Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '10

 
Kategori
Sivil Toplum
 

MİNİBÜSLER

Ben, ben magazin okumam diyenlerden değilim. Detaylara girmesemde başlıklara göz atarım (aslında satır satır okunacak magazin haberi/yorumu çıksa ne güzel olur) ve bu ek ve/veya sayfalarda yazan yazarların daha magazin dışı konulara ilişkin yorumları varsa onları gerçekten de satır satır okurum. (Yukarıdaki başlıkta o yazılardan birinin başlığı. Aşağıda detayı geliyor.)

Bugünkü Hürriyet gazetesinin ekinde Sn. Cengiz Semercioğlu' nun kendi köşesindeki "Minibüsler" ara başlıklı bölümü lütfen okuyun. Buraya ana olayı nakledeceğim. Ayakta yolcu alması engellenen minibüs sahipleri eylem yapmış, hatta kendilerini yakmaya teşebbüs etmişler, E5 üzerinde trafik felç olmuş. Ayrıca Sn. Semercioğlu ayakta yolcu alma dışındaki "külhanbeyi" tavırlarını da yazmış. Tamam, peki. Şimdi benim her zamanki takıntıma gelerek sondan başa doğru gidelim.

1) Minibüs şehir içi toplu ulaşım aracı olamaz. Doğru.

2) Bu doğru nedeni ile minibüs ile ulaşım engellenmeli. Doğru.

3) Olumsuz bir sonucun varlığında ve olmaması gerektiğinde mutabık olmanın nihayette çok da anlamlı olmadığıda doğru. Çünkü sonuçlar değil sorunlar çözülür. Sorunda minibüsler değil minibüslerin var olma nedenleridir.

4) Bu nedenle bu konuda da çözülecek olan nedenlerdir. Bu nedenler çözülebilir mi? Asla. Ama gelelim nedenlere ve neden çözülemeyeceklerine.

5)İstanbul düz bir coğrafyaya sahip değildir. (Hiç değilse 7 tepeyi anımsayın.) Bu son derece inişli çıkışlı coğrafyadaki İstanbul üstüne üstlük aşırı derecede ve şekilsiz olarak büyümüştür.

6) Ama büyümede bir sonuçtur. Çünkü aslında Türkiye çok büyümüş (insan niceliği) ve büyüyen insan varlığı ağırlıklı İstanbul' a akmıştır. İnsan varlığımızın davranış niteliklerinin üst düzey olduğu asla söylenemez. Sonuçta İstanbul insan nicelik ve niteliği ile olumsuz yönde büyüyerek yayılmıştır.

7) Büyüme yeni gereksinim/sorunları ortaya çıkarmıştır ki bunlardan biri de ulaşımdır. Türkiye hiç bir zaman sorunu çözme peşinde olmadığından önce büyümeyi seyretmiş (hala da önlemeyi düşünmüyor) sonra büyümenin sonuçlarını çözmeye çalışmıştır. Hala da öyle yapıyor.

8)İşte minibüsler de bu olayların bir sonucudur. İstanbul' da bırakın yeni yerleşkeleri, eski klasik semtlerin arasında bile öylesine güzergahlar oluşmuştur ki buralarda zaten minibüs dışında bir araç çalıştıramazsınız. O köşelere bırakın metro ulaşımını, belediye otobüsünün normali bile giremez veya zor girer. Yani o güzergahlardan eğer minibüsü çıkaracaksanız neyi koyacağınızı ve/veya ne yaparsanız ne zaman işlerlik kazanabileceğini iyi düşünmelisiniz.

9) Ayrıca minibüslerin ayakta yolcu alması diye bir kavram yoktur. Minibüslerin canının istediği yerden yolcu alması ve/ veya indirmesi diye de bir kavram yoktur. Minibüse ne olursa olsun canının istediği yerden binmek ve inmek isteyen yolcu vardır. Yani aslında "külhanbeyi" sürücü değil istediğini yaptırandır. Her ne kadar sürücüler "külhanbeyi" olsalarda ben zorla ayakta müşteri tıkıştıran minibüs sürücüsü görmedim. El edene duruyor. Kapıyı açıyor. Yolcu bakıyor insanlar üst üste ama yine de biniyor. Allah aşkına bu ülkede parayı geri çeviren kim varki minibüs sürücüsü çevirsin. Yolcu binmek istemediğinde inipte yolcuyu döven sürücü görmedim ben. Bizim vatandaşımız her 10 metrede durup da el ederse o sürücü durur, bizim vatandaşımız her 10 metrede bir ineceğim derse o sürücü indirir ki yer boşalsın. Bu sürücünün suçu değildir. Bu tamamen sürücü ile aynı mantıkta olan vatandaşın suçudur. Bayılırız az yürümeye. Siz 10 metre arayla inmek isteyen vatandaşa "sayın yolcu beni bu kadar sık durdurarak karbon salımını artırıyor, havayı kirletmeme ve küresel ısınmaya yol açıyorsunuz" diyecek sürücünün var olduğunu mu, ya da "neden evimizin önünden bineceğiz diye takıntımız var, hiç değilse otobüs duraklarında toplanıp hep beraber binip insek" diyecek vatandaşımız olduğunu mu düşünüyorsunuz. Allah aşkına Akbil kavramının olduğu ülkede belediye otobüs sürücülerinin minibüs sürücüsü tarzında çalıştığını (yani nakit para alıp üst verdiğini) durak dışı yolcu aldığını/indirdiğini bilmiyormuyuz. (Bundan ne yolcunun, ne de sürücünün şikayeti var.)

Sonuç; Sayın okurlar minibüs sorunu da bir sonuçtur ve yukarda anlattığım çok temel, çok fiziksel, aşırı gerçek temel sorun/lar çözülmeden çözülemezler. Eğer günün birinde minibüs trafikten kalkarsa bilin ki yerine en az aynı derecede sorunlu başka bir çözüm! getirilmiştir. Çünkü aksi bizim mevcut düşünce mantığımız ile olası değildir.

Eğer orada bir yerde bir semt varsa, içinde insan da vardır ve o semte bir şekilde ulaşılacaktır. Bu, bu kadar basittir. Olmaması gereken minibüs ve/veya benzeri bir çözüm! değil o semttir. Bunu da biz kabul edermiyiz işte temel ve çözülemeyecek sorun da budur.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..