Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Blog
 

Mim'lenmek hep böyle güzel olsa

Mim'lenmek hep böyle güzel olsa
 

Sn. Mustafa Mumcu'nun sitesinden. Ama altına sobe yazdım kusuruma bakmasın..


Arkadaşların beni mim'lediğini ve bunu manşet ettiklerine şaşırdım.
Şaşırdım çünkü, hiç aklımın ucundan bile geçmedi mim'lenmek.
En son 80'lerde mim'lenmiştim, sonu benim için pek de hayırlı bitmemişti…Tam bir sene cezaevinde yatmıştım. Neyse konuyu toparlarsak…

Konuyu toparlıyayım dedim ama şimdi aldığım habere göre Sayın İhsan Uğuz bey de beni mimlemiş.

Ardından ise beni sayın Muharrem Soyek MİM lemiş. Sağolsunlar.

Kötü üst üste bakalım başka nasıl MİM'leneceğim.

Neyse diyelim ve kısaca anlatayım adettendir;

Ben neden yazıyorum.

Yazıya başlamamın sebebi eskilere dayanır. Hani söylemek isteyip de söyleyemediğim şeylere, sonradan pişman olduğum gençlik günlerime dayanır. Veya sonradan aklıma gelen bir söz ile “tuhh neden böyle böyle demedim” hayıflanmaları ile paraleldir.

Söylemek isteyip ama söyleyemediğim o kadar çok şey birikiyordu ki içimde, ve de kafamı kurcalıyordu. Günün birinde okuduğum bir söz bana ilginç geldi.

“Kafandakileri, sorun ve sıkıntılarını bir kağıda döktüğünde sorunun sorun olmaktan çıktığını. Kafanın rahatladığını ve sorunları daha kolay çözüp deşarj olup rahatladığı ”

Tam olarak böyle olmasa da buna benzer bir yazı idi okuduğum. Kimseye açıklayamadığım düşünce ve sıkıntılarımı yazdım önceleri kağıtlara onları birkaç gün arka arkaya okuyor işi bitince yırtıp atıyordum. Zamanla gördün ki pek çok sıkıntımı bu yol ile aşmışım.

90 yılların başında bilgisayar ile tanışmamın ardından kendime özel dosyalar açıp yazmaya devam ettim. Onlar hala zulamda yerini alan dosyalarımdır. Arada bir dönüp okurum. Neler yapmışım, neler düşünmüşüm diye. Kendi içimdeki Nostaljim olan dosyalarımı.

2006’nın haziran ayında Milliyet internet’ten öğrendim Bloğu ilk. Düzenli okumaya başladım yazıları vakit buldukça . İlk yazımı yazmaya karar verdiğimde kayıt oldum. Kimse beni cesaretlendirmedi veya yönlendirmedi. Yani ilginç bir hikayem yok blog tanışıklığı ile.

Kayıt olmanın ardından yazdığım yazı reddedildi. Düzeltin özel kaçıyormuş dediler. Tamam da ben yaşantımdan bir kesiti ders olsun diye anlatıyorum, hayatımı nasıl değiştireyim ki. Bir iki kere daha gönderdim ama inat etiler yayınlamadılar. Bunun üzerine bende düşüncemi dile getiremeyeceksem neden yazayım ki dedim ve yazmadım. Gelen haftalık bülten ile yazılara göz atıyor hoşuma gidenleri okuyordum.

Bu durum 2008 on ocağına kadar yani doğum günüme kadar devam etti. O gün öyle bir kızdım ki Milliyete attığı başlık yüzünden ve aklıma gelen ilk hali ile yazıp gönderdim ve yayınlandı.. Şok oldum beklemiyordum çünkü.. Yeni yaşımda aldığım karar ile yazmaya başladım. Edidörtlerimizin içini boşalta boşalta tanınmaz hale gelen yazımı bir kere daha yayına verdim ve bu sefer yayınlandı. Bu yazım “Kullar plan yapar tanrı gülümser” aslında benim ilk yazımdı.

Şimdiye kadar hep kendi içimde kalan yazılarımın insanlar tarafından okunmasını istediğimden yazmaya başladım. Okunma amacım olmasa zaten buraya yazmadım. Çünkü nasılsa kendime ait bilgisayarımda bunu pekala yapabiliyordum.

Güncemde sesli düşünmek için yazıyorum kısaca.

Ben ise kimlerimi Mim’liyorum?

Yok onu yerine SOBE’diyorum ben.

Sobe olan arkadaşlarım.

Mezopotamya Prensesi

moonlight1

Öğretmenim_

Evet sıra sizde arkadaşlarım.
Sizler neden yazıyorsunuz?.

SON MİM:Yazıya başladığımda bakalım başka nasıl MİM'leneceğim dedmiştim yaa.. Mimlendim yeniden, hiç de gecikmeden hem de. İş yerim, patronum beni mimledi. Yazımın bitiminde toplantıya çağırdı beni . Sizi üç aylık ücretsiz izine çıkarıyoruz dedi ben ve benim gibi on (10) arkadaşımı daha.. Üç ay sonrası ise hiç belli değil... Mimlenmiş Güher bundan sonra işsiz olarak yazılarına devam edecek....

 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..