Mısır'a yeni bir Atatürk mü lazım?

Son dönemlerde ülkemizde yaşanan olaylara bakınca, bu ülkeyi kurtarıp kuranlara yapılan haksızlıkları görünce kahrolmayan var mı? 

Kurtuluş savaşında ve savaş sonrasında ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak için yapılan devrimleri görmezden gelip, padişahlık özlemi ile yanıp tutuşanları gördükçe, Atatürk ve arkadaşlarına nasıl da haksızlık yapıldığını ibretle ve korku ile izliyoruz. 

Her nedense bizim toplumumuzda, kadir kıymet bilmeme gibi bir sorun var. Aynı sorun Kıbrıs’ta yaşayan Türk halkında da mevcut. Buna en güzel örnek, son günlerin tartışma konusu “Hastir” yazılı pankart ve Sayın Başbakan’ın söylemleri. 

Burada Sayın Başbakan’a hak vermemek mümkün değil! Kadir kıymet bilmeyen birilerine bazı hatırlatmada bulunmak ve üstüne basa basa gerçekleri haykırmak, her ne kadar birilerini kırsa da, kırılmayan ve hak verenler her zaman çoğunlukta olacaktır. 

Aynı kadir kıymet bilmezlik bizim ülkemizde yok mu? Atatürk ve arkadaşlarına yapılanlar ortada… Hatırlamayanlar için İnönü nasıl da Hitler’e benzetilmişti!.. 

Söz Atatürk ve arkadaşlarından açılmışken, Atatürk’ü bizden daha iyi anlayan ve takdir eden dünyada bir sürü insan var. Bu insanlar hala Atatürk’ü referans olarak gösterip, yapılması gerekenler için Atatürk ve arkadaşlarının yaptıklarını örnek veriyorlar. 

İşte buna bir örnek: ABD'de Demokrat Parti Senatörü Mark Udall, Mısır'daki olayları "Türkiye'nin 100 yıl önce gördüğü gibi, gerçekten bir Atatürk'e ihtiyacımız var" sözleriyle Atatürk’ün yaptıklarına gönderme yaparak, bizim bilmediğimiz veya bilmezden geldiğimiz değerleri bir kere daha gün yüzüne çıkartıyor. 

Senatör Mark Udall "Türkiye'nin 100 yıl önce gördüğü gibi, gerçekten bir Atatürk'e ihtiyacımız var. Bence Türk ordusu, Mısır ordusunun bu durumda oynayabileceği rol için iyi bir örnek." Sözleriyle her tarafa mesaj veriyor. 

Bu sözlerden ders alması gerekenlerin başında, Bu ordu dağıtılmalı, yerine Nizam-ı Cadid ordusu kurulmalı diyen yandaş basının önemli kalemi ve eski ülkücü, yeni cemaatçi yazar var! Sonra “İyi ki bu paşalarla savaşa girmemişiz” diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve tabiî ki en son ‘kum torba’mız Süheyl Batum… 

Sahi Süheyl Batum ne demişti? 

“Kâğıttan kaplan” 

Mısır olayları neredeyse üç haftadan beri devam ediyor ve dünya gündemindeki yerini özenle koruyor. Halk belli bir yerde toplanıp, kendi arasında eğleniyor. Arada bir Polislerin, halkın üzerine araba sürmesi veya Mübarek taraftarlarının deve ve at üzerinde halka saldırması olmasa, neredeyse bir festival görünümünde bir halk hareketi diyeceğiz… 

Yani sokaklarda Polis ve Asker kimseyi coplamıyor, kimsenin üzerine biber gazı sıkmıyor, kimsenin üzerine panzerlerden soğuk su sıkmıyor. Hele hele yere yatırıp, kafasına dizi ile çöküp, insanları dünyaya geldiğine pişman etmiyor. 

Mısır Polisi ve askeri herkese eşit mesafede duruyor. Sadece ceza evlerinden para verilerek çıkartılan ve halkın üzerine salınan suçlular ordusu olmasa, ne oluyor diye kimse dönüp bakmayacak. 

Mısır’daki halk hareketi tamamen Sarosvari bir hareket görünümünde! 

Bizde kimse ayaklanmıyor, kimse kimsenin canına kast etmiyor, sadece doğanın talan edilmesine ve üniversite harçlarına karşı çıkan öğrenciler, polislerden acımasızca dayak yiyor... Ayrıca aleyhlerine yasa çıkartılan emekçiler, yasayı protesto ettikleri için, Ankara’nın ayazında, önce biber gazı banyosuna tabi tutulup, sonra soğuk su ile yıkanıyorlar. Ve en sonunda da coplarla üşüyen bedenler ısıtılıyor(!) 

Ülkemizi örnek gösterenler, acaba bu yaşanan olaylar karşısında ne düşünüyorlar? 

Araplar bu halimizle bizi örnek alırlar mı? 

Bizim bilmediğimiz değerleri, ABD’den bize hatırlatanlara, bizi idare edenlerin vereceği bir cevap var mı?