Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '15

 
Kategori
Eğitim
 

Mini etek yasağı

Mini etek yasağı
 

www.antalyarapor com.


“Müdür yardımcısından kısa etekli öğrencilere 'taciz timi'”haberi, kimi eğitim yöneticilerinin eğitim anlayışlarını gözler önüne seriyor.

Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G. okuldaki 31 sınıf başkanını toplayarak, "Bu okulda kızlar mini etek giyiyor. Bu tacize açık bir durum. Böyle giyerlerse tacizi hak ediyorlar. Erkek öğrencilerden bir tim kuracağım. Erkekler mini etek giyen kızları önce uyaracak. Eğer devam ederlerse taciz yapılacak" dedi.19.02.2015 09.27A+ A-

Antalya'da Varsak Lisesi'nden geçen hafta Kepez Atatürk Anadolu Lisesi'ne atanan müdür yardımcısı Filiz G. 9 Şubat Pazartesi günü okuldaki 31 sınıf başkanıyla toplantı yaptı. Sınıf başkanlarının öğretmenlerine anlattığına göre müdür yardımcısı G. "Bu okulda kızlar mini etek giyiyor, tayt giyiyor, okul kıyafeti giymiyor. Bu tacize açık bir durum. Böyle giyerlerse tacizi hak ediyorlar. Okulda erkek öğrencilerden bir tim kuracağım. Erkekler mini etek giyen kızları önce uyaracak. Eğer devam ederlerse taciz yapılacak. Taciz edilip rahatsız olacaklarından düzgün giyinmeye başlayacaklar" dedi. ."Evet söyledim. Aşırılıklara göz yumarsak, taciz edilirse kim suçludur

25.07.2013 tarihli ve 28718 sayılı R.G.) Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz. Ancak, okul yönetimi ve okul-aile birliğinin koordinatörlüğünde, 4 üncü maddede yer alan sınırlamalara aykırı olmamak kaydıyla, velilerin yüzde ellisinden fazlasının muvafakati alınarak ilgili eğitim-öğretim yılı için okul kıyafeti veya kıyafetleri belirlenebilir. Bu fıkranın uygulanmasına dair usul ve esaslar Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yönerge ile belirlenir.

(3) Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri, yaş grubu özelliklerine uygun, temiz ve düzenli bir kıyafet giyer.

(4) Öğrenciler, öğrenim gördükleri programın özelliğine göre atölye, işlik ve laboratuarlarda önlük veya tulum, işyerlerinde ise yapılan işin özelliğine uygun kıyafet giyer.

(5) Öğrenciler, beden eğitimi ve spor derslerinde eşofman, diğer spor etkinliklerinde ise etkinliğin özelliğine uygun kıyafet giyer. Ancak öğrenciler tek tip eşofman veya spor kıyafeti giymeye zorlanamaz.

Bu yönetmelikte,“Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz.”deniyor. Kız öğrenciler ,”mini etekle okula gelemez ”diye bir açıklama yok. Tam da Özgecan ’in canilerle öldürülmesinin acısı yüreklerdeyken,Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G.’nin sınıf başkanlarını,”kızları taciz etmelerini istemesi “ nden bir eğitimci olarak utanç duydum. Bu müdür yardımcısının,

Bu yönetmelikten çıkmadan önce öğrencilerin bir okul kıyafeti vardı. Genellikle ilkokullarda, öğrenciler önlük giyer beyaz yakalık takarlardı. Ortaokul ve liselerde, kız öğrenciler etek, bluz; erkek öğrenciler, pantolon, ceket giyer; kravat takarlardı. Öğrenci olduğu anlaşılırdı. Okul kıyafetinde, yoksul ve varsıl ayrılmıyordu. Kıyafet serbestîsinde varlıklı ailelerin çocuklarını her gün değişik marka giysilerle gören yoksul ailelerin çocukları, aynı giysileri edinemedikleri için eziklik duymakta, aşağılık duygusuna kapılmaktadırlar.

Eğitimde eşitsizlik, kılık kıyafette olsun az da olsa sağlanıyordu. Ya şimdi! Aynı kentin, beldenin, köyün okulları arsında bile eğitim öğretim düzeyinde eşitsizlik gün geçtikçe artıyor.

