Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Milyonlarca İnsan ilk kez Umre'de bu günahı işliyor

Milyonlarca İnsan ilk kez Umre'de bu günahı işliyor
 

Kabe ayaklar altında


Eyfel Kulesi’ne nefretini Paris'te en sevdiği yerin Eyfel Kulesi olmasıyla anlatmıştı yazar; zira, Eyfel'in gözükmediği tek yer orasıydı. Mekke’nin en güzel yeri de artık Abraj El-Beyt.

Kâbe'nin ilk olarak Adem tarafından yapıldığına ancak ondan geriye sadece temellerinin ayakta kaldığına inanılır. Kur'an'a göre İbrahim ve İsmail peygamberler tarafından temelleri yükseltilmiştir.

Müslümanlıkla birlikte içindeki putlar kırılmış ve tüm İslam dünyasının kıblesi halini almıştır.

Kâbe'nin etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan kubbeli yapı, Osmanlı devrinde yapılmıştır. Değişik dönemlerde tadilatlar geçirmiş, yapılar yenilenmiştir.

Kabe, mimari açıdan yuvarlak içindeki küp şekliyle evrenin bir tezahürüdür. Kâbe'nin soyut mimari varlığında bir yer olmanın ötesinde, küresel bir simgedir. Dünyanın merkezi,  Müslümanların kutsal kıblesidir. Dünyanın her köşesinde Müslümanlar ibadet için yüzünü ona döner.

KABE AYAKLARIMIN ALTINDA

Bu büyük Kutsal mekan çağımızın vahşi kapitalizminin de merkezi olmuştur. Görgüsüzlüğün, şatafatın ve lüksün zirvesine tanıklık etmektedir. Sahabe döneminde öğütlenen ne varsa tersine bir hayat yaşanmakta, cahiliye döneminin tüm izleri yeniden canlandırılmaktadır.

Konforfizm ve bunun yarattığı küresel rant  Suudi krallarının ve yabancı turistik otel gruplarının iştahını kabartmış ve dünyanın en büyük turizm organizasyonunu gerçekleştirmişlerdir.

Rant yapılaşması o kadar abartılmış ki neredeyse kutsal mekan, bu büyük ve devasa yapıların arasında kaybolmuştur. Oysa hac ihramla başlar. Dünyevi olanın terkidir. Kutsal mekanda herkesin eşit bir şekilde, bir parça bezle örtünüp, lüks ve süsten arınmasıdır. Kabe’nin mekan olarak yüceltilip dünyevi olanın küçültülmesi gerekirken tam tersi yapılmaktadır.

Kabe'den daha yüksek binalarda, Kabe’yi ayaklar altında gösteren yatak odalarında, lüks ve israfı yaşayarak yapılan turistik Umre gezilerinin, ziyaretçilerini ruhen ne kadar temizlediğini merak ediyorum.

Yeni yapılaşmaların büyüklüğü, Kabe'nin ölçeğini sadece yapısal olarak değil, anlamsal olarak da küçültmüştür. Büyük bir kibir... Konforfizm ve bunun yarattığı küresel rant hırsı. VIP Müslümanlar için özel programlar düzenlenmekte, özel organizasyonlar tertip edilmektedir. Dünyevi olmayan bir yükseklikte olunacak yerde, tamamen dünyevi bir yükseklikteki yatak odaları, alışveriş merkezi ve restoranlar. Dört adet Suudi kraliyet katı ve VIP penthouse'u var.

Eyfel Kulesi’ne nefretini Paris'te en sevdiği yerin Eyfel Kulesi olmasıyla anlatmıştı yazar; zira, Eyfel'in gözükmediği tek yer orasıydı. Mekke’nin en güzel yeri de artık Abraj El-Beyt.

Demek ki sadece Kabe’nin içindeki putların kırılmasıyla putperestlik engellenmiyor.

Belli bir çoğunluk bu yeni otelleri pek beğeniyor ve “artistik” fotoğraflarını kendi facebook sayfalarında paylaşıyorlar. Özellikle tercih edilen resim, “Kabe ayaklarımın altında” ile Kâbe  ve arkada göğe yükselen Abraj El-Beyt’in görüntüsü. 

KABE'NİN GÖZ YAŞLARI

Umre'den dönenler Hacerül Esvedi değil, oteldeki yemekleri konuşuyor artık. Kabe’deki tavafın değil, otellerdeki lüksün etkisindeler. Milyonlarca hacı bu denli lüks ve şatafatı hayatlarında ilk kez görüyorlar. Ve bu israf ve kibir  günahını ilk kez kutsal mekanda işliyorlar

Burada yaşananlar Kutsal Kitaplarda yer alan bilgilerle veya peygamberlerden aktarılan yaşam şekilleriyle uyum sağlamıyor. Tüm Müslümanların secde ettiği, yüzünü döndüğü tarafta işler hiç de İslam dininde anlatılanlara uygun değil. Burada yaşanan hayat hiçbir şekilde sahabe ve peygamber yaşantısına uymuyor. Amerikan dolarının geçtiği, büyük sermaye gruplarına ait devasa otel binalarında, küresel şirketlere ait alışveriş merkezlerinde, yabancı markalara ait mağazalarda Çin malı ürünler satın alarak, milyonlarca aç Müslümanı görmezden gelip, açık büfe sunulan yemekleri çatlayıncaya kadar yiyerek ve kalanını çöpe döküp israf ederek, hangi sevabı kazanıyoruz, HANGİ GÜNAHA BULAŞIYORUZ.

“Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltiyor. (şöyle diyorlardı) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur: Şüphesiz sen işitensin, bilensin”. (Bakara Suresi – Ayet: 127)

Alizarin'den sevgilerle…

 
Toplam blog
: 105
: 7006
Kayıt tarihi
: 27.04.07
 
 

Ereğli - Konya Gazi Lisesi (yatılı) - İstanbul Üniversitesi İşletme (İng) Fakültesi - Ressam ve A..