda bir yazı yazacaktım ve son cümlem şöyle olacaktı; ''O komutan yalnızca bebek N.N.B.'nin babası değil, hepimizin babası artık.'' Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları yüksek şahsiyetli insanlardan oluşan bir ordunun adıdır. 23 Şubat 2007 tarihli Sabah gazetesi bu haberi sürmanşetten verdi, iyi de etti. Türkiye, kötülerin ve kötülüğün ülkesi değil! Ancak bir gerçek var ki, iyilerin kendini bir an önce toparlaması gerekiyor.

Aklımın neredeyse tamamı Irak'ta, Kerkük'te. Iraklı üç kadını, Irak'ın Halime Kaptanlarını yazacaktım. Bu üç kadın; Vassan Talib, Zeynep Fadhil ve Lika Ömer Muhammed. Iraklı bu üç kadın egemenliğini yitirmiş haldeki Irak'ta direniş suçu işledikleri gerekçesiyle idama mahkum edildi. Dünya seferber oldu, bu üç kadını idamdan kurtarmaya çalışıyor. Avukatları olmayan bu üç kadına dış dünyanın baskısı sonucu üst mahkemeye (!) itirazda bulunma hakkı verildi. Ancak umudumuzu korumakla birlikte, Irak'ın durumunu gözönüne aldığımızda iyimser olamıyoruz. Lika Ömer Muhammed'in cezaevindeyken dünyaya getirdiği bebeği şimdi bir yaşında. Vassan Talib ise üç yaşındaki çocuğu ile birlikte cezaevindedir. Uygar dünyanın sözde uygar anneleri nerelerdesiniz?!.. Irak'ta olanlara ses çıkarmıyorsunuz; küresel ısınmaya karşı ne yapacaksınız?.. Dünya toptan yaşanabilir bir hal almadan kim ne kadar huzurlu olabilir ki?.. Varsın uzasın insan ömrü dünyanın bir yerlerinde; ne fayda sağlayacak ki bu uzayan ömürler, bırakalım savaşları artık doğanın cömertliği kalmadı. İnsanların namertliği ne mertlik bıraktı; ne de cömertlik...

Son dönemde Vatan'da yazan Mehmet Tezkan'ı daha dikkatli okumaya başladım; bugünkü yazısını da... Doğru yaşayan, doğru olan, doğru söyleyip doğru yazan insanları çok ama oldukça çok severim. Bugünkü yazısında Tezkan; ''... Örneğin diyorsunuz ki.. İstanbul'da ihaleyi alan bazı firmalar, neredeyse yarı fiyatına yapacağı işin tamamını taşerona devrediyor.. Soruyorsunuz: Ne oluyor? Aradaki fark birilerinin cebine mi gidiyor? Gidiyor mu, gitmiyor mu? Şöyle bakıyorlar: Bu tür sorular maksatlı..''

''...Diyorsunuz ki İstanbul yaşanmaz kent oldu.. Hırsızlık, kapkaç, gasp aldı yürüdü. İnsanlar sokakta ellerini kollarını sallayarak yürüyemez hale geldi.. Cevap veriyorlar: Bu tür yayınlar maksatlı. Abartılı. İstanbul'da asayiş berkemal. Herekesin gözü önünde oluyor. Kiminle konuşsanız bundan dertli.. Herkes isyan ediyor.. Yine yanıt, bu sözler ''Maksatlı..''

Ben be diyorum ki; en iyisi hepimiz bir an önce toparlanalım; ''maksatlı'' olalım. Türk milletinin iyileri o kadar çok ki, neredeyse tamamı iyi... İyilere; bu vatana ve bu millete, insanlığa iyilik edenlere selam olsun!..

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..