Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '12

 
Kategori
Tarih
 

Mimar Sinan’ın mektubu

Mimar Sinan’ın mektubu
 

Şaşkınım – Şaşkınım – Şaşkınım

Neden şaşırıyorsun diyorsunuzdur büyük ihtimalle! Çünkü şaşırmalarım gittikçe sıklaştı, araştırdıkça sıklaştı, okudukça artıkça arttı…

Her defasında vay anasına, ya da hadi canım sende diyorum.

Diyorum çünkü haklıyım.

Ben gerçekten çok şaşırıyorum.

Dünyada neler oluyor demeyeceğim bu yazımda.

Bizde neler oluyor da demeyeceğim.

 

Yine geçmişten, günümüze gelen bir inanılmazdan söz edeceğim.

Allah Rahmet eylesin, nur içinde yatsın babam her zaman derdiki:

“İleri görüşlü olun.”

“Sizden sonrakilerin neler yapacağını, nasıl düşüneceğini, nerede daralacağını ya da sizlerden bir bilgi aktarılmış mı diye araştırılacağını düşünün.”

“Ne demek ister babam?” derdim.

“Üstelik biz ne bırakacağız ki!”

Babam büyük hesapları değil tabi -  bizden sonraki çocuklarımız ve olacak olan torunlarımıza bırakacaklarımızı hesaplıyormuş!

 

Bugün anlatacağım olayları da ön görüsü ile düşünmüş olabilirmiydi bilmiyorum.

Eski adamların ufukları çok açıktı bunu biliyorum.

Babamın söylediği o kadar çok şeyin şimdilerde olduğunu görüyorum ki, şaşırıyorum…

 

Sizlere anlatacağım olayda sanıyorum sizlerin de belki şaşıracağınız belkide:

“Eee Koca Sinan’a da bu yakışır” diyeceğiniz bir anlatı olabilir.

 

Süleylaniye Cami’yi biliyorsunuz. Geçenlerde bende köşemde bu Muhteşem Camiden söz etmiştim. Birkaç yıl önce büyük bir tehlike atlatmış. Yıkılma tehlikesi oluşmuş. Acilen çözüm bulunması gerekiyormuş.

Caminin bütün taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları aşınmış. Allah esirgesin cami her an yıkılacak durumdaymış.

Büyük bir panik haliyle…

Hemen yetkili kişiler çağrılmış.

Mimarlar, mühendisler…

Bir sürü bu işin ehli insanlar.

Araştırmışlar, incelmişler, kafa patlatmaya başlamışlar. Ellerinde yazılı bir proje olmadığından ne yapacaklarını bilmiyorlarmış.

Bunun yanı sıra bir sürüde fikirler atılmış ortaya. Şöyle olmalı, böyle olmalı. Ama dikkat ederseniz hep Olmalı! Deniliyormuş. Kesinlikle fikir yürütülüyormuş tabi… Tam bir netice alınamıyormuş.  Tartışmalar oluyormuş. Bu işte yetkili kuruluşlar:

“Ben daha iyisini bilirim.” yarışmasına girmiş gibilermiş. Kargaşa gittikçe büyüyormuş.

İşte tam o sırada önemli bir şey olmuş. Bu bilim adamlarından biri tamamen tesadüfen gizli bir bölme bulmuş. Bölmede bir kâğıt ve eski yazılar. Hemen uzmanlara götürülmüş, okutulmuş. Burası muhteşem!

 

Kâğıt orijinal.

Yazan: Mimar Sinan…

 

“Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.”

 

İnanın yine tüylerim diken – diken oldu.

Bu nasıl bir şeydir Yarabbi…

Bu büyük adam olmakla ilgili,

Bu ileriyi görmekle ilgili…

 

Koca Sinan bu kilit taşlarının nasıl değiştirileceğini de anlatıyormuş.

Onun dediği gibi yapılmış. Kilit taşları değiştirilmiş. Cami yıkılmaktan kurtulmuş.

Vay – Vay – Vay

 

Bu muazzam mektup, Topkapı Sarayı’ndaymış şimdi…

 

Her zaman diyorum.

Boşuna büyük adam olunmuyor.

Asla!

 

Nazan Şara Şatana

 

http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

 

                                                                                                                                                                                                                     

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....