Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mimi & Canoş

Türkiye'den bir arkadaşımın kedisi. Fotoğraflarını gördüğümde cok sevmiştim Mimi'yi. Bir gözü mavi, diğer gözü yeşil, beyaz bir Van Kedisi. "Böyle bir kedimin olmasını çok isterdim" dedim arkadaşıma.

 

Bu fotoraftaki Mimi  İstanbul'da



Yolun kenarına bırakılmış bir kutu içersinde 2-3 aylık bir kedicik. Daha doğrusu 'terkedilmiş' demek gerekir. Beyaz tüyleri simsiyah olmuş sevimli bakışlarıyla dikkatini çekmiş Arbil hanimin. Aç susuz olduğu aşikar. Zayıflamış. Hep ona rastlıyor hasta aç susuz, sahipsiz- terkedilmiş hayvanlar. Bu onun için bir ilk değilmiş, öyle anlatıyor. Hiçbir zaman başını çevirip geçememiş yanlarından. Hepsiyle ilgilendiği gibi bu yavrucağı da kaderine teslim edip orada bırakamamış.


Evinde köpeği bahçesinde bakımlarını temin ettiği başka birçok kedi besliyor onlarla ilgileniyor. Şimdi bir yeni aile ferdi fazla gelecek diye düşünmüş.

Veterinere götürmüş hemen.Gerekli muayene ve tedavisi yapılmış ve daha sonra

kediyi bir hayvansevere vermek istediğini söylemiş. Ve telefon numarasını bırakmış, veteriner yardımcısına. İlgilenen-isteyen olursa beni arasınlar diye. Ve kediciği alıp evine gitmiş.


Arbil Hanım sokakta bulup evine getirdiği kedilerin sayısının çok olduğundan bahsetmişti. Onları tedavi ettiriyor, bir süre besledikten sonra isteyen olduğunda, güvendiği hayvansever insanlara hediye ediyormuş.



Tarih Eylül 2004. Arkadaşım Mimi'nin rutin muayeneleri için veteriner muayenehanesinde sırasını beklemekteyken ister istemez duyduğu bu konuşmalardan, beni haberdar etti.

'Böyle bir kedimin olmasını çok isterdim' dememin arkasından henüz iki hafta geçmemişti bu haberi aldığımda.


"Eğer kediyi almak istersen veterinerin telefon numarasını verebilirim" dedi arkadaşım.

Hayır der miyim! numarayı hemen aldım.

Gökte ararken yerde bulmuş kadar sevinmiştim. Saygı değer arkadaşıma ilgilendiği için buradan bir kez daha kendisine çok teşekkür ediyorum.


Veteriner Beyi telefonla aradım. Aldığım bilgileri kendisine anlattım. Hiç ikilemeden Arbil hanımın telefon numarasını verdi.

***

Daha sonra Arbil Hanım'ı aradım. Konuşmalarından sıcak dost bir insan olduğuna inanmış olmam beni mutlu etmişti. Canoş'u tanıtmaya çalıştı. Bu güzel fırsat kaçırılmamalıydı ama Türkiye'den Almanya'ya nasıl getirilecekti. Yasal prosedürler konusunda henüz bir bilgimiz yoktu.

Bu arada kediyi isteyenler de olmuş. Arbil hanım bana güvendiği vede söz verdiği için kimseye vermek istemediğini söyledi.

Aşılarını yaptırdı.

Kısırlaştırılmasını isteyip istemediğimi sordu. Hayvanın daha rahat edeceğini düşünerek, kısırlaştırılmasının uygun olacağına birlikte karar verdik ve kısırlaştırma ameliyatı da başarıyla yapıldı.

Fakat yurtdışına çıkarılması için AB, Avrupa Birliği prosedürlerine uygun birçok yasal işlemlerin yapılması gerekiyordu.

Bunlar arasında kuduz aşısı yapılması da gerekiyordu.

Aşı yapıldı. Yapıldıktan üç ay sonra Ingiltere'de AB-normlarını uygulayan bir laboratuvara kanı muayene için gönderildi.
Gelen sonuç temizdi. Yani kuduz hastalığı yoktu.

Sanıyorum muhtarlıktan  ırkını ibraz eden bir belge alındı. Daha sonra mikroçip enjekte edildi. Ve böylece seyahate çıkma işlemleri tamamlanmış oldu.

-
Sevgili Arbil Hanım bir sene bizim için evinde sevgi ve ihtimamla baktı büyüttü. Bize sormadan ismini koymak istemediğini söyledi. "Oğlum" diye sesleniyormuş.

-

 

18 yaşında olan oğlum Erkan Türkiye'de izindeydi.

Oğlumun döneceği uçak geçe 00.03 te kalkacaktı. Arbil hanım evde beklerken uykusunun gelmemesi için çok çay içip  kitap okuduğunu, Canoş'a; abisini ve annesini üzmemesini tenbihlediğini, mutlu beraberliklerinin olmasını dilediğini anlatmış. Kendisini çok özleyeceğini söylemiş.  Ve daha sonra havalimanına gitmişler.

Uçuş bileti dahil yaptığı tüm masraflar için para almamış. Bu da kendisinin ne denli hayvan ve iyilik sever bir insan olduğunun bir kanıtıdır.


Canoş'un fotoğraflarını çekmiş bir zarfın içine koymuş. Birlikte, mesut ve mutlu yaşam dileklerini ve duygularını paylaştığı bir mektup yazma inceliğini göstermiş. Arbil Hanım'a ilgi ve emekleri için ne kadar teşekkür etsem azdır.

...

