Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Misafir terliği

Misafir terliği
 

Alıntıdır kendileri...


Bir lokma ekmeğimiz halihazırda varken, yeni parçayı koparttığımızda başlar: " Aha aç biri geliyor " endişesi / heyecanı...Ya da gözlerimiz daldığında, ağırlık çöktüğünde... Bizimkiler espri olsun diye gözleri dalana: " Sağa sola, oraya buraya bak hızlı hızlı da yolu şaşırsınlar! " der mesela. Ama msafirlik güzel hadise be blogçuğum... Hem ağırlamak, hem de davet etmek güzel.

Tabi ben bugünkü gibi değildim ergenken ( ki o başlı başına farklı bir yazı konusu. ' Cümle 'sini bulursam yazacağım birgün ) Vahşi bir tiptim, geçimsizdim... İstemezdim misafir falan. Gün evvelinden belli olanları için hazırlıktır ikramdır yapılır edilir; ve fakat gün içerisinde gelmeye karar verenler için, evin en küçüğü olaraktan bendeniz, her zamanki gibi önce markete, püskevit almaya yollanırdım. Çay da konulur demlenmek üzere... Sonra da işte ZIRRTT der kapı zili, ve misafirler gelir. Hoş geldiniz beş gittiniz, " Kızım terlik ver ", " Mantoları benim odaya koyuver ", bir yandan çaydanlık artık patlamak üzere cosur cosur kaynıyor suyu bitecek..." Ee kızım sen kaça gidiyordun? " ve sofra kur-topla derkeen gün biter blogçuğum. Ve genellikle de, misafire çıkartılan abur cubura aşırı yüklenmekten ötürü, akşam yemeği de pek yenmez.. He bir de unutmadan... Bu misafir terlikleri, her evin demirbaşıdır, üzerinde ' Y ' harfli etiketi olmasa da, " Yangında önce kurtarılacaklar " kadar da değerlidir.

Gelelim bayram programınaaa... Annem babam ayrıldıktan sonra, ben evlenene kadar ; yani yaklaşık 12 yıl anneannemle yaşadım. Dolayısıyle, bizde bayramlarda ratingler yüksek olurdu ( ee aile büyüğü ). Özellikle ilk günler, ' Tüm izleyiciler kitlesi ' nde birinciliği hiç kaptırmazdık. Takribi öğle saatlerinde kapı zırtlamaya başlar, akşam 7-8'den önce de bitmezdi. Ablamla bizim de bayram çekişmemiz: " Şekerliği kim tutacak? Demin ben tutmuştum, şimdi sıra sende..." şeklinde bakışmalar veya sırayı savmak için lavaboya kaçma gibi deli deli eylemlerden oluşuyordu. Tabi anneanne kişisinin yaptığı mis gibi yemekleri, evde yabancı misafir olmadığı aralıklarda lüp lüp götürmek de var...

Aile küçükleri olarak da bizim bayram ziyareti turlarımız vardı tabi bir de blogçuğum... Her evde de ikramlardan yemek lazımdı, ayıptı... E o yıllarda adamda uçak motoru gibi metabolizma oluyor Allah'tan da; obezitenin pençesine düşmeden atlattık o yılları... Sonra zaman geçtikçe, özellikle babamı kaybettikten ve annem de gittikten sonra bayramlar hepten bir tatsızlaştı gözümde... Evlenince çok şükür, tekrar eski naifliğine kavuştu. ( Evet, yazıda bir ' şeker reklamı duygusallığı ' oluşmadan, bu bahsi kapatıyorum efenim ).

Demiştim ya misafir sevmezdim eskiden diye... Büyüyüp bööyle ' kadın bişey ' olunca, artık bu kavramla da barıştım blogçuğum. Komşu teyzeler olsun, aile ağacının derinliklerinden çıkıp gelen akrabalar olsun; kim gelirse gelsin, her mevzuya uyup muhabbet edebiliyorum artık. Yalnız şu çocuk veya torunlarının gelişimiyle kızımınkini karşılayarak - kapanmak üzere olan elektirk süpürgesi misali git gide şiddeti azalarak- " Hııı... " yapanlara yine uyuz oluyorum o ayrı bir mevzu ( Bak bundan da yazı çıkar aslına bakarsan )...Yani işte böyle böyle blogçuğum, misafirlik hoş hadise... Çayınızı, terliklerinizi hazırlayın efenim; her an çıkıp gelebilirim:)

 
Toplam blog
: 26
: 268
Kayıt tarihi
: 21.01.12
 
 

1984 İstanbul doğumlu, önlisans mezunu; sanatçı babanın sanatçı parçası kızı... Hem anne, hem eş,..