Miraç Durakları

   Bir rivayete göre; Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizin amcası Ebû Talib’in kızı Ümmü Hani’nin evinde Cebrail (a.s.) yanına geldi. Burak adı verilen kanatlı bir at’la. Ev Kâbe’nin hemen ilerisinde, bugün o evin olduğu yer de kırmızı bir sütun bulunmakta.

   Peygamber efendimiz (s.a.v.) Cebrail (a.s.) eşliğinde Burak at’ın üzerinde Mekke’den Kudüs’e geldi. Bu hadiseyi Kuranı Kerim’in İsra suresi şöyle anlatıyor.

Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir. (İsra, 1)

   İsra, gece yolculuğu demek. Mescid-i Aksa, uzak demek. Yani Mescid-i Aksa, Mekke’ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır. O, gece yolculuğu Burak üzerinde yapıldı. Burağını bağladığı duvara bugün bütün dünya batı duvarı diyor. Yahudiler, kendi inançlarına göre ağlama duvarı diyor. M.Ö. 586 ve M.S. 70’de iki mabedin yıkılışına ağlıyorlar. Biz Müslümanlar, Burak duvarı diyoruz. Çünkü miraç gecesi peygamber efendimiz (s.a.v.)  burağını o duvara bağladığı için.

   Burak, duvarın dış tarafından bağlanmış. Peygamber efendimiz (s.a.v.) avluya girmeden duvarın, dışından dolaşarak kıble tarafındaki ilk çağ rampasına doğru ilerledi. Avluda birkaç yüz tane sütun ve sütun başlıkları bulunuyor. Peygamber efendimiz (s.a.v.) miraç dönüşü Mekke’ye uğradı daha sonra müşriklere ve kendisine inananlara bu mukaddes yolculuğunu anlattı. Ne dediler? “Mümkün değil” dediler. “Bu kadar kısa sürede gitmiş olamazsın” dediler. “İspatla” dediler.

   Peygamber efendimiz (s.a.v.) anlattı. Miraç gecesi avludaki yürüyüşünde görmüş olduğu yapı kalıntılarını, mimari detayları anlattı. Kapıları, pencereleri, kemerleri, sütunları ve sütun başlıklarını anlattı.  Peki, o görmüş olduğu mimari detaylar hangi yıla aitti. M.S. 135 Roma imparatoru Hadrian dönemindeki put pres tapınağından kalma, tapınakların sütun başlıklarıydı. Peygamber efendimizin miracına şahit olan sadece sütunlar ve sütun başlıklarıydı. Sadece onlar gördüler ve onlar şahit oldular…

   Peygamber efendimiz (s.a.v.) ilkçağdan kalma yer altı rampasından Mescid-i Aksa avlusuna çıktı. Hacer-i Muallakanın üzerine, güney rampasından tırmandı ve muallâk kayanın üzerine çıktı.

   Yine bir rivayete göre; peygamber efendimiz (s.a.v.) miraç öncesi, cennet meleklerin karşıladığı noktanın, Kubbetü’s Silsile yani Zincir Kubbesi olduğu söyleniyor. Cennet melekleriyle birlikte bütün peygamberlerin de kendisini o meydanda beklediğini biliyoruz.

   Miraç olayının cereyan ettiği yer bugünkü (Emeviler tarafından M.S. 691 de yapılan bina) Kubbet’üs Sahra’nın altı. Kubbenin tam ortasında bulunan mağarayı örtüyor.  Mağara, Ervah (Ruhlar) Mağarası.  Hatta dünya yaratılırken ilk yapı taşının orada olduğuna inanılıyor. İlk mihrap da oradadır. Biz Müslümanların Kâbe’den önce ilk kıblesi Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa. 144 dönümlük arazinin kalbi mukaddes kaya. Kayanın kalbi mağara.  

   Peygamber efendimiz (s.a.v.) o gece oraya geliyor. Kayanın bir menfezinden mağaranın içine giriyor ve mağaranın içinde dört büyük peygambere namaz kıldırıyor. Namaz kıldırdıktan sonra çıkıyor meydan da 124 bin peygamber hazır,  peygamberimiz Hz. Muhammed efendimiz (s.a.v.) bekliyorlar. Peygamber efendimiz imamete geçiyor. Önce bir hutbe irad ediyor. Arkasından iki rekât namaz kıldırıyor. Daha sonra da adına refref denilen bir mukaddes araçla ötelere yani, göklere yükseliyor ve o mübarek miracını gerçekleştiriyor.  

Beş vakit namazın bize hediye geldiği…

Bakara suresinin son ayetlerinin vah yedildiği…

Allah’a şirk koşmayan her Müslüman’ın affedileceğini ve daha neler neler…

O mübarek gecede mübarek hediyelerle geri dönüyor. Burağına biniyor, Cebrail (a.s.) nezaretinde Mekke’ye dönüyor. Mekke’den Kudüs’e. Kudüs’ten göklere. Sonra yeniden Mekke’ye…