Kapı zili çaldı. Açtığımda oğlumun bir yanında valizi diğer bir yanında yerde, kedinin kutusunu görünce şaşırmıştım. Sevinçten oğluma mı Canoş'amı önce hoşgeldin diyeceğimin şaşkınlığını yaşadım bir an. Yaşadığım heyecanı abartmamaya çalışıyorken gördüklerime de inanamıyordum adeta. Şaka değildi! Canoş karşımdaydı! Bir senedir merak ve heyecanla beklediğim an'ı yaşıyordum.

Arbil Hanımın telefonda anlatıklarından ve resimlerinden tanıdığım güzel kedimiz karşımdaydı...

Bir an önce yakından görmek için heyecanlanıyordum. Oğlumla sık sık telefonlaşıyorduk ama elbette onu da özlemiştim.

Kutunun kafesli kapısının arkasında ürkek heyecanlı bakışları dikkatimi çekiyordu.

Kutuyu içeriye alıyorken oğlum;

"dur! dur! önce bana hoşgeldin demek yok mu?!!"

dediğinde kutuyu yere bırakırken oğlumun özlemle sarılmak isteyişini görünce, yanlış yaptığımın farkına vardım. Oğluma ayıp olmuş birazda utanmıştım. Heyecanımın nedenini anlattım ve özür diledim kendisinden.

Kutuyu içeriye aldım. Kapısını açarken pırıl pırıl birazda ürkek bakan gözlere, "hoşgeldin güzel kedi!!" dedim.

Kutusundan çıktı. 5-6 dakika evi adım adım koklayarak dolaştı. Oğlumla izlerken onun dünyasını anlamaya çalışıyorduk.

Yeni evini ve bizi tanıması lazımdı elbette. Diğer odalarıda aynı dikkatle dolaştı. Sonra sevip okşayarak tanıştım.

Mutfakta hazırlamış olduğum yemek köşesine çağırdığımda
hemen geldi.
Yaklaşık üç saatlik heyecanlı bir yolculuktan sonra nihayet, artık beraberdik.

Uçak yolculuğundan önce, yarım günden fazla pek fazla yememesi gerekiyormuş. Aç olduğu belli oluyordu yiyişinden. Uçağın inişi sırasında da korkmuş.

Oğlum,"anne ağzının kenarından sular akıyordu kalbi hızlı hızlı atıyordu." dedi.

***

Gerçekten çok şanslı bir kediymiş. Bir aile bireyi gibi ihtimam gösteriyoruz. Biz de en az onun kadar şanşlıyız. Ben ve oğlum onu çok seviyoruz. O da bizleri çok seviyor. Okşanmayı, oynamayı seven zeki, kibar bir kedi. 8-10 sözcük öğrendi.

Çok iyi söz anlıyor. Şimarık, arsız bir kedi değil. Zarif nezih bir karakteri var. Dili döndüğünce bizimle konuşuyor. Ben neredeysem o da orada oluyor. Kendini oyalamasını, kedice yaşamın güzel anlarını yakalıyor.

Güzel güneşli havada balkonda banka oturup balkon sefası yapışını imrenerek izlerim. Evde oynamak için bulur bir şeyler. Kimi kez arkamdan, önümden koşar oynayalım ister. Ne istediğini hareketleriyle çıkardığı seslerle anlatır.

Gece yatmadan önce rutin yatak hazırlığımız vardır. ( el yüz yıkama gibi) Lavobayı temizlerim, ardından akan sudan içmek için lavobaya girer. Bazen nemli fırçayla fırçalarım. Lavobanın yanında çamaşır makinesi vardır. Üstünde havlusunu açarım. Oraya geçip oturur. Kurulayıp fırçalamam için.

Keyfinden nasıl yatacağını bilemez habire döner durur fırçalanırken. Hırr, hırr diye teşekkür eder.

İşi bittikten sonra asagiya iner yatak odasına koşar. Yatmadan önce odayı havalandırmak için, her akşam pencere açtığımı bilir ve pencereye doğru koşarken sevincini belli eden sesler çıkarır.

Pencere önünde çimlerden yer temiz havasını alır. "Canoş hadi gel, ee yapacağız! " dedigimde, sesler çıkararak iner ve sepetine gidip yatar.
,,,,


Benim olmadığım hiç bir yerde yalnız olmak istemez. Yakınımda yatıyor ya da uyuyordur. Oturuyorsam kucağıma, yatıyorsam bazen yanıma gelmek istediğinde gözlerimin içine derin derin bakar. Bir süre bakışırız, kıyamam, "gel" derim. Yumuşacık sıçrayışla kucağıma veya yatağıma cikar, başını göğsüme dayar hırr, hırr diye teşekkür eder yine. Mutludur yani.

Hayır! dediğimde başını önüne eğer, düşünür gibi bir an bekledikten sonra, yakınımda bir yere, ya da sepetine gidip yatar.

***

Geçen gün youtube da kedilerle ilgili bir video izledim. Bir genç, kedinin arka bacakları arasına ayağını soktu ve kediyi bir top gibi fırlattı. Nereye düştü zavallı kedicik bilemiyorum. Çekimin adını "kedi katili" koyduklarına göre ölmüş olabilir. Günlerce

aklımdan çıkmadı. Birde utanmadan o vahşeti insanlarla paylaşıyorlar.

Allah akıl fikir, yüreğine merhamet ve sevgi tohumları atabilmesi için bir neden versin. Söyleyecek söz bulamıyorum.

Mine

Düsseldorf, Kasım 2005


Bu maskara Mimi, Istanbul'da

Cannos bazen böyle yaramazliklar da yapar

Canoş

 

Hayvanları Koruma Kanunu: http://www.vetkimlik.com/Hky.aspx

 

 
Toplam blog
: 139
: 4264
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

Yurt dışında yaşıyorum. Spor, yürüyüş vb. bedensel aktiviteleri düzenli uyguluyor - vegan tarzı besl..