Mirasa Saygı

Sevgili okurlar, geçenlerde bir dostumdan mesaj geldi. Kendisi, İstanbul tarihi konusunda oldukça bilgili ve araştırıcı biridir. Benden yorum istedi.
Bende O'na kısaca
"Bu konularda yetkili değilim, tarih konusunda iddialı da değilim. Yine de yazınıza cevap vermem gerekirse, söylemlerinize katılıyorum. Eski eserlere yapılara sahip çıkamama gibi bir hastalığımız var. Üç kuruş para uğruna, geleceği düşünmeden (belki de cahilliğimizden) geri dönülemeyecek adımlar atıyoruz. İstanbul tarihi bir şehir, bu özelliğini koruyamazsak sıradan şehirler arasında kaybolup gider. İstediğiniz kadar coğrafik güzelliğiniz olsun. Bütün dünya tarihi şehirleri gezmek için kuyruğa girip büyük paralar harcıyor, boşuna değil." dedim. Bu konuyu Blog da yazmak istediğimi belirttim. Bir kaç okurun görüşünü alabiliriz dedim. Dostumun iznini alarak mesajını size aktarmak istiyorum. Yorum sizin....

Bazı konuları ifade etmek istiyorum, şöyle ki:

1- Bugün taksim gezisi denilen yerde geçmişi 3.selim ve 2. mahmud'a kadar uzanan bir taksim kışlası vardı. bu kışla 1940lı yıllarda sağlam olmasına rağmen yıktırılmış, yerine -meydana bakan kısmına-hala duran merdivenler ve inönünün heykelinin kaidesi yapılmış, ancak 1950 iktidarı bu heykeli diktirmemiş, heykel özal zamanında kaidesi oradan kaldırılarak maçka parkına konmuştur. peki, merdivenler niçin yerinde kalmıştır. bence bir anlamı kalmayan- hatta duyduğum doğruysa bu merdivenler tarihi eser diye tescillenmiş!!!!!-kaldırılmalı ve tarihi 200-300 yıl öncesine uzanan kışla şimdiki ortama uygun olacak şekilde ortaya konmalıdır.

2- Dolmabahçe sarayının bahçesi olan bölge de orjinal haline dönmelidir. halbuki bu bahçeye bugün kongre vadisi adını vermeye çalışıyorlar. ben gelsem avrupanın herhangi bir sarayının bahçesini bu hale getirebilir miyim??? inönü stadyumu, süzer plaza, küçük çiftlik parkı, beşiktaş nikah salonu, açık hava tiyatrosu, lütfi kırdar kongre merkezi, crr, bir şekilde bu bahçeye yapılan şeylerdir. hala da bir takım projeler yapılıyor!!!

3- Haliç, halıcıoğlu'nda haliç köprüsünün tam altında, yine 3. selim zamanında 1770lerde, (kont bonneval-humbaracı ahmed paşa)'nın asker yetiştirdiği "mühendishane-i bahr-i hümayun binası bulunmakta. ancak bu bina topluluğunun tam ortasından tarihi dokuyu mahveden bir yol yukarıdan sahile inmektedir.ve bu yapının hemen yanında da o binanın ve mekanın tarihi görüntüsünü bozan koç holdinge ait büyük bir bina bulunmaktadır. koç holdinge ait bu bina kamulaştırılarak yıkılmalı, ve mühendishane-i bahr-i hümayun olan o zamanki, deniz harb okulu binası orjinal görünümüne kavuşturulmalıdır. kendi yapımına uygun olarak günümüzde "deniz müzesi" olarak bu bina uygun olur sanırım.

4- Perşembe pazarında yer alan istanbulun en eski mabedlerinden-hatta aslı kilise denilen-arap camii, eski kartpostallarda rahatça görüldüğü hale getirilmeli, o binanın görünmesine engel olan yüksek binalar yıkılmalı hatta çevresi bakımlı hale getirilmeli.

NOT: Yukarıda sadece dört örnek verilmiş, daha bir çok örnek sıralanabilir....