Nihat Doğan’ın Özgecan ve mini etekliler içinsöylediği: “Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksınız” şeklindeki sözü, ne denli acımasız, iğrençse; Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G.’nin, sınıf başkanlarından” kızları taciz etmelerini istemesi “en az Nihat Doğan’ın sözlerinden daha iğrenç ve tehlikeli bir yaklaşımdır.

Bu müdür yardımcısı, sınıf başkanlarının, mini etekli kızları taciz etmesiyle kendine göre sorun olan “mini etek” sorununu çözeceğini sanıyor. Peki, taciz etmek suç değil mi? Bu müdür yardımcısı, sınıf başkanlarını suça yöneltiyor. Oysa bir eğitim yöneticisinin görevi suça yöneltmek değil, suç işleme eğilimde olanları, öğrencileri eğiterek suç işlemelerini önlemektir. Kendisinin de olumlu davranışlarla öğrenciye örnek olmasıdır.

Aynı müdür yardımcısı, okula başörtülü, türbanlı gelen öğrencilere de aynı tepkiyi gösterebiliyor mu? Sanmıyorum; çünkü türban ve başörtüsü, günümüzde, siyasi erkçe ve toplumun belli kesimlerince benimseniyor. Bu kıyafetle iş yerine giden kadının mesleğinde terfi etmesi, yükselmesi kolaylaşıyor. Son yıllarda, TV kanalları da bu tür giyimli kadınlara programlarında yer vermenin yarışı içindeler.

Ama balık baştan kokar. Dünün Başbakanı, şimdi Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, kadın –erkek eşitliği yok; eşitsizlik, kadının fıtratında (yaradılışında) vardır, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç,”Kadın iffetli olacak, orta yerde kahkaha atmayacak” derlerse; Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G.’ de sınıf başkanlarından “mini etekli kız öğrencileri taciz etmelerini” ister. İster de taciz, sözle de olur, elle de olur. Onu da açıklasaydı!

Toplumda, bu ve benzeri düşüncede olan milyonlarca insan var. Bu tür düşünceler, birçoğunun belleğine oturmuş ki atasözlerimize de yerleşmiş.

Kız, kendi havasına bırakılırsa ya davulcuya varır ya zurnacıya.

Kızını dövmeyen, dizini döver.

Erkek kocarsa koç, karı kocarsa hiç olur.

Kadınlar, kızlar için söylenen kimi sözler, davranışlar kadınlarımızı, kızlarımızı daha da inciticidir:

Kadının saçı uzun, aklı kısadır.

Kocadır; döver de sever de.

Gelin gittiğin evden ölün çıkar.(O evden bir yere ayrılamazsın ya da baba evine dönemezsin.)

1960’lı yıllarda Mardin’in bir köyünde çalıştığım yıllarda. Köyün bekçisi, üç kızım var.5’er binden satsam 15 bin lira alırım, diyordu! Aynı yıllarda yakın köylerden bir ağanın kızı,60 bine satılmıştı! Başlık parası, bugün de var.

Kızın kocaya parayla satıldığı bir ülkede; kadına baskının, şiddetin önünü almak ta zorlaşıyor.

Kırsal kesimde neler oluyor, biliyoruz muyuz? Öğretmen bir arkadaşım, ilkokuldaki bir öğrencisinin yakın köylerden yaşlı bir kocaya verildiğini duyunca adama yolda yakaladığını ve öğrencisi kızı elinden aldığını anlatmıştı.

Özgecan ‘in acımasızca, hunharca öldürülmesine,  ülkenin her yerinde, her kesimden, her yaştan insanlar, beklenmedik ve anlamlı tepki göstermiş; bu kadın, kız öldürmelerini azaltır mı bilinmez. Bilinen bir şey varsa o da 2000’li yıllardan bu yana kadın, kız ölümlerinin gittikçe artığıdır. Siyasi erkin ve toplumun kadına bakış açısı değişmedikçe, anlık tepkiler, fazla etkili olamayacaktır.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..