Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '08

 
Kategori
Okul Öncesi
 

Minik cevherleri görelim...

Minik cevherleri görelim...
 

Merhaba, tüm çalışan annelere. Sanıyorum en iyi onlar tarafından hissedileceğim yazacaklarımla.

Yaklaşık sekiz ay önce okul öncesi eğitime başlamış bir oğlu olan kendim de eğitimci bir anneyim. Çalışma hayatının herkesçe malum şartları gereği dünyaya geldikten itibaren anneden biraz uzak kalıyor çocuk ve bu durum nasıl telafi etmeye çalışırsanız çalışın anneyi de çocuğu da biraz örseliyor. En azından paylaşımlar erteleniyor. Sancılı süreçler başlıyor çünkü bakıcı, ebeveyn yardımı ve karmakarışık olmuş çizgiler oluşturuvermiş bir bakmışsınız çocuğunuzun önünde. Böyle olunca hangi çizgide tutacağınız konusunda da karmaşalar yaşıyorsunuz çocuğunuzu. Hangimiz kolay unutabilir çocuğumuz büyüse de, evden her sabah ayrılıştaki çığlıkları. Yıllar geçse de kulaklarımızda çınlamaz mı? Zamanı gelince ayrı bir sürece giriyor çocuk kreş adıyla başlayan ... Hem çok önemli hem ayrı bir yaşam çocuk için...

Ama inanın bizim ülkemizin şartlarında her türlü psikolojisine rağmen çok ihtiyaç duyduğumuz bir eğitim süreci okul öncesi eğitim. Bizler anne baba olarak belki nesil açısından bu şansı çok yakalayamadık fakat okul öncesi eğitimin alışma süreci çocuğunuzla bir yaşartsa da zaman zaman gözlerinizi hayata çocuğunuzu diğerlerinden bir adım önde hazırladığını unutmayın hiçbir zaman. Çünkü çocuk katıksız ham bir maya ilk başta nasıl yoğurur şekil verirseniz öyle kıvamlanacak o hamur elinizde. Bu bağlamda bakarsak çocuğunuzun bu süreci yaşamasına izin vermek için sadece çalışan anne olmayı da beklememek lazım aslında çok fazla. Okul öncesi eğitim sürecine en azından anaokulu aşamasında başlayabilmek bile çok şey katacaktır çocuklarımıza.

Dünyaya geldiklerinde milyonlarca sinir hücresiyle doğuyorlar ve biz onları zamanla öldürüyoruz kullanmayı öğretmedikçe. Üç ile altı yaş arası özellikle bu anlamda çok önemli bir süreç. Yani aslında her çocuğun doğasında var olan bir cevheri işlemedikçe ya da işlemeyi ona öğretmedikçe o güzel hazineyi farkında bile olmadan yok ediyoruz. Bu aşamada çocukların zihni o kadar açık ki tam bir alıcı gibi adeta nasıl yazarsanız öyle okuyorsunuz işte o yüzden onları. Zorunlu öğrenimin altı yaşında başlaması gerektiği fikrini işte biz bu yüzden geç keşfettik toplumuzda bence. Ebeveyn olarak birinci sorumluluğumuz her ne şekilde olursa olsun onların henüz o pırıl pırıl zihinlerini zamanında ışıtmak ve biçimlendirmek. Henüz rotasını bilmeyen bir gemiye yol gösterici olmak en kutsal görev anne baba için.

Aile içinde hem annenin hem de babanın misyonu da apayrı ama çok önemli. Doğru ve kararlı yetiştirilmiş bir çocuk yarının mutlu bireyleridir. Aile ilişkilerinde doygunluğa ulaştırılmış bir çocuk yarınlarımıza umutlu bir ışık tutar. Anne ve babanın kadar eğitimcinin de desteklediği bir çocuk için düşünsenize gelecek şimdiden ne denli umut vericidir. O yüzden imkanlarımız ölçüsünde korkmayalım çocuklarımızı sosyal ortamla erken tanıştırmaya. Her madalyonun iki yüzü olduğunu bilerek başlarsak çocuğumuzu hayata hazırlama sürecine daha kararlı adımlar atmış oluruz geleceğe dair.

Hepimizin duygusal içsellenmelerle başladığını düşünürsek geşmişte okul hayatına, çocuğunuzu bu sürece başlatma adına duyacağınız serzenişlerin sığ kaldığını göreceksiniz. Psikolojik yükünün çocuğa da anneye de ağır yansıyabileceği okul öncesi eğitim sürecinde madalyonun artı yüzünü görmeye çalışın.

Her ayrılış bir başlangıçtır hayata.

 
Toplam blog
: 174
: 269
Kayıt tarihi
: 20.11.08
 
 

Yazmak bir sevda